Tarla yapacağım, lahana koyuyorum, marul koyuyorum… Resim yapmıyorum dediğim de o bu arada; resim önümde, kalkmıyorum oradan, bir lahana yapıyorum iki lahana yapıyorum günde. 3 hafta boyunca lahana yaptım o tarlaya.
Tek bildiğim, her toplumda kuralların ille de “yarışmak” üzerinden belirlenmediğini faktüel olarak bilmemiz. Zaten konu bu değil. Konu belirli zamanlarda popüler olanın neden popüler olduğu, bu durumun bize ne anlattığı ve bizim bununla ne yaptığımız.
“Bazen görünmeyeni dile getirmektense, çizmek daha iyidir!”
Kadınlardan kurtulmak için yaratıcı çözümler.
“Muhsin Bey’in Son Hamleti” oyununun yıldızı, Banu Açıkdeniz’in öfkeli bir kitleyi tek başına dans ettiği çağdaş performansı.
“Kimliğimizi yok saydırır mıyız? Düşünün beş harfli ne diye.”
Peki kadın arkeologların fıtratında ne var?
İbnelik tehlikeli iş yani. Türkiye’de durum böyle değil tabi ki de. Bu dediklerim dünyada… Ağzıma sıçarlar valla. Bu dediğim size değil arkadaşlarım; gavurlara. Patlıcandan ve biberden, candan ve ciğerden kıymetli homoseksüel kardeşlerimi, Allah işlerini güçlerini rast getirsin şeklinde kıpır kıpır bir dua eşliğinde selamlıyorum.
“Belli ki, bu Müslüman beyler, Veet reklamına bakınca “bacak” görmüşler; canları sağolsun. Dervişin fikri, zikri falan demeyeceğim de; e be kardeşim, illa rahatsız olacak bir şey arıyorsan o reklamın sloganını hiç mi farketmiyorsun?”