İzmir’de trans kadınlara yönelik saldırı olayları, devletin transları yerinden etme politikasının ve uyguladığı sistematik şiddetin güncel bir örneği.
Pezzettino dönüştürücü. Bir şekillenişe doğru götürmüyor da bizi, şekillenişin ne demek oluşunu tanımaya götürüyor. Feminizm de böyle değil mi?
Mahremiyetim, bedenim, öz ve kişilik haklarım, trans olarak açıldığım an elimden alınıyor.
“Gidin normal insanlar gibi birbirinizi kıçınızdan becerin!!”
“Maalesef Guardian editörleri Judith Butler’ı sansürleme kararlarını hayata geçirmeyi seçtiler.”
Harper’s dergisinde yayınlanan bir mektup güçlülere yönelik eleştirileri ifade özgürlüğünü susturmakla karıştırıyor.
Nefret üreten söylemleri ifade özgürlüğü olarak sunan mekanizma nasıl işliyor?
Alef, transların inşa ettiği değişimi tek bir yumruk darbesiyle yere sermekten, dünyanın translarla ilgili algısını, bildiklerini, tekrarlamaktan çekinmiyor. Ne uğruna?
Bir türlü tatmin olmayan normatif ötekine göre, kişi bir kez açıldıysa ömrünün sonuna dek defalarca açılmak zorunda.
İkili cinsiyet sistemine dahil olmayan/olan translık dikotomisi neden toplumsal cinsiyetten özgürleşmeye ters düşüyor?