Audre Lorde’un dediği gibi “Kendime bakmam rahatıma düşkünlük değil, kendimi korumaktır ve bu bir politik mücadele eylemidir.”
Cadıların çağırdığı karanlık, Macbethler’inkinin aksine, kozmosun biçimlerinin içinde kaynadığı kazandan, karanlık maddeden başka bir şey değil.
Skandalın ortaya çıktığı dönemde ve sonrasında Lewisnky’ye ne olduğu üzerine düşünmemizi istiyorum.
Trans olmanın, lezbiyen olmanın, ikili cinsiyet kurgusunun dışında olmanın, kadın olmanın, göçmen olmanın getirdiği yükleri taşıyan hikayeler.
Hikâyeler hem ayrı ayrı hem de üst üste kondurulmuş şekilde anlam bulabilir.
Hayatımıza eşlikçi olarak kabul ettiğimiz evcil hayvanlar öldüğünde hakkıyla yas tutabiliyor muyuz?
Macbeth’in patriyarkal dünyasında erkeklik sadece Leydinin değil, Macbeth’in de sırtında taşımak zorunda olduğu ağır bir yük, “ödünç bir urba”dır.
Canım, o kadar da acımasız olma kendine. Çok mu değişmişim ki, hiç de bile! Bakayım… Gerçekten bir bakayım ne kadar değişmişim. Ne kadar değişmiş olabilirim yani!
Ezgi Sarıtaş’ın Metis’ten yayımlanan Cinsel Normalliğin Kuruluşu: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Heteronormatiflik ve İstikrarsızlıkları isimli çalışması üzerine…
Alzheimer’la çocuk olan anneler, anne olan çocuklar için bir hikaye.