Zaten uzun süredir merkezde olan arabesk müzik, neo-arabesk kraliçeler aracılığıyla merkezle olduğu kadar Z kuşağıyla da bağını kuvvetlendirmiş görünüyor.

KÜLTÜR

Spotify’ın Arabesk Müzik Açıklaması: “Neo-Arabesk Kraliçeleri Zaferi”

Spotify, geçtiğimiz haftalarda Türkiye’de arabesk müzik dinlemelerinin son üç yılda dört katına çıktığını ve bu müzik türünü dinleyenlerin yüzde 46’sını 18-24 yaş arası gençlerin oluşturduğunu açıkladı.* Habere gelen ilk tepkiler Z kuşağının toplumsal ve ekonomik gelişmeler sebebiyle içinde bulunduğu mutsuz ve umutsuz ruh hâlinin onları arabesk müziğe yönlendirdiği yönündeydi. Oysa ki durum bu kadar basit değil.

 

Spotify’ın açıkladığı veriler arasında Türkiye’de en çok dinlenen 10 arabesk şarkı da bulunuyor ve listenin yarısı Bergen ile Müslüm Gürses şarkılarından oluşuyor. 8 Mart 2022’de yayınlanan Saygı Albümü: Bergen‘de yer alan yorumcular, Müslüm Gürses’in en çok dinlenen iki şarkısından birisinin “Nilüfer” olması ve listede Funda Arar, Ebru Yaşar gibi isimlerin de bulunması göz önüne alındığında, söz konusu durumu anlamak açısından iki kavramın öne çıktığını düşünüyorum: “soylulaştırma” ve “neo-arabesk kraliçeler.”

 

Arabesk müziğin çevreden merkeze çekilmesinin hikâyesini tarihsel olarak anlattığı “Merkez-Çevre İlişkileri Bağlamında Soylulaşan Arabesk” isimli makalesinde Anıl Sayan, Türkiye modernizasyonundaki merkez-çevre zıtlığının, metropolleri merkezi, baskın ya da hegemonik bir kültürel tanım aralığına çekerken, çevreninse alt sınıfın kültürel pratiklerinin yaşandığı alanlar olarak ele alınmasına yol açtığını ifade eder ve ekler:

 

Dolayısıyla modernizasyon sürecindeki çevre ve merkez zıtlığı, bu zıtlıklar içerisinde şekillenen kültürel ve ekonomik sermayenin dönüşümünde de önemli bir rol almıştır. Bu bağlamda Türkiye’de arabesk müzik uzun yıllar boyunca kentli elitler tarafından yok sayıldı ya da ‘yoz’ bir müzik kültürü olarak değerlendirildi. Ancak 1980’li yıllarla birlikte arabesk yine merkezi kültür tarafından ve geçmişin aksine merkezi kültüre yakınlaştırılmış, 2000’li yıllardaysa soylulaştırılarak ehlileştirilmiştir.

 

Sayan, bahsettiği sürecin sonunda arabesk müziğin soylulaştırma ile birlikte isyankâr tutumundan uzaklaştığını söyler ve söz konusu süreçte 2000’li yıllara ilişkin bir örnek olarak Müslüm Gürses’in (Spotify’ın yayınladığı en çok dinlenen arabesk şarkılar listesindeki şarkılardan birisi olan “Nilüfer”in de içerisinde bulunduğu) Aşk Tesadüfleri Sever albümünü gösterir.**

 

Yine Yeni Yeniden 90’lar podcastinin bir bölümüne adını da veren “Neo-Arabesk Kraliçeler” kavramı ise, İlker Hepkaner ve Sezgin İnceel’in belirttiği üzere, ilk olarak drag sanatçısı babykilla’nın kullandığı bir kavram. babykilla’nın “Neo-Arabesk Kraliçe” derken Derya Uluğ, Merve Özbey ve Simge’yi saydığını söyleyen Hepkaner ve İnceel kavramı şöyle tanımlıyor: “Özellikle şarkı sözü yazımı ve yorumda arabesk ve Türk Sanat Müziği geleneklerinden beslenen, ancak, altyapısını genel olarak popüler müzikten aşina olduğumuz konvansiyonlarla kuran kadın yorumculara ‘Neo-Arabesk Kraliçeler’ diyoruz.” Hepkenar ile İnceel bu listeye Melike Şahin, Sıla ve Gülşen gibi isimleri de ekliyorlar.***

 

Bu bağlamda, Spotify’ın açıkladığı verilerin genel olarak “soylulaştırılmış arabesk,” listeye damgasını vuran isim olması dolayısıyla da özel olarak “soylulaştırılmış Bergen” olduğunu söyleyebiliriz. Bunda bu sene vizyona giren, Bergen’in hayat öyküsünün anlatıldığı filmin etki alanının oldukça geniş olması kadar Ceylan Ertem’in 2015 yılında çıkan, YUH! adını verdiği albümünde Bergen’in “Bir Erkek Yüzünden” şarkısına yaptığı cover ve filmle peşi sıra dinleyicisiyle buluşan Saygı Albümü: Bergen in de payı vardı.

 

Peki şimdi albümde yer alan yorumculardan bazılarına şöyle bir bakalım: Melike Şahin, Gülşen, Derya Uluğ… Spotify verilerinde yer alan Funda Arar, Ebru Yaşar gibi isimleri de “neo-arabesk kraliçeler” tanımına dahil ettiğimiz zaman zaten uzun süredir merkezde olan arabesk müzik, neo-arabesk kraliçeler aracılığıyla merkezle olduğu kadar Z kuşağıyla da bağını kuvvetlendirmiş görünüyor.

 

Evet, “soylulaştırma”nın getirdiği metalaşma ve bugünlerdeki “Pop olsun, rap olsun, ne olursa olsun ama arabesk sosu mutlaka olsun!” formülünün getirdiği tektipleşmenin riskleri halının altına süpürülmemeli. Ancak, söz konusu Spotify açıklamasını arabesk müziğin yükselişinden ziyade kadınların görünür bir zaferi olarak görmek de mümkün: Kadın hikâyelerini, kadın şarkılarını elden ele, dilden dile taşıyan neo-arabesk kraliçelerin zaferi!

 

Son olarak, arabesk-şehir ilişkisi bakımından tüm bu merkez/çevre, şehirlilik/kırsallık tartışmaları içerisinde “Gecekonduyla şehir arasında çalışan bir minibüsün içindeki insanları bir sınıfta etiketlemek görece işin kolayı olabilir. Ama o minibüsün içinde çalınan şarkılar aynı zamanda meyhanede, aynı zamanda radyoda, aynı zamanda hiç göç almamış kasabalarda da dinleniyorsa arabeskin bir sınıfa, bir göçmen sınıfına ait olduğunu söyleyebilir miyiz?” sorusunu soran Sinan Özdemir’in podcastinde bahsi geçen, İngiliz Etnomüzikoloji Profesörü Martin Stokes’un tanımına kulak vermekte de fayda görüyorum. Stokes, arabeski şöyle tanımlıyor:

 

Arabesk, şehir için şehirli bir müziktir. Yalnızlığa ve kötü sona mahkûm âşıkların karışık, çalkantılı duygu dünyalarını resmeder. Fakir göçmen işçilerin sömürüldüğü, kötü işlerde kullanıldığı, gün geçtikçe bozulan bir şehri tanımlar ve dinleyenlerini bir bardak daha rakı doldurmaya, bir sigara daha yakmaya, kadehlerine ve dünyaya lanet okumaya çağırır. ****

 

“Gün geçtikçe bozulan bir şehir” demek? Tanıdık geliyor…

 

Stokes’un saydığı sebeplerin çok daha fazlasına boğazımıza kadar batmışken, bazılarımız çilingir sofrasını kurup, kendisini arabesk müziğin kollarına bırakmak isteyebilir. Bırakalım efendim… Bana uyar. Ama arabesk müziğin “baba”larını ve “imparator”unu pistten alıp, kadehimi neo-arabesk kraliçelere kaldırmak şartıyla!

 

 

Kaynaklar:

 

*https://www.gazeteduvar.com.tr/arabesk-z-kusagiyla-tanisti-dinlemeler-4-kat-artti-galeri-1582772

 

**Sayan, A. (2020). “Merkez-Çevre İlişkileri Bağlamında Soylulaşan Arabesk.” Müzikte, Sinemada ve Edebiyatta 2000 Sonrası Arabesk Yeniden içinde, ed. S. Öz & İ Afacan, s. 89-102. İstanbul: Notabene Yayınları.

 

***Yine Yeni Yeniden 90’lar “Neo-Arabesk Kraliçeler” bölümü için bkz. https://open.spotify.com/episode/4szHnSkEhCQj6pIJPz6W1F

 

****Şeyler Podcast “Arabeskin Dibi” bölümü için: https://open.spotify.com/episode/1Sx7H0jHPlv98FzYa70pMB?si=b49d5f5430ef43e1

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

SANAT

YMabel Matiz’in “Fatih” Albümü: Direnmenin ve Şeffaflığın Dayanılmaz Hafifliği
Mabel Matiz’in “Fatih” Albümü: Direnmenin ve Şeffaflığın Dayanılmaz Hafifliği

Tanık olduğumuz şey yalnızca bir albümün hikâyesi, albümün bizi çıkardığı bir pop müzik tarihi yolculuğu değil, bir direnişin de hikâyesi. “Karakol” klibinin yayınlanması ile kamuoyunda daha çok göze çarpmış olsa da biliyoruz ki Mabel Matiz’in mücadelesi bu kliple başlamadı.

KÜLTÜR

YTehlike Anında Çiğdem Talu Şarkıları Çalınız
Tehlike Anında Çiğdem Talu Şarkıları Çalınız

“Her karşıma çıkana dört elle sarıldım. / Her yüzüme güleni dost sandım, yanıldım. / Kalbimde yer yok artık sahte duygulara. / Seni kaybettim ama kendimi kazandım!”

SANAT

YAyvalık’ta Gri Bir Alan: Öykü Güneş’le Söyleşi
Ayvalık’ta Gri Bir Alan: Öykü Güneş’le Söyleşi

Karşılıklı olarak dönüştürücü, besleyici, bazen korkutucu olsa da Ayvalık’ın gri alan’ın gelişiminde çok büyük bir yeri olduğunu düşünüyorum

MEYDAN

YGülşen, Suzan ve Bazı Masalar Üzerine: Müzik Son Ses, Bangır Bangır!
Gülşen, Suzan ve Bazı Masalar Üzerine: Müzik Son Ses, Bangır Bangır!

“Yanım çok kalabalık, sesin gelmiyor, bağır / Müzik son ses, bangır bangır"

Bir de bunlar var

Konuşmamız Gereken Bir Konu Var: Âdet Düzenimiz
Amanda Palmer Daily Mail’in Ağzının Payını Verdi
Carre Otis: Anoreksiyle Yaşamak

Pin It on Pinterest