Autotune’a olan bu şiddetli ve aktif nefretin arkasında efektin Siyahlıkla ilgili köklenmiş bilinçdışı yargıları sarsmasına ek olarak, ahenkli, yani rasyonel dünyada yeri olmayan ölçüsüzlüğe, abartıya yönelik tahammülsüzlük de vardır ve bildiğimiz gibi, abartı ve ölçüsüzlük kadınsı sayılan özelliklerdir.
Ölüme, doğaya ve hayvanlar alemine yakın yani feminen olarak kodlanan her şey medeniyet için bir tehdit unsurudur.
Aynen kapitalizm eleştirisi yapan bir sanat eserinin milyarlarca dolara ultra zengin koleksiyonculara satılması gibi döngüsel, bir “kendi aramızda eğleniyoruz” ironisi söz konusu burada da.
Uyumsuz, “çirkin” sesler ahenk arayan kulaklara cızırtılı parazitler olarak ulaşır. Hukuk, gelenek ve yasa ile yalıtımı güçlendirilen dünyada bu seslerin çirkin addedilmesi, tarihin şiddetiyle kurulmuş medeniyete içkindir.
Varoluşun belirsizliği, insanın sabit bir özne olmadığını, kiminle veya neyle karşı karşıya geldiğine bağlı olarak başka bir “şey” de olabileceğini kabul etmesi anlamına gelir.
Biz gecelere de talibiz ve gece kulüpleri de politik yerlerdir. Öyleyse, etik bir gece hayatı ve eğlence anlayışı, son derece haklı bir talep değildir de nedir?
Lubunyalık, İstanbul, sınıf, yaş ve statü gibi dinamiklerin birbirleriyle çarpışıp durduğu romanı Deniz Ne Kadar Güzel’de şatafatlı, dokunaklı ve sürükleyici bir polisiyeye imza atan yazar Yiğit Karaahmet ile bol spoiler’lı bir sohbet.
Beyoğlu kent hakkı için mücadele edilmesi gereken bir ortak alan değil, sahip olunacak, “geri kazanılacak” bir ganimet adeta. Bitmek bilmeyen bir ideolojik savaşın ortasında sürekli oradan oraya savrulan bir pinpon topu.
Fraser bu albümde, dünyanın anlam rezervine sığmayan hikâyeler mırıldanır. Onu belirli bir şekilde görmeye/duymaya kararlı olanları, kurallarını sadece kendisinin bildiği bir bulmaca-dil vasıtasıyla troller.
Elektronik müzik tarihinde de nerede ismi parlatılan bir beyaz adam varsa arkasında görünmez ve duyulmaz kılınmış, anonim bırakılmış, beyaz erkek olmayanların yüklü tarihi var. Bizim de onları dinlemeye ihtiyacımız. Politik kulaklarla.