1939 yılında Manisa Halkevi tarafından düzenlenen kurs sonrasında bir de kitapçık yayımlanmış.

MEYDAN

Halk Zehirli Gazlara Karşı Kendini ve Başkalarını Nasıl Koruyabilir?

Sıradan vatandaşların zehirli gazlarla ilgili uzmanlık kazandığı ilk dönem bu değil. 1939 yılında Manisa Halkevi tarafından yayımlanan bu kitapçık, devletlerin kendi vatandaşı üzerinde kullanmak şöyle dursun, onları diğer ülkelerin zehirli gaz tehdidinden korumak için kurslar açıp, kitapçıklar yayımladığı bir dönemden kalma.

 

zehirligaz

 

 

Kitap, Türkiye Atom Enerjisi Komisyonu Genel Sekreterliği’ni de yürütmüş olan Genelkurmay Zehirli Gaz Uzmanı kimyager Dr. Nuri Refet Korur’un Ankara ve İstanbul’da açtığı kurslar sonrasında Manisa Halkevi’nde açılan müteaddit [birçok] kurslar sonrasında yayımlanmış. Zehirli Gazların Tarihçesi adlı bölüm gaz korkusunun nedenlerini biraz olsun anlamamıza yardımcı oluyor:

 

Zehirli gazlar Büyük Harpte ve bilhassa ondan sonraki harplerde ordulara mecburi bir surette kabul edilmiş yeni bir silahtır. Ordunun elindeki silahlar sivil halkı okadar alakadar etmediği halde, bu yeni silah uçaklarla kısa bir zamanda uzak mesafelere kadar götürüldüğü için müsbet neticeler aldındığı son Habeş-İtalyan harbi isbat etmiştir. İşte bunun içindir ki, gazları herkesin bilmesi ve tanıması lazımgelen vatani bir borçtur. Netekim bunu bütün açıklığıile takdir eden genç TÜRKİYE Cumhuriyeti 1938 de neşretmiş olduğu bir kanunla bütün vatandaşların öğrenmelerini mecburi kılmış ve memleketimizin her tarafında müteaddit kurslar açılarak halk tenvir edilmektedir [bilgilendirmek]. Bugün kat’i olarak söyliyebiliriz ki, gazları tanıyan ve gazlara karşı korunmasını bilen ve koruyucu vasıtalarla hazır olan bir millet hiçbir zaman korkmaz. İşte bunun içindir ki, daha hazarda iken bütün medeni milletlerde gaz manevraları yapılarak halk gaz tehlikesi olunca nesuretle kendisini ve vatandaşlarını koruyacağını ameli surette öğrenmektedir. Hemen her memlekette Zehirli Gazlardan Korunma Cemiyetleri teşekkül etmiştir ve bu cemiyet mensuplarının adedi gün geçtikçe çoğalmaktadır. Bilhassa POLONEZ, ÇEK, ALMAN, İTALYAN ve FRANSA da azalarının sayısı milyonları geçmiştir. Yine bu cemiyetler aralarında neşretmiş oldukları gazetelerle gazı bilenler ve tehlikesini anlıyanlar ve onlara karşı kendilerini muvaffakıyetle zamanında koruyanlar üzerinde artık şiddetini kaybedebilir olduğunu halka bildiriyorlar.

 

Gaz silahlarını ortadan kaldırmak için 1899, 1907 tarihlerinde LAHİ’de iki defa, 1925 tarihinde CENEVRE’de toplanan konferanslardan ümit verici bir netice çıkmamıştır ve yine gaz meseleleriile meşgul olan meşhur Mareşal Foş son yazdığı bir eserinde zehirli gazları herhangi bir harpte bir silah olarak kullanılacağını ısrarla dünyaya ilan etmiştir. Yine bu meyanda İNGİLİZ Nazırı bay HENDERSON harbe insani bir şekil verilmez. General NİESSEL yazdığı kitabında istikbal muharebelerinde gaz silahlarını diğer silahlara tercihan kullanacağını iftiharla söylemiştir. Hatta meşhur HANSLİAN kimya silahlarının diğer silahlara nazaran daha insani olduğunu söylemiştir. Demek oluyor ki, harbi ortadan kaldırmanın ve gaz silahlarını yoketmek imkan haricindedir. Binaenaleyh bunlara karşı daima uyanık bulunmamız icabeder. Esasen zehirli gazlardan maksat, düşmanın teneffüs edeceği havayı, suyunu ve yiyeceklerini hatta giyeceklerini muvakkat [geçici] bir zaman zehirlemekten ibarettir.

 

Tarih kitaplarını karıştıracak olursak daha Milattan birkaç yüz sene evvel düşmanlarını kuvvetten düşürmek için ZİFT, SAMAN, KÜKÜRT, ŞEYTAN TERSİ gibi maddelerden istifadeye çalışmışlardır. Miladı İSA’dan 428 sene evvel yapılan PELEPONEZ muharebelerinde (Platea) şehrinin muhasarasında gazlı maddeler kullanılmıştır. Roma Generallerinden SERTORİÜS Golvalılara karşı bir nevi beyaz zehirli toz kullanmışlardır. Hatta düşmanlarının kuyularını dahi zehirlemişlerdir.

 

13 üncü asırda korkunç tesirleri görülen GREGOİS ateşi KALİNİKOS ismindeki bir Rum tarafından icat edilmiştir ki, bu cisim alev aldığı zaman söndürmek çok zahmetlidir. Çünkü muhtelif kimyagerlere nazaran terkibinde KÜKÜRT, KÜHERÇİLE, REÇİNE, ZİFT, PETROL, ŞEYTAN TERSİ gibi maddeler vardır. Eğer üzerine su atacak olursak hararet çıkaracağından daha fazla yanmasına sebep olacağından bu ateşi söndürmek için üzerine kum, sirke veyahut sidik dökmek icabeder.

 

İşte bu ateş sayesindedir ki, BİZANS’lılar ARAP’ların muhtelif taarruzlarını nihayetsiz bırakmışlardır. Yine bu ateş 13 üncü asra kadar devam eden Haçlı seferlerinde KUDÜS şehrinin muhasarası esnasında kullanılmıştır. ARAP’lar ve TÜRK’ler bu ateşin çıkardığı korkunç ve siyah dumanlarında boğulduklarını söylemektedirler. İşte insanlığın başına felaket getiren bu ateşi 15 inci LUİ 1756 da formülünü satın almış ve imha etmiştir.

 

Muzaffer TÜRK Orduları VİYANA kapılarına doğru ilerlerken bu kahraman safları durdurmak için meşhur Kimyager GLOUBER’in fikrini sormuşlardır. Duman ve ölüm saçan bombalarla TÜRK’lere karşı gelebileceklerini söylemiştir. Fakat kullanmak nasip olmadı. KIRIM muharebesinde meşhur MALAKOF kalesinin sukutu İNGİLİZ’lerin rivayetine nazaran So (kükürt di oksid) gazı ile olmuştur. Muayyen bir pilan dahilinde asri vasıtalara dayanarak zehirli gaz kullanmak Büyük ve ondan sonraki harplerde olmuştur. 

 

ALMAN’lar Umumi Harbe girmezden evvel meşhur Mareşal SCHLİEFFEN’nin daha harpten evvel hazırlamış olduğu taarruzi pilanını kullandılar. Bu pilan mucibince birkaç milyonu tecavüz eden pek muazzam bir kuvvet FRANSA’yı istila edecekti. Bu kuvvetin cenubu zayıf tutulacak, merkezi siklet şimalde bulunacaktı. Şimaldeki kuvvetle BELÇİKA’yı çiğneyerek FRANSIZ kuvvetlerine karşı bir çevirme hareketi yapacaktı. Bunun için ancak 35-40 gün lazımdı. Pilan okadar güzel tanzim edilmiştir ki, FRANSIZ’lar taarruzda müdafaaya kalksalar yine muhasara edilmiş bulunacaklardı. Yine bu pilan mucibince tayyare filoları PARİS ve LONDRA şehirlerine tahrip ve yangın bombaları atacaklardı. Fakat ALMAN’lar bu muazzam pilanı tatbikten korktular. Yine bu pilan hilafına olarak iki kolordu Şark Cephesine gönderilince Şimal Cephesi zayıf kaldı. Nihayet ALMAN taarruzu MARN’e kadar geldi. Artık hareket harbi mevzi harb haline girmişti. Hatta düşmanı siperlerden çıkartmak için birçok fikirler ortaya atıldı. Bu fikirler meyanında FLANDER sahasını tamamen su içerisinde bırakmayı bile düşünmüşlerdi. Nihayet BERLİN KAYSER VİLHELM Kimya Enstitüsü Profesörlerinden (HABER) sükunette bulunan saha ancak zehirli gazlarla açılabilir dedi. Fakat bu fikri Erkanıharplere kabul ettirmek pek müşkül oldu. Nihayet bu taarruzu yapmak için HABER’in kumandasına 33 üncü İstihkam alayını vermişlerdir. Bu alayın kumandanı PATERSON ile birlikte LANGEMARK sahasına 30.000 kadar demir bombalar içerisine 68 atmosfer basıncı altında KLOR gazını doldurdular. Malum olduğu üzere Klor bu basınç altında mayi [sıvı] haline gelir. İşte bu demir şişeleri siperlere yerleştirmek işi 7 gün devam etti. Taarruzdan birkaç gün evvel JAKER isminde bir Alman neferi kaçıyor ve Fransızlara haber veriyor. Fakat Fransızlar bunun bir uydurmadan ibaret olduğunu zannettiler. 1915/4/22 rüzgar saniyede 3.4 metre sür’atle esiyordu. Saat tam 6 da şişelerden gaz haline geçen Klor rüzgarın tesiriile Fransız siperlerine doğru ilerledi. Fransızlar 15.000 kişilik bir kuvvet kaybettiler. Bunlardan 5.000 kişi ölü, 10.000 kişisi de harbedemeyecek bir hale gelmişlerdi. Fakat Almanlar bu gazın tesirinden istifade edemediler. Çünkü kendileri de tesirinden şüpheli idiler. Ancak aradan bir hafta geçtikten sonra İngiliz, Amerikan gazetelerinden tesirinin şiddetini anladılar. Hatta İngilizler diyorlar ki:

 

– Eğer Almanlar derhal büyük bir taarruza geçmiş olsalardı gazlarla açılan sahadan girerek Paris’e kadar gelebilirlerdi. 

 

Almanlar bir taraftan Fransız ve İngiliz cephelerinde gaz kullanırken Şark cephesinde de Ruslara karşı kullanıyorlardı. Rusların ellerinde maske olmadığı için iki çareye başvurmuşlardı. Bir gaz taarruzu yapılırken istihkamlarının önlerine yığmış oldukları çalı ve çırpıları yakıyorlar. Malum olduğu üzere gaz ısınınca hafifler ve yükselir. Bu suretle Ruslar az zayiat veriyorlardı. İkinci çare ise gaz taarruzu yapılacağı zaman derhal cepheler boşaltılıyordu. 

 

(…)

 

1935-1936 senesinde Habeşlilerle İtalyanlar arasında cereyan eden muharebelerde keza İtalyanlar zavallı Habeşlilere karşı İperit içerisinde eritilmiş (Etilen oksit) gazını kullandılar. Resmi Habeş membalarına nazaran halk ve askerlerden 15.000 kişi gazlarla ölmüştür. Hatta Habeş Kralı Necaşi de bu gazlardan az miktarda koklamış ve tedai maksadiile Paris’e ve oradan da Milletler Meclisine giderek iradetmiş olduğu acıklı feryatlarına karşı hiçbir tedbir alınamamıştır ve koca ülke İtalyanların malikanesi olmuştur.

 

Demek oluyor ki, zavallı aciz milletler kuvvetli devletlerin ellerinde daima mahkumdur. Bunun içindir ki devletler seneler geçtikçe ordularına ehemmiyet veriyorlar. Karada, denizde, havada daima üstün olmayı düşünüyorlar. İşte Genç TÜRKİYE Cumhuriyeti de tarihinden ve Ulu Önderinden almış olduğu hızla zaferden zafere koşan ordularına güvenerek sulh yolunu takip ediyor ve yeni yeni zaferlerini harp yapmadan kazanıyor. Bunu bize 1936 Boğazlar, 1938 Hatay davalarımız ispat etmiştir. 

 

photo 1

 

 

Şimdi gelelim o dönem için verilen teknik bilgilere…

 

Gaz, muayyen bir şekil ve hacmi olmıyan cisimlere denir. Fakat askerlikte kullanılan tabir ise mayi, katı ve gaz halindü bulunan zehirli maddelerin hepsine birden gaz denir. Bunlar vücut üzerinde yapmış olduğu tesir itibariile beş kısma ayrılır:

 

1- Gözyaşı getiren gazlar

2- Aksırtıcı gazlar

3- Boğucu gazlar

4- Yakıcı gazlar 

5- Öldürücü gazlar

 

Askerlik bakımından ise, üçe ayrılır:

 

1-Taarruz gazları

2- Müdafaa gazları

3- Maske deşen gazlar (Annecim bu ne Karındeşen Jack gibi!)

 

Meteorolojik bakımdan üçe ayrılır:

 

1- Uçucu gazlar

2- Kalıcı gazlar

3- Az kalıcı gazlar 

 

photo 2

 

 

Yakından tanıdığımız gözyaşartıcı gazlar o dönemde 9’a ayrılıyor: Klor aseton, Brom aseton, Klor Asetofenon, Brom benzil, Ksilen bromür, Brom benzil siyanür, Brom Metiletilketon, İyodlu asitasetikin etil esteri, Bromlu asitasetikin metil esteri. Korunma çareleri ve ilkyardım için önerilen formül ise şu:

 

Maske varsa derhal takmalı, yoksa yüze ıslak mendl koymalı. İmtizaçlı şoför gözlükleri de bizi bu gazlara karşı koruyabilir. Gözleri kapamalı, kat’iyyen elle uğuşturmamalı. Bir bardak suyun içine bir tutam tuz veyahut içme sodası, Asitborik koyarak gözleri yıkamalı. Gazlanan sahadan sür’atle uzaklaşmalı. Temiz havada tesirleri kendi kendine geçer ve insan üzerinde hiçbir arıza bırakmaz. 

 

Diğer gözyaşartıcı gazlardan farklı olarak cildi ısırgan otu değmişçesine yakan Klor Asetofenon içinse:

 

Cilde vazelin veya krem, alkol, kolonya, bunlar da yoksa soğuk su sürmeli. 

 

deniyor.

 

SİS

 

 

GAZLARA KARŞI KORUNMA

 

maske

 

 

Zehirli gazlara karşı savunmanın en önemli malzemesi olan gaz maskelerini üretmek için 1935 yılında Ankara’da Kızılay Cemiyeti tarafından bir fabrika kurulmuş.

 

Maskeler itina ile yapılmakta ve bilhassa 20-30 kontrolden geçtikten sonra satışa çıkarılır. Bunlar harp maskesi olup ordu hesabına yapılır. Ayni fabrika tarafından bir de halk için ayrıca ucuz maskeler yapılmıştır. Halkımızı gazlara karşı daima uyanık bulundurmak maksadile 1938 de neşretmiş olduğu bir kanunla her vatandaşın bir tane halk tipi maske tedarik etmesi mecburi kılmıştır. 

 

Herhangi bir gaz taarruzunda önerilenler ise şunlar:

 

Düşman tayyareleri tarafından gaz atıldığı zaman eğer sokakta iseniz hemen yolun kenarına, bilhassa gölge ve ağaçlık olan taraflara gitmeli ve telaş etmeden yoluna devam etmeli, maske varsa derhal takmalı, yoksa bir mendil ıslatarak yüze koymalı, hiçbir tarafa dokanmadan ve en kısa yoldan eve gitmelidir. Çamaşırları çıkarmalı, mümkün ise yıkanmalıdır. Eve gelince kapıları, pencereleri, soba deliklerini iyice kapatmalıdır. Pencere ve kapıların önüne çamaşır sodasına batırılmış perdeler takmalıdır. Arasıra üzerlerine su serpmelidir. Yiyecek ve içeceklerin ağızlarını iyice kapamalıdır. Eğer evin sığınağı varsa hemen girmelidir. 

 

Ve tabii ki BABALARA düşen vazifeler:

 

Evin büyüğü sıfatile lüzumlu olan bütün eşyaları evvelden tedarik etmeli. Herhangi bir gaz taarruzunda kat’iyyen telaş göstermemeli. Gayet soğukkanlılıkla idare etmelidir.

 

Evlerimizin soğukkanlı kumandanları babalarımıza saygıyla…

 

zehirli-gazlara-karsi

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YSMS’leriniz Google’ın Yasaklı Kelimeler Listesiyle Güvende
SMS’leriniz Google’ın Yasaklı Kelimeler Listesiyle Güvende

Android, büyük aşkım, gel birbirimizin kelimelerini tamamlayalım.

TARİH

YNezihe Muhiddin Hanım Ne Alemde?
Nezihe Muhiddin Hanım Ne Alemde?

Seçme ve seçilme hakkını kazanmamızın 79. yıldönümünde 1935 yılından bir Nezihe Muhiddin röportajı...

MEYDAN

YAraba Aldığım Gün Kadın Oldum
Araba Aldığım Gün Kadın Oldum

'Çok güzelsin yavrum' dedi. O güne kadar sadece sakattım. Araba alınca birden kadın olmuştum. Güldüm, teşekkür ettim.

MEYDAN

YKadının Adı Devletten Siliniyor: Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Kapanıyor mu?
Kadının Adı Devletten Siliniyor: Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Kapanıyor mu?

27 Kasım 2013 günü haber ajanslarının yayınladığı haberlere göre AKP hükümeti, Meclis'teki Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nu (KEFEK) kapatıp, Aile ve Sosyal Politikalar Komisyonu’na dönüştürmek istiyor! Eşitiz basın açıklaması:

Bir de bunlar var

Zozan Özgökçe ile Röportaj: Kapatılan Van Kadın Derneği’nden Yükselen Mücadele Sesi
Görünmeyen Mücadele: Göçmen kadın işçiler paralarını ve çocuklarını nasıl kaybediyor?
İstanbul Kent Sempozyumu Notları

Pin It on Pinterest