“Kolektif olarak çalışmak konum ve bakış açısı bakımından her zaman bir tür çoğulluk yaratıyor. Toplumumuzun farklılık ve çoğullukla yaşama konusunda sahiden zorlandığına inanıyorum.”
“Acting as a group always creates a multitude of positions and viewpoints. And I believe that the real challenge of our society is how to live with such heterogeneity and plurality.”
Deli gibi çamaşır yıkıyor, temizlik yapıyor, yemek pişiriyorum, sürekli yeniliyor, destekliyor, muhafaza ediyorum… Ayrıca (bunlardan bağımsız olarak bir de) Sanat “yapıyorum.”
“Haftanın bir yarısı anne, diğer yarısı da sanatçıydım. Ama sonra düşündüm ki bunları düşünmek çok saçma, ben başlıbaşına buyum işte.”
Karşılıklı olarak dönüştürücü, besleyici, bazen korkutucu olsa da Ayvalık’ın gri alan’ın gelişiminde çok büyük bir yeri olduğunu düşünüyorum
Her şeyin ötesinde önümüzde artık dijital bir dünya ve duygularını deneyimler üzerinden yaşamak isteyen bir seyirci var. Seyirci değişirken işlerimizin üretim ve dağıtım metodunun yerinde sayması kulağa ikna edici gelmiyor.
Oyun süresince oyuncular, sanatsal üretim süreçleri boyunca karşılaşabilecekleri etik ikilemlerle ilgili sorular üzerine düşünüyorlar.
Metalle uğraşan bir kadın olarak şunu çok duyuyorum: “Bu erkek işi değil mi, bir kadına göre çok iyi yapmışsın, erkek gücü ister.” “Hayır, bu tam da kadın gücü ister,” diyorum. Karşı taraf aslında iltifat ettiğini sanıyor ama fark etmeden ötekileştiriyor.
Her şeyin temelinde, Yermekân’ın hem kendi üretimlerimize hem de yeni paylaşımlara ilham olması fikri var.
Amacı dinlediği deneyimleri bir sanat eserine dönüştürmekten ziyade bu hikâyeleri unutmanın boşluğundan çekip çıkarmak ve görünür hale getirmek