Ermenice bilmeyen seyircilerin çevirmenin yaptığı çeviriye güvenmek dışında başka bir şansı yok, aynı fotoğrafçı gibi.
Modern çağda da kadınların deneyim hafızası erkeklerin kadınlara dair üretip durdukları bilgiler ve telkinlerle mi oluşacak?
Bergen-olmayan ses tam da o olmadığını bile isteye sahiplenerek -ve görsel olanın tersine- bir benzemeyişe açılarak çerçevenin dışına, imgenin boşluğuna işaret eder.
Seks işçisinden kreş işletenine, metalurji çalışanına tüm kadınların ortaklaştığı net bir argüman var: hak ettiğimiz muameleyi görmek ve hak ettiğimiz maaşı almak istiyoruz.
Basê’nin tanıklığındaki hatırlayışlar/hatırlatışlar sesin saklayan, yola sokulamayan, bastırılsa da geri dönen boyutuyla ilişkilidir.
“Aile, bir kazadır.” Lütfi Akad’ın Gelin’i ve Fikret Reyhan’ın Çatlak’ı, belki de en çok bunu hatırlatıyor.
İki kadının ortak hafızası kadınların ortak hafızasına ve karanlık hayatletlerin o hafızadan ve o gerçeklikten arındırılmasına doğru biçimleniyor.
Hareket alanı, sınırlar, sınırları aşmak, kendini dışarı koymak, bedenin dışına çıkmak ve kısıtlı hareket alanı dışında yeni bir alanın peşine düşmekle ilgili iki farklı hikâye.
Görmediği babasının mezarını ve hatırasını arayan Mizgin Müjde Arslan’ın kamerası dizinsel ile temsil dışı/dolaylı bir aralıkta yolculuk ediyor.
Geride bıraktığım yoldan, bana bırakılan anılardan, taşıdığımı yolda fark edeceğim hafızadan, köklerimdeki bellekten geliyorum.