İstanbul Feminist Kolektif, hayatta kalmak için şiddete başvurmak zorunda kalan kadınların çetelesini tuttuğu “Kadınlar Hayatlarına Sahip Çıkıyor” raporlarının Ocak-Haziran ayı değerlendirme dosyasını yayınladı.

MEYDAN

Kadınlar Hayatlarına Sahip Çıkıyor (Ocak-Haziran 2015)

İstanbul Feminist Kolektif, hayatta kalmak için öldürmek, şiddete başvurmak zorunda kalan kadınların hikayelerini, davalarını her ay “Kadınlar Hayatlarına Sahip Çıkıyor” raporuyla yayınlıyor, biz de sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz. İFK bu raporlardan derlediği Ocak-Haziran ara değerlendirme dosyasını yayınladı. Bu rapordan bizim dikkatimizi çeken satırbaşları şöyle:

 

Yıl 2015, yılın ilk altı ayında bilinen rakamlara göre 144 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Pek çok kadın tacize, tecavüze, şiddete maruz kaldı, sustu ya da susmaya zorlandı. Ama pek çok kadın da öfkelendi, öfkelenmeyi öğrendi, öfkesini kullanabilmeyi öğrendi. Kendi canını korumak için öfkeli olmayı tercih etti ve erkek şiddetine direndi. 2015’in Temmuz ayında Çilem’in öfkesini hepimiz duyduk: “Hep kadınlar mı ölecek, biraz da erkekler ölsün.” Tıpkı Nevin’in, Yasemin’in, Fatma’nın ve daha pek çok direnen kadının öfkelerini duyduğumuz gibi. Artık daha fazla kadın erkek şiddetine, baskıya ve toplumdaki patriyarkal denetime karşı mücadele ediyor. Daha fazla kadın öfkeleriyle erkek şiddetine direniyor ve kadın mücadelesini güçlendiriyor.

 

Kadınların ne kadar öfkelendiğini, hangi noktada hayatlarına sahip çıkmaya karar verdiklerini hiçbirimiz bilmiyoruz çünkü ana akım medyayı takip ediyoruz. Medyanın bize sunduğu veriler doğrultusunda konuşuyor, düşünüyoruz. İFK olarak Ocak ayından bu yana erkek şiddetine direnen kadınların hikayelerini derlemeye çalışıyoruz. Kadınlar Hayatlarına Sahip Çıkıyor aylık raporlarıyla cinsiyetçi haberlerin arasından kadınların hayatlarını savunma hikayelerini çekip almaya özen gösteriyoruz. Kadınların yıllarca gördükleri şiddet sonucu, kendilerini korumak için cinayet işlediklerini söyledikleri savunmalarının, gazete satırlarında tek cümleyle geçiştirilerek birer “iddia” olarak kalmasını reddediyor ve kadınların hayatlarını savunma hakkına sahip çıkıyoruz. Bu derlemeyle ayrıca, meşru müdafaa şeklinde işlenen cinayet ve yaralamaya ilişkin süren davalar ve yargı kararlarına ilişkin haberlere, kendini savunma amacıyla uygulanan şiddete ve konuya ilişkin yapılan eylemlere de yer veriyoruz.

 

Hep söylediğimiz gibi şiddet uygulayan erkekler engellenmediği için kadınlar, kendilerini korumak adına şiddete başvurmak zorunda kalıyorlar. Kadınların erkek şiddetine karşı çaresiz bırakıldığı erkek egemen sistemde, kurumsallaşan şiddeti reddeden kadınların kendini kurtarmak adına yaptığı her savunma bir meşru müdafaadır ve bu tavrın hukuktaki karşılığı cezasızlık olmalıdır!

 

Bu metinde, Kadınlar Hayatlarına Sahip Çıkıyor raporunun 6 aylık verilerini raporda yer verdiğimiz bölümler üzerinden derledik:

 

2015 yılının ilk 6 ayında kadınlar 14 erkeği öldürmüş, 17 erkeği de yaralamış. Öldürülen erkeklerin tümü kadınların tanıdıkları erkekler, bazen kocaları, bazen sevgilileri, bazen eski sevgili ya da kocaları. Kadınların bir kısmı öldürdükten sonra kendisi teslim olmuş ve basına yansıdığı kadarıyla “pişmanım” diyen neredeyse yok.

 

Yaralanan 17 erkekten, sadece 5’i kendilerini yaralayan kadınları tanımıyor. Bu erkekler gece vardiyadan çıkan kadını evine kadar takip edip zorla eve girmek isteyen erkekler. Bu erkekler tüm kamusal alanlar onlarınmış gibi davranıp meydanda, sokakta, otobüste kadınlara dokunan, sarkıntılık eden, laf atan erkekler. Kadınların tanıdıkları erkeklerse yine çoğunlukla eski ve yeni kocalar, sevgililer. Ancak, bazen kadınlar çevrelerindeki diğer kadınları korumak için de erkeklere karşı geliyor, bu karşılarındaki erkeği durdurmaya yetmezse onlara saldırıyor, yaralıyor. Annesini korumak için babasını, kız kardeşini korumak için kardeşinin eski sevgilisini yaralayan iki kadının haberi de son 6 ayda karşımıza çıkan örneklerdi.

 

Son 6 ayda bu bölümde yer alan haberlere baktığımızda 2015’ten önceki olaylara ilişkin görülen ve devam eden davaların çoğunlukta olduğunu söyleyebiliriz. 2015’in ilk 6 ayında derlediğimiz haberlere göre, bu davalara ilişkin verilen toplam 15 karar bulunuyor. Bu kararların 8’i kendini savunmak amacıyla öldürme, 1’i yaralamaya ilişkin görülen davalarda verildi. Bu 9 kararın 5’inde haksız tahrik, yalnızca birinde tahrik indiriminin yanında iyi hal indirimi uygulandı- ki bu şeklide 23 yıllık evliliği boyunca şiddetine maruz kaldığı kocasını öldürmek zorunda kalan Fatma’nın müebbet hapis cezası 18 yıl 4 aya düşürüldü. Bu davaların 3’ünde hiçbir indirim yok. Meşru müdafaadan beraat ise yalnızca 2’sinde verildi. Beraat kararlarının biri Zonguldak diğeri Sakarya’dan gelirken, Ayşegül ve Gülfidan’ın ikisi de uzun yıllar boyunca kocaları tarafından işkenceye, şiddete maruz kalmıştı. Hiçbir indirim uygulanmayan davalardan birisi Isparta’da sürekli tehdidine maruz kaldığı tecavüzcüyü öldüren Nevin’in, diğeri de Kastamonu’da kocasını öldüren N.’in davası. 15’ten geriye kalan diğer 6 davada verilen kararlar ise cinsel saldırı, taciz ve erkek şiddetine ilişkin.

 

Aşağıdaki tabloda Ocak-Haziran 2015 dönemine ait ‘Kadınlar Hayatlarına Sahip Çıkıyor’ raporlarında derlenen davalara ilişkin rakamlar yer almakta:

 

Tablo: Kadınlar Hayatlarına Sahip Çıkıyor raporunda derlenen davalara ilişkin rakamlar (Ocak-Haziran 2015). * Bazı aylarda aynı davanın farklı duruşmaları görüldüğünden toplam 13 haber içinde 9 dava bulunuyor.

* Bazı aylarda aynı davanın farklı duruşmaları görüldüğünden toplam 13 haber içinde 9 dava bulunuyor.

 

 

 

2015’in ilk 6 ayında devam etmekte olan dava sayısı ise 9’du. Bunlardan 7’si öldürmeye ilişkin görülüyor. Yalnızca 2’sinde sanık için haksız tahrik indirimi, birinde ise meşru müdafaa gerekçesiyle beraat isteniyor. Görüldüğü gibi, yargı kadınların sistematik erkek şiddeti karşısında kendini savunma zorunluluğunu meşru müdafaa olarak görmüyor, “öldürmeseydi öldürülecekti” diyemiyor. Oysa, kadınlar mahkemelerdeki ifadelerinde erkek katiller gibi indirim yarışına girmiyorlar, ‘iyi hal’ indirimi kapmak için takım elbiseyle duruşmaya gelip ‘pişmanım’ demiyorlar. Zaten erkeklere tecavüz, cinayet ya da tacizden yargılandıkları hemen her davada ‘iyi hal’ indirimi verilirken, kadınlara verilen ‘iyi hal’ indirimi oranı rakamlardan da açıkça anlaşılıyor. Kadınlar bu cinayetleri erkekler gibi keyfi olarak değil zorunluluktan işliyor, bunu da inkâr etmiyor. Mesela yukarıda adını andığımız Fatma, bakın duruşmada ne demiş: “Sürekli dayak yiyordum, aldatılıyordum. Oğluma cinsel tacizde bulunuyordu. Ruh ve sinir hastası oldum sayesinde. Sonunda bana kafayı yedirtti” (Kadınlar Hayatlarına Sahip Çıkıyor, Ocak 2015).

 

Şiddeti İzleme Müdahil Ol!

 

Ocak ayından bu yana basına yansıyan haberler içerisinde karşılaştığımız müdahillik örneklerinde sokak ortasında dövülen kadınların çevreden gelen müdahaleler sonucu hayatta kaldığını, tecavüz girişimlerinin ihbar edilmesiyle engellenebildiğini, Muğla’da Feride’nin yaşadıklarında gördüğümüz üzere kaçırılan bir kadının kurtarılabildiğini gördük. Kadınların, erkek şiddetinden uzak hayatlar kurabilmesi herkesin sorumluluğu. Bu nedenle herkesi erkek şiddetine karşı sessiz kalmamaya, müdahil olmaya çağırıyoruz.

 

Değerlendirme rapounun tamamı için buraya.

 

Ana görsel: Bir Kız Gece Eve Tek Başına Yürüyor‘dan bir kare.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

MEYDAN

YGazze için 8 Mart’ta Küresel Grev Çağrısı: Gazzesiz Bir Feminist Mücadele Yok!
Gazze için 8 Mart’ta Küresel Grev Çağrısı: Gazzesiz Bir Feminist Mücadele Yok!

'8 Mart'ta bize katılın ve ataerkil ve sömürgeci sistemlerin tahtlarını sarsacak küresel bir grev için bizimle birlikte örgütlenin!'

MEYDAN

YTrans Onur Haftası (Pride) Komitesi: “Dönmeyiz, Buradayız, Bir Aradayız”
Trans Onur Haftası (Pride) Komitesi: “Dönmeyiz, Buradayız, Bir Aradayız”

Yıllardır süregelen düzene bir darbe niteliğindeki söylemlerimizle, “Dönmeyiz, Buradayız” diyerek 18 Haziran Translarla Eşitlik Günü’nde sokaklara çıkıyoruz.

MEYDAN

YYazarak Kuirleştirmek Atölyesi
Yazarak Kuirleştirmek Atölyesi

Avrupa Birliği tarafından finanse edilen CultureCIVIC Kültür Sanat Destek Programı’nın desteğiyle hayata geçen Yazarak Kuirleştirmek adlı atölye ve konuşma programı Mayıs-Eylül ayları arasında çevrimiçi olarak devam edecek. 31 Mayıs’ta başlayan program kültür ve sanat nesnelerini, otoriter kurum ve bireylerce onlara dayatılan ayrımcı anlatılardan özgürleştirmeyi hedefliyor.

MEYDAN

YBir Garip 8 Mart
Bir Garip 8 Mart

Dün okunan basın açıklamasında da dendiği gibi evet yastayız, evet öfkeliyiz ama bu enkazı birlikte kaldıracağımıza inanan milyonlarca insanız da.

Bir de bunlar var

İnternette Açlık Oyunları: Elliott Rodger ve Kadın Nefreti
Mahremiyetin Muğlak Sınırları ve “Ataerkil Pazarlık”
Yasal Olarak Hemcinsinle Bir Yastıkta Kocamak ve ABD Yüce Mahkemesi’nin Tarihi Kararı

Pin It on Pinterest