Affedememenin, suçluluğun, öğretilerin, öğretilerden kurtulmanın çetrefilliğinin, cevap aramanın ve cevap bulmanın bir tezahürü The Lost Daughter.
Hâlâ Cha’nın özlemini çektiği, ataerkiden, emperyalizmden ve yıkımdan uzak bir dünya için mücadele veriyoruz. Cha’nın işlerine dönmek başka türlü hayal kurabilmeyi hatırlamak da demek.
İki kadının ortak hafızası kadınların ortak hafızasına ve karanlık hayatletlerin o hafızadan ve o gerçeklikten arındırılmasına doğru biçimleniyor.
Kısıtlayıcı bir Sovyet rejimi tarafından körüklenen, eninde sonunda dünyayı da parıldatan bir yaratıcılık.
Lezbiyen filmlerin mutsuz sonlarla, cezalarla, acılarla bitişine deva…
Görmediği babasının mezarını ve hatırasını arayan Mizgin Müjde Arslan’ın kamerası dizinsel ile temsil dışı/dolaylı bir aralıkta yolculuk ediyor.
Matrix bir trans alegorisi olarak önümüzde nasıl bir dünya açıyor?
Geride bıraktığım yoldan, bana bırakılan anılardan, taşıdığımı yolda fark edeceğim hafızadan, köklerimdeki bellekten geliyorum.
Dile, görünürlüğe, festival geleneklerinin kapsayıcılığı merkeze alan düzenlemelere gitmesine, eşitliğin sadece dilde değil sektördeki anlaşmalarda, düzenlemelerde ele alınmasına ihtiyaç var.
Zamanı ve hafızayı bulup çıkaran bu üç film hem gerçekliği hem kurmacayı hem dünü hem de bugünü bir arada görebildiğimiz bir fotoğraf albümü gibi.