İşlerimin önemli bir kısmı kendime sanatçı demeye yeltenememekten, zihnimde “resmî” sanat olarak kurduğum şeyin dışında ifadeler aramaktan ileri geliyor.
A significant part of my work stems from not daring to call myself one and looking for expressions outside of what I imagined was “official” art.
Haziran başından beri #OnurHaftası etkinlikleri kapsamında LGBTİ+’ların gerçekleştirmek istedikleri tüm etkinliklere yasak getirildi. Fakat piknikleri bile yasaklanan LGBTİ+’lar geri adım atmıyor: “Bugün saat 17:00’da Sıraselviler’deyiz!”
Neden söz konusu Onur Haftası olunca benim vatandaşlığım bir anda düşüyordu? Bu kez ne oluyordu da ben yarım saat önce bir etkinliğe gitmek üzere evden çıkmış sıradan bir yayıncıyken yarım saat sonra azılı bir suç örgütü mensubu gibi polisle köşe kapmaca oynuyordum?
Trans çocuk olunmaz, trans çocuk olarak doğulur.
Mahremiyetim, bedenim, öz ve kişilik haklarım, trans olarak açıldığım an elimden alınıyor.
Odaklandığım kuir filmlerin, bir çeşit belirsizliği de kucaklayan, bu açılma/açılmama ikiliğiyle oyun oynayan hikayeleri var.
Arap LGBTİ+ toplulukları kuir kavramını literatüre ve kendi coğrafyalarına daha uygun bir bağlamda ifade etti: Normatif/standart olmayan!
Üniversiteler kayyumların değildir, onlar gidecek ve bizler kalacağız. LGBTİ+’lar da bu mücadelenin en görünür öznelerinden biri olarak var oldular ve var olacaklar.
İstanbul Sözleşmesi partner şiddetini tanımlamak için bırakın evli olmayı, aynı evde yaşamayı veya partnerin karşı cinsten olması koşulunu dahi aramıyor.