Kitapta başlangıç zamanlarından günümüze feminist okumaların kendine yeni alanlar açarak ilerleyip kendi iklimini yarattığına; varız, buradayız, yazıp, okuyarak mücadelemizi sürdüreceğiz denildiğine şahitlik ediyoruz.
Başta kendime duyduğum öfkeyi aktardığım kitaplık, şimdi kaybı kırk defa, her defasında başka türlü hatırlatan bir labirentti.
“Romanın babayla, suçun failiyle değil; anneyle, suçun tanığıyla yüzleşme romanı olduğunu söyleyebiliriz.”
Kadınların gündelik işleriyle sanat arasındaki kalın sınırı yıkan bir modernizmin başlatıcısıydı Woolf
Bu seyahatten dönülecekse de bu ailenin bir daha bir araya gelmeyeceği kesinleşmiştir.
Kadına yönelik şiddetin hem kişisel hem de toplumsal bakış açılarında nasıl bir yol katettiğini anlatan bir manifesto onunkisi.
Kullandığımız neredeyse her alet edevatın, toplumsal alanların, hizmetlerin, ilaçların, her şey erkek odaklı tasarlanırken…
Herhangi bir açıdan norm dışıysak, itaatsizsek, bazılarının ahlakına uymuyorsak, yalnız yaşıyorsak, doğayı korumaya çalışıyorsak, birbirimizi destekliyorsak, suçluya suçlu diyerek huzur bozuyorsak bu tarihsel süreci unutmayalım.
Sevgi Can Yağcı Aksel’le söyleşi