Anne Müzesi: Hürmetli, romantik, kutsal bir unutturma faaliyeti

“Hafıza sahası”ndaki mücadelede, bir müze, unutturmanın, silmenin enstrümanı olarak iş görürken bize düşen, onun sustuklarını tekrar tekrar söylemek: Bu coğrafyada sadece Türk anne ve çocuklar yok. Burada yaşamış, sürülmüş, zorla kaybettirilmiş, soykırıma uğramış, katledilmiş, planlı saldırılarla kovulup arkalarında kalan her şeye el konulmuş, yetim bırakılmış, kuyulara atılmış, yakılmış, köy meydanlarında kurşuna dizilmiş, kentlerin orta yerinde arkasından vurulmuş, tanklarla ezilmiş, cenazesi sokakta bekletilmiş, cenazesi buzdolabında saklanmak zorunda kalmış, kuşaklar boyu taşıdığı acıyla ve yine de diliyle, kültürüyle hâlâ var olma mücadelesi veren ve böylece yaşayacak anne ve çocuklar var.

Mahsa’nın Rüyası

İran’da kadınların öncülük ettiği bu mücadele yalnızca teokratik, baskıcı ve şedit bir rejimi yerinden etmenin yeterli olmadığını; çarpık bir din anlayışı ve yorumunun da içini oymamız gerektiğini gösteriyor.

Kâbe’den Boğaziçi’ne: Kutsal ve İşgal

Kâbe’yi dönmekse (tavaf) “kurumsal mesele”, Kâbe’ye dönmeyelim mi?

Bir anne çocuklarını sevmek zorunda mı?

Bu sorunun kendisi o kadar sorunlu ki…

Times Square’de Ok Atmaca

Apache’lerin kutsal saydıkları ve SİT alanı olan bölgenin bir maden şirketine pazarlanması üzerine yola düşen 16 yaşındaki Naelyn Pike, oku ve yayıyla dünyanın tüketim sembolü olmuş Times Square’i hedef alıyor.

Pin It on Pinterest