Burt Reynolds’ın bu sene açık artırmaya çıkardığı eşyalarından bir resim. Olası bir nükleer kıyamet sırasında güçlü kalmamızı, yüzümüzden gülümsemeyi hiç eksiltmemezi ve şakağımızdan fırlayan Burt Reynolds’larımıza sahip çıkmamızı öğütlüyor… galiba. Koleksiyondan bazı diğer eserler: (Kaynak: link)
Bunu nasıl yazacaksın bilmiyorum ama… Bir ses duydum, böyle ÇIP ÇIP ÇIP ÇIP ÇIP diye bir ses.
“Katillerin suçsuz bulunması hata değil. Bu cinayetlerin kirlettiği, lekelediği ya da gölgelediği erdemli bir öz Amerika yok. Amerika bu. Amerika’nın işi bu.”
Yeni bir gün, yeni bir şarkı listesi: Kate Bush’un müziğine giriş.
Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’nın Suriyeli mülteciler için acil bir kampanyası var.
Ben ne biçim bir kadındım. Neden müteşekkir kalmayı, uysalca gülümsemeyi, GG’nin koluna girip ‘çok mersi bay GG, bu sabah bende bir şapşallık var, zaten arabalardan oldum olası korkmuşumdur.’ demeyi beceremiyordum?
Giyim şeklim çalışmak istediğim yayınevinin profiline uymadı ama buna kızamadım çünkü amcam işyerine eleman alırken çalışanının başörtülü olması şartını koyuyor. 8 Martta beni “başörtülü bacı” yaparak elini güçlendirmeye çalışan kadına gücenemedim çünkü eskiden camiye girip namaz kılmadan önce uzun etek+başörtü giyen mini etekli bir kadın görünce nasıl şaşırdığımı ve sevindiğimi hatırladım.
Kadın mücadelesinden, dayanışmadan vazgeçmemeliyiz. Hele de Türkiye’de, hele de şu zamanda. Ama bu tabularla, bu söylenemeyenlerle nasıl olacak?