Hak ettiğimiz kürtaj klinikleri yalnızca tıbbi birer alan değil, aynı zamanda bir toplumsallık, siyasi örgütlenme ve mimari tahayyül alanı da olmalı.

MEYDAN

Katılımcı Bir Klinikten Alınacak Dersler: Feminist Kadın Sağlığı Merkezlerinde Mimari ve Kürtaj

Bu yazı M.C. Overholt’un 13 Aralık 2021 tarihinde Platform’da yayımlanan yazısının çevirisidir. 

 

Çevirmen Önsözü

 

Onlarca yıl geçmesine rağmen aynı kalan gündemlerimiz, üzerinde yaşadığımız toprak parçaları değişse bile yaşadığımız aynı sorunlar ve tüm engellere rağmen yeşertmeyi başarabildiğimiz feminist dayanışmamız ve umutlarımız… Tüm bunları bir arada sunan bu yazı, size bambaşka bir kıtadan seslenecek. Ama hiçbir satırı size yabancı gelmeyecek.

 

Bugünlerde kürtaj hakkı tartışmaları ve protestolarıyla gündeme gelen Amerika Birleşik Devletleri’nin içinde bulunduğu durumdan hareket ederek Amerika topraklarında Feminist Kadın Sağlığı Merkezlerinin kurulduğu zamanlara bir yolculuk yapacağız burada. Mimarinin feminist dayanışmamızda nasıl etkili bir rol oynayabileceğini göreceğimiz bu yazı, mücadelemizin farklı çalışma alanlarıyla nasıl güçlendirilebileceğinin bir örneğini anlatacak bize. Bu yüzden, sizlerden mesleklerinizi hep aklınızın bir köşesinde tutarak bu yazıyı okumanızı rica ediyorum. Çünkü hepimizin, feminist harekete kazandıracağı çok fazla şey var. 

 

Son olarak, konu kürtaj olunca, “hâlâ bu saçmalığı protesto ettiğimize inanamıyorum!” dediğinizi duyar gibiyim. Çok haklısınız.

 

***

Roe v. Wade kararının 49. yıl dönümüne yaklaştığımız bu dönemde, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki kürtaj hakları, geçtiğimiz yarım asırdan bu yana hiç olmadığı kadar muğlak durumda. Bu sivil hakkın güvencesizliğinin en görünür olduğu yer ise Teksas eyaleti. Son birkaç ay içinde, Teksas’taki kanun yapıcılar hamileliğin altıncı haftasından sonra kürtaj yapılmasını yasakladı. Öngörülen bu süre, (hepsi olmasa dahi) çoğu kişinin, hamile olduğunun farkına varamayacağı kadar kısa bir zaman dilimi. Halihazırda hukuken tanınan ödül avcısı sistemi de, yasadışı kürtaj yaptırmaya çalışanları veya bu temel sağlık hizmetine ulaşmaları için onlara yardımcı olan kişileri (doktor, eş, arkadaş, taksi şoförü vb.) dava eden sivillerin maddi ödül almasına olanak tanıyor.

 

Bu yasak, 6 Ekim 2021’de ABD Bölge Yargıcı Robert Pitman tarafından geçersiz kılınmasına rağmen, bölge temyiz mahkemesinde daha detaylı incelenmek üzere vakit kaybedilmeden yeniden getirildi. Masa tenisi oyununu andıran yasamadaki bu konu olur da uygulamaya geçerse sayısız kadın, trans ve non-binary Amerikan vatandaşı ya istenmeyen bir hamileliği sürdürmek ya da eyalet dışında bir yerde kürtaj yaptırmak zorunda kalacak. Buradaki ikinci seçenek, kürtaj yaptırmak isteyen birçok düşük gelirlinin maddi olarak karşılayamayacağı kadar da masraflı. Devam eden Dobbs v. Jackson Kadın Sağlığı Örgütü davasında Yüksek Mahkeme’nin kararının beklendiği Teksas’taki bu durum, kısa zamanda diğer ABD eyaletlerine de emsal teşkil edebilir.

 

Süregelen bu adaletsizlikler karşısında mimarlar, tarihçiler ve ilgili oldukları alanlarda yer alan diğer kişiler neler yapabilir? Feminist mimar ve araştırmacı Lori A. Brown, Contested Space: Abortion Clinics, Women’s Shelters and Hospitals [Tartışmalı Alan: Kürtaj Klinikleri, Kadın Sığınma Evleri ve Hastaneler]adlı kitabında, kürtaj yaptırmak isteyen kişilerin karşılaştığı bakım krizini görselleştirmek için kartografik projeksiyonların kullanıldığı bir yöntem öneriyordu Brown’ın haritaları, uzamsal açıdan, hem kürtaj kliniklerinin tasarlanmasını yasaklayan kanunnamelerin nasıl dallanıp budaklandığını hem de kürtaj kliniklerinin hızla küçülen alanının sosyoekonomik etkilerini açıklıyor. Şu önemli ve kamu odaklı çerçeveye değinmek istiyorum: kartografik bir görünürlük politikasının geliştirilmesi, kadınların sağlık adaleti projesine dahil edilmesi gereken bir strateji. Ancak içinde bulunduğumuz bu siyasi iklim nedeniyle, risk altındaki topluluklara hizmet edecek radikal bir içerme politikası ve kolektif yapılara ihtiyacımız olabileceğini de ayrıca belirtmek istiyorum. Gerçekten de kürtaj konusunun yeniden hedef alındığı bugünlerde, bu tür bir uzamsal politika giderek daha gerekli ve faydalı bir hal alıyor.

 

Bu provokatif çalışma, Feminist Kadın Sağlığı Merkezleri üzerine yaptığım araştırmadan ilham alıyor. Bahsi geçen merkezler, Tallahassee, Detroit ve Atlanta’nın yanı sıra; Los Angeles, Oakland, Chico, Redding, Sacramento, Santa Rosa, Santa Ana, San Diego ve Concord da dahil olmak üzere Kaliforniya şehirlerinin farklı noktalarında faaliyet gösteren bir grup kadın sağlığı kliniğini içine alıyor. 1972’de Lorraine Rothman ve Carol Downer tarafından kurulan Los Angeles Feminist Kadın Sağlığı Merkezi (Los Angeles Feminist Women’s Health Center – FWHC), bu anlamda ülkede ilk kurulan ve doğrudan feminist kadın kliniği olan ilk merkez. Kadın sağlığına dair öz yardım yaklaşımları için bir deneme alanı olarak hizmet etmiş ve temel kadın sağlığı eğitimi, pelvis muayenesi, regl dönemlerinin düzenlenmesi ve küçük bir grup tarafından yönetilen kürtaj operasyonlarına ön ayak olmuştur.

 

Los Angeles kliniği ilk günlerinde tabelasıyla varlığını gururla sokaklarda duyururken [Kapak görseli], klinikte çalışan feministler de kadınların topluluk oluşturabileceği, bakım alıp verebileceği bir iç mekân yaratmak için içtenlikle yatırımlarda bulunuyorlardı. Feminist kliniğin (bir başka adıyla öz yardım kliniği ya da katılımcı klinik) inşasındaki bu tür bir iç mekân düzenlemesi, dışlama amacıyla değil; aksine, feminist idealler uyarınca, kamusal alan ve mevcut tıbbi yerlerin soğukluğunun realist bir kabulüne dayanmaktaydı. Bu tutum, Los Angeles İlçe Tıp Merkezi’nde pek çok göçmen kadının rızası olmadan kısırlaştırılması, Eylül 1972’de Los Angeles Feminist Kadın Sağlığı Merkezi’ne yapılan polis baskını ve ülke genelinde Feminist Kadın Sağlığı Merkezi kliniklerine yönelik devam eden birçok saldırı da dahil bir dizi travmatik olay neticesinde ortaya çıkmış ve desteklenmiştir.

 

 

Tarihçi Michelle Murphy’nin özellikle “deneyimin bilgisel otoritesi üzerinde duran” bir yaklaşım olarak tanımladığı öz yardım, Feminist Kadın Sağlığı Merkezlerinin temel ilkesiydi.[1] Öz yardım kliniğinin bütünüyle yeniden tasavvur edilen pedagojik yaklaşımında fiziksel temas yoluyla öğrenme, soyut bilgi üretiminin üzerinde tutulmuştur. Gerçekten de katılımcı klinikteki kadınlar, bedenin fiziksel durumunu tekrar tekrar öğrenmenin çok daha ötesine geçmişlerdir. Nitekim, yaratılan bu ortamda yer almayı, daha kapsamlı bir feminist kolektif özerklik projesine açılan yol olarak görmüşlerdir. Our Bodies, Ourselves [Vücudumuz, Kendimiz] gibi zamanın öz yardıma dair literatürü de etkili öz yardım uygulamalarının önemine dikkat çekmiş ve “somut hedeflerin üretilmesi” ve bu hedefler uyarınca tasarılar yapılmasında feminist yaklaşımlar oluşturulabileceğini hatırlatmıştır [2].

 

 

Feminist mimarlık kuramcıları Hélène Frichot ve Isabelle Doucet’in “eleştirel somut uygulama” [3] olarak adlandırdığı bir tasarı yaklaşımı üretebilmek için, Los Angeles Feminist Kadın Sağlığı Merkezi’nde içsel topluluk oluşturma yöntemleri ile uygulamalı öğrenmeye ayrılan pedagojik yatırım bir araya getirilmiştir. Mimari söz konusu olduğunda eleştirel somut uygulama, mevcut çevrenin (dünyaların) yeniden düşünülmesi ve düzenlenmesine yönelik net ve ilişkisel bir yaklaşımı işaret etmektedir. Bu ise, mesafe, hiyerarşi ve uzmanlığa dayanan modernist bir angajman biçiminin doğrudan reddedilmesi anlamı gelir. Örneğin bu tür bir tanım, katılımcı bir klinikte bulunan dolaşım özelliklerinin yeniden tasarlanmasına yönelik feminist yaklaşımlara uygulanabilir.

 

Crenshaw Bulvarı’ndaki Los Angeles Feminist Kadın Sağlığı Merkezi’nin ilk genişletme çalışmaları için hazırlıklar yapılırken, Carol Downer ve Lorraine Rothman kürtaj kliniklerini ziyaret etmek için New York’a gitmişlerdir. Oradaki tesislerde edindikleri gözlemlerinden biri, kliniklerin montaj hattını andıran bir şekilde düzenlenmiş olmasıdır. Ziyaretçiler gelip bekleme odasında oturmakta, sonrasında işlemleri için muayene odasına geçmekte ve kliniğin arka kapısından çıkış yapmaktadırlar. Downer ve Rothman, bu tür bir düzenin, işlemin halihazırda korku uyandıran havasını iyice artırdığı hissine kapılmışlardır. Nitekim, hastalar operasyondan çıkan kadınları ne görebilmekte ne de onlarla konuşma şansı bulabilmektedir. Bunun üzerine, Los Angeles Feminist Kadın Sağlığı Merkezi döngüsel yapıda bir mekânizma kurmuştur. Kadınlar kliniğe girip çıkarken aynı kapıyı kullanmakta; bazen de deneyimlerinden söz etmek ya da klinisyenlerin verdiği yiyecek-içecekleri tüketmek için klinikte vakit geçirebilmektedirler. mekânın ve toplumsal etkilerinin anlaşılmasını amaçlayan iç mekân döngüsüne yönelik bu yeni yaklaşım, “kadınlara soru sorma, diğer kadınların nasıl olduğunu gözlemleyebilme ve birbirlerini destekleme gücü vermiştir.”[4]

 

Bu yeni dolaşım stratejilerinin uygulanması, bedenler ve binalar arasındaki ilişkinin uzlaştırılmasına yönelik daha geniş kapsamlı bir görüşün de parçasıdır. İlk Feminist Kadın Sağlığı Merkezi’nin iç mekânında, bu alanların duvarları ve yüksekliklerini daha dinamik ve reaktif hale getiren yapışkanlı duvarlar yaygındır [Şekil 2]. Bu yüzeylerin dokusu, belgelerin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur; gelişigüzel bir sıralamayla topluluk kuralları, alışveriş listeleri ve anatomik çizimler duvarları doldurmuştur. Feminist Kadın Sağlığı Merkezi’ndeki genel gizlilik önlemlerinden biri olan kalın perdeler ve kapalı panjurlar ile birlikte; yan yana asılmış bu yoğun ve sıkışık belgeler güvenli bir kapalı alan yaratmıştır. Adeta kadınların ve bulundukları mekânların birlikte gelişmesini sağlamak için tasarlanmış küçük bir muhafaza alanını andırmaktadır. Oluşturulan bu muhafaza alanı, kültür kuramcısı Zoë Sofoulis’in olası mekânlar adlandırmasını akıllara getirir. Bu bağlamda mekândan kastedilen, yaratıcı deneyimin mümkün kılındığı, iç ve dış dünyalar arasında yer alan bir mekândır. Bu olanaklar bölgesinin ilk katmanı duvarlardır. Duvarlar, hem dış dünyadan ayıran birer bariyer hem de öz yardım uygulamasındaki yaratıcı birikim ve birlikte öğrenme için birer aracı olarak hizmet etmektedir. 

 

Şekil 2. Los Angeles Feminist Kadın Sağlığı Merkezi’nde bir kadın. Güney Crenshaw Bulvarı’nda yer alan çok sayıdaki ilk yerleşkeden biri, hangi yerleşke olduğu bilinmiyor. Tahmini tarih 1970’ler. Kaliforniya Kadın Sağlığı Uzmanları kayıtları, SSC-MS-00790, Smith Koleji Özel Koleksiyonları, Northampton, Massachusetts.

 

 

1980’lerin ortası ve 1990’larda Amerika Birleşik Devletleri genelinde kürtaj karşıtı aktivizm güç kazanırken Feminist Kadın Sağlığı Merkezlerindeki dış duvarlar ve setler ayrı bir öneme sahip olmuştur. Feminist Kadın Sağlığı Merkezi’ne uygulanan mimari şiddet olaylarından ilki, 1985’te Los Angeles Feminist Kadın Sağlığı Merkezi’ne yapılan kundaklama saldırısıdır ve saldırı sonucunda binanın iç mekânının büyük bir kısmı küle dönmüştür. Aynı yıl içinde, kürtaj karşıtı aktivistler, Santa Ana kliniğinin ön kapısına ölü bir sokak kedisi asmışlardır. 1980’lerin sonu ve 1990’ların başında, Redding Feminist Kadın Sağlığı Merkezi beş kundaklama saldırısına maruz kalmış; Santa Rosa Feminist Kadın Sağlığı Merkezi sekiz saat boyunca kürtaj karşıtı protestocular tarafından abluka altına alınmış ve Chico Feminist Kadın Sağlığı Merkezi hastaları protestocuların tacizlerinden korumak için on yıl süren bir yasal mücadele vermişlerdir. 1992’de Sacramento Feminist Kadın Sağlığı Merkezi’ne iki Molotof kokteyli atılmış ve klinik ile etrafındaki işyerleri zarar görmüştür. Ulusal kürtaj Federasyonu’na göre bu olaylar yalnızca, 1977’den itibaren 17 yıllık bir süre içinde ülke çapındaki kürtaj kliniklerini hedef alan toplam 585 vandalizm vakası, 29 bombalama, 124 kundaklama saldırısı ve 80 butirik asit saldırısı arasında yer alan birer örnekti. 

 

Feminist klinisyenler, Ronald Reagan’ın başkanlığı döneminde, sağlık merkezlerini korumak amacıyla hükümet koruması talebi açısından bugünden daha şanslı değillerdi. 1984’te Washington Times’daki bir röportajında Reagan’ın FBI Yöneticisi William H. Webster, kürtaj karşıtı şiddetin iç terör eylemi olarak sınıflandırılmasına yönelik genel talebi reddetmiştir. Oysa bunu FBI bizzat “bir hükümeti, sivil halkı veya bunlarla ilgili bir kesimi, siyasi veya toplumsal amaçlar doğrultusunda tehdit etmek ya da baskı altında tutmak için kişilere veya mülke karşı hukuksuz bir güç ve şiddet kullanımı” olarak tanımlamıştır. Tanımlanabilir bir grup ya da eylem tarafından gerçekleştirilmiş olması veya doğrudan devlet kurumunu hedef almaması gerekçesiyle kürtaj karşıtı şiddetin bu protokolün kapsamı dışında kaldığını iddia eden Webster, feminist sağlık çalışanlarının federal yardım talebini reddettiği kararını haklı çıkarmak için kendi departmanının terörizm tanımını hiçe saymıştır. [5] 

 

Kendi başının çaresine bırakmak zorunda kalan Feminist Kadın Sağlığı Merkezi klinisyenleri, kendilerini dış dünyadan ayıran bir bariyer olan ön cepheyi güçlendirerek sağlık çalışanı arkadaşlarını ve hastaları korumak için yeni tasarım projeleri yaratmaya başlamışlardır. Redding’de kiliniğin sütunlu girişinin içine çit inşa edilmiştir. Böylece binanın ön cephesi korunmuş ve hastalar, arabalarını daha güvenli olan arka bahçeye park etmeye yönlendirilmiştir. Chico’da kliniğin kullandığı Viktorya dönemine ait müstakil evin serbest duran ön cephesi [Şekil 4], bir yandan hasta konsültasyon odalarına açılan pencereleri gizlerken diğer yandan da binaya daha sıradan bir görünüş sunmuştur. Estetik anlamda bütünüyle göze hitap etmemesine karşın, bu mimari dokunuşlar, kürtaj karşıtı aşırı aktivizm koşullarına pragmatik birer cevap olarak düşünülebilir. Dahası, bunlar katılımcı bir klinikte kapsayıcı, olumlu ve samimi bir iç mekânın yaratılmasını sağlayan devamlı bir projeyi de olanaklı kılmıştır. Öyle ki bu tür bir klinikte gerek hizmet almak isteyen gerekse öz yardım uygulamalarıyla ilgilenen kadınlar birlikte bir topluluk içinde yer alabiliyorlardı. Bu örneklerde görüldüğü gibi mimari, kadınların sağlık ve kürtaj hizmetlerine erişiminde gerekli olan üst düzey bir kimlik gizliliği sunarak bir koruma hizmeti sağlamaktaydı.

 

 

Şekil 3. Redding Feminist Kadın Sağlığı Merkezi’nin ön cephesini kaplayan bir çit. Tarih bilinmiyor. Kaliforniya Kadın Sağlığı Uzmanları kayıtları, SSC-MS-00790, Smith Koleji Özel Koleksiyonları, Northampton, Massachusetts.

 

Şekil 4. Chico Feminist Kadın Sağlığı Merkezi’ne eklenen ön cephe. Tarih bilinmiyor. Kaliforniya Kadın Sağlığı Uzmanları kayıtları, SSC-MS-00790, Smith Koleji Özel Koleksiyonları, Northampton, Massachusetts.

 

 

Bu noktaya kadar tartışılan iki yönlü tasarım stratejisi (dışsal koruma ve içsel bütünlük), belki de Feminist Kadın Sağlığı Merkezlerinin tarihi boyunca başka hiçbir yerde Lorraine Rothman’ın Del-Em tasarımından daha iyi temsil edilmemiştir. Menstrüel uzaklaştırma için geliştirilen teknolojik bir alet olan Del-Em’in [Şekil 5], regl kontrolü (tek seansta regl döneminin geçmesi) ve erken dönem kürtaj olmak üzere iki farklı işlevi bulunmaktaydı. Menstrüel uzaklaştırma, serviksin açıldığı ve uterin dokusunun çıkarılması için küret kullanıldığı nispeten yaygın bir kürtaj yöntemi olan dilatasyon ve kürtaj (dilation and curettage – D&C) için bir alternatif olarak tasarlanmıştır. Menstrüel uzaklaştırma, diğer yöntemin aksine, aspirasyon yoluyla rahmi boşaltmaktadır. Bu ise, anestezi olmadan dahi gerçekleştirilebilecek daha basit bir prosedürdür. Feminist Kadın Sağlığı Merkezlerinde, kadınlar (plastik bir şırınga, birleşik kapakçık ve kanüllerden oluşan) Del-Em aletini, regl döneminin başında rahimden regl kanamasını boşaltmak için her ay kullanabiliyor ve bu şekilde haftanın geri kalanı boyunca ped ve tampon derdinden kurtuluyorlardı. Ayrıca, Roe v. Wade’in 1973’teki kararının öncesinde ve sonrasında, kadınlar erken dönem kürtaj işlemi yapmak için de aynı işlemin nasıl kullanılacağını öğrenmişlerdi.

 

Şekil 5. Bir kadın, Lorraine Rothman’ın icat ettiği Del-Em aletinin menstrüel uzaklaştırma için nasıl kullanılacağını gösteriyor. Tarih bilinmiyor. Kaliforniya Kadın Sağlığı Uzmanları kayıtları, SSC-MS-00790, Smith Koleji Özel Koleksiyonları, Northampton, Massachusetts.

 

 

Figure 6. Lorraine Rothman’ın patentli “Regl Akıntısı Boşaltma Yöntemi”nden sayfalar. Patent 3,828,781. 6 Aralık 1971’de başvuruda bulunulmuş ve patent 13 Ağustos 1974’te düzenlenmiştir.

 

6 Aralık 1971’de Rothman “Regl Akıntısı Boşaltma Yöntemi” için ABD Patent ve Marka Ofisi’ne patent başvurusunda bulunmuştur [Şekil 6 & 7]. Belgede, Del-Em’in “ayda bir kez ‘regl döneminde’ görülen regl akıntısının tamamını, bir saatlik kısa bir süre içinde boşaltabilecek” bir cihaz olduğunu ileri sürmüştür. Ancak burada kürtaja değinilmemiştir. Patentin dikkatle seçilen ifade ve görselleri, feminist klinisyenlerin menstrüel uzaklaştırmaya dair iki yönlü (içsel ve dışsal) amaçlarına işaret etmektedir. Dışsal olarak Del-Em, regl sancısı ve kanamasının kontrol edilmesi için kullanılan zararsız bir alet olarak gösterilmektedir. Öte yandan, feminist öz yardım hareketi içinde Del-Em, öz yardım uygulamalarının genişletilmesinin yanı sıra kadınların üreme kapasiteleri üzerindeki kontrolü geri kazanmalarını sembolize etmiştir. Patenteki görseller de aletin arka planındaki siyasi amaçları gizlemiş; bunun yerine dikkatleri malzemenin inceliğine, bağlantı noktalarına ve işlevsel performansa çekmiştir. Patentte, kanülün ucunun büyütülmüş izometrik görüntüsü haricinde, aspirasyon aletinin ve haznesinin iç mekânizmasını gösterilerek alet kısmen resmedilmektedir. Patentteki şekillerden birinde, rahim de kısmen gösterilmiş olup aletin diğer bölümlerinde olduğu gibi, çizgiler ve poché’ yönteminin kullanıldığı bir grafik tasarım düzeyinde sunulmuştur. Böylece, popüler kültürde söylemsel olarak yaşam ve ölümün olduğu yer olarak kavranan şey, biyoteknik bir aletin somut uzantısı olarak yeniden biçimlendirilmiştir. Dolayısıyla siyasi çatışmadan ziyade, bir sistem bileşenine dönüşmüştür. 

 

Tasarımcılar ve tarihçilerin Feminist Kadın Sağlığı Merkezlerinden öğreneceği çok şey var. Ama bence ileriye dönük hedefimiz, öz yardım klinisyenlerinin feminist ideallerini somut ve mimari olarak yansıtan klinik mekânlar yaratma ve geliştirme çabalarını hafızalarımıza kazımak olmalı. İster mimari ister retorik olsun, bu karmaşık strateji, iki açıdan koruyucu bir altyapı inşa etmeyi hedeflemiştir. Bir taraftan da izole bir kliniğin içinde samimi mekân ve fiziksel çevreler yaratmıştır. Tüm engellere rağmen, Feminist Kadın Sağlığı Merkezleri teknolojiyle, insanlarla, hücrelerle, belgelerle, mobilyalar ve fikirlerle kuşatılan devasa zenginlik alanları olmuştur. Öte yandan, Feminist Kadın Sağlığı Merkezlerinin radikal ve bağımsız bir model olan öz yardıma adanmışlığının, belli riskleri de beraberinde getirdiğini dile getirmek istiyorum. Kadın sağlığını kamusal ve özel tıbbi tesislerin dışına çıkaran Feminist Kadın Sağlığı Merkezleri, ABD’deki kamusal sağlık hizmetleri sistemlerini elden çıkarmayı hedefleyen ve giderek gelişen neoliberal yönetim düzeninin farkında olmadan ekmeğine yağ sürüyor olabilir.

 

 

Şekil 7. Lorraine Rothman’ın patentli “Regl Akıntısı Boşaltma Yöntemi”nden sayfalar. Patent 3,828,781. 6 Aralık 2971’de başvuruda bulunulmuş ve patent 13 Ağustos 1974’te düzenlenmiştir.

 

Kürtaj haklarının giderek daha güvencesiz hale geldiği günümüzde, feminist ve kuir toplulukların üyesi olan bizler, kürtaj hizmetlerinin ücretsiz olduğu radikal sağlık kliniklerini ayakta tutmak amacıyla, hükümet fonu için mücadele etmek zorunda kalacağız. Çünkü bu alanların, ikincil ve devlet desteğine layık olmayan alanlar olarak sınıflandırılması riskini göze alamayız. Bu tür provokasyonlar, Yüksek Mahkeme’de süregelen yasal mücadelenin yanı sıra, Teksas gibi eyaletlerde de var olan yasal mücadelelerin önemini de vurguluyor. Bu amaçla mimarlar, feminist avukatları ve hukuki aktivistleri desteklemeli; onların yanında yer almalıdır. Fakat elbette, çalışma alanları bundan ibaret olamaz. Ben burada, mimarların ve tasarım alanındaki ortaklarının kürtaj hakları ve kürtaja erişim uğruna verilen mücadeleye özel bir katkılarının olabileceğinde ısrarcı olmayı amaçlıyorum. Hiyerarşinin yerine birlikteliği, mesafeli ve ayrılıkçı perspektiflerden ziyade eleştirel bakış açılarını ve imkansızlıklar karşısında koşulsuz hizmeti önceleyen feminist klinik çevreler düşünmek ve inşa etmek buna örnek olabilir. 

 

Hak ettiğimiz kürtaj klinikleri yalnızca tıbbi birer alan değil, aynı zamanda bir toplumsallık, siyasi örgütlenme ve mimari tahayyül alanı da olmalı. Mimarlık alanının içinde olan veya olmayan feministler, kendi koşulları doğrultusunda kürtaj kliniklerinin tasarlanmasında ısrarcı olmalı. Doğrusunu söylemek gerekirse bu koşulların geliştirilmesi için içimize dönmemiz, farklılıklarımız ve benzerliklerimize dikkat eden yeni bilinç yükseltme yöntemleri başlatmamız, karşılıklı bir yardımlaşma sistemi kurmamız ve ihtiyaç ve isteklerimizi karşılayacak hizmet altyapıları inşa etmemiz gerekiyor.

 


Notlar

[1] Michelle Murphy, “Immodest Witnessing: The Epistemology of Vaginal Self-Examination in the U.S. Feminist Self-Help Movement,” Feminist Studies 30, no. 1 (2004), 118.

[2] The Boston Women’s Health Book Collective, Our Bodies, Ourselves: A Book By and For Women (New York: Simon and Schuster, 1973), 9.

[3] Isabelle Doucet and Hélène Frichot, “Resist, Reclaim, Speculate: Situated Perspectives on Architecture and the City,” Architectural Theory Review 22, no. 1 (2018), 5.

[4] Daphne Spain, Constructive Feminism Women’s Spaces and Women’s Rights in the American 

City (Ithaca, New York, London: Cornell University Press, 2016), 123.

[5] “Terrorist Bombings Decline; Abortion Attacks Excluded,” Washington Times, December 12, 1984, 14.

 

Kapak görseli: Güney Crenshaw Bulvarı’ndaki Los Angeles Feminist Kadın Sağlığı Merkezi. Daha önceki adıyla Crenshaw Kadın Merkezi. Tahmini tarih 1972. Kaliforniya Kadın Sağlığı Uzmanları kayıtları, SSC-MS-00790, Smith Koleji Özel Koleksiyonu, Northampton, Massachusetts.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YPopüler Kültür, Vikingler ve Nordik Ülkelerde Geçmişe Uzanan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Söylemi
Popüler Kültür, Vikingler ve Nordik Ülkelerde Geçmişe Uzanan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Söylemi

Toplumsal cinsiyet eşitliği, adeta bir marka haline gelmiş Nordik kimliğinin ayrılmaz bir parçası. Öyle ki, aşırılıkçı grupların yanı sıra, sağcı siyasi aktörler de toplumsal cinsiyet eşitliğine dair fikirleri, göçmen karşıtı ve ırkçı gündemleri lehine kullanıyor.

MEYDAN

YPatriyarkaya Karşı Verilen Gezegeni Kurtarma Mücadelesi
Patriyarkaya Karşı Verilen Gezegeni Kurtarma Mücadelesi

Kapitalizm ekofeminizmi en politik, en yıkıcı ve en küreselleşme karşıtı unsurlarından arındırarak sterilleştirmeye çalışıyor.

MEYDAN

YBiraz da Veganlık ve Feminizmin Kesişimselliğinden Bahsedelim
Biraz da Veganlık ve Feminizmin Kesişimselliğinden Bahsedelim

Anlamıyorum, feministler neden hâlâ hayvanlara ve kadınlara uygulanan baskıların benzerliğini görmekte zorlanıyorlar?

Bir de bunlar var

Pulitzer Ödüllü Fotoğrafçı Anja Niedringhaus’un Mirası
#NedenİhbarEtmedim: Cinsel Saldırı Mağdurlarının Trump’a Cevabı
Karton Manken Değil: Cyntoia Brown ve Bir Kurbanın Portresi

Pin It on Pinterest