Çizgi dizinin çevreciliği, queer ve türlerarası bakım emeğini, gönüllü bir başarısızlığı ve varoluşun daha iyi bir yolunu arama inancını merkezine alır.

KÜLTÜR

Steven Universe’ün Queer Ekolojisi

Gardiner Brown’ın kaleme aldığı yazının orijinali 30 Haziran 2020 tarihinde Edge Effect’te yayınlanmıştır.

 

Steven Universe’de, queer hisler ve çevrecilik belirgin biçimde iç içe geçiyor ve birlikte devrime ilham veriyor. Dizi, sunduğu lgbtq+ temsiliyle geniş çapta övgüler aldı —tıpkı yine Cartoon Network’de yer verilen ilk eşcinsel evlilik sahnesi ve cinsiyetsiz zamir kullanan ilk nonbinary karakter gibi. Fakat aralarındaki açık bağlantılara rağmen dizinin ekolojik mesajları çok daha az dikkat çekti.

 

Steven, varlığını yalnızca ekstraktif* emperyalizme karşı verilen ve kendisinin doğumundan binlerece yıl önce gerçekleşen bir ayaklanmaya borçlu olan bir dünyada büyür. Ayaklanmadan geriye, bazıları belki de asla geri döndürülemeyecek ciddi gezegensel (planetary) hasarlar kalır. Steven Universe toplam başarıyı sefil yıkımla karşılaştıran siyah-beyaz çevrecilik anlatılarından kaçınarak bunun yerine türlerarası bakım emeğinin önemini vurgulamayı ve daha iyi bir gelecek için ısrarcı olmayı tercih etmeyi seçer. Rebecca Sugar’ın popüler çizgi filmi Steven’ın hikayesini nihayetine erdirerek ve arkasında queer ekolojik bir miras bırakarak Mart 2020’de bir dizi mesajla sona erdi.

 

Steven, galaksilerarası Cevherler İmparatorluğu (uzun zaman önce gezegeni kolonize etmeye teşebbüs eden büyülü, insansı uzaylılar) tarafından şekillendirilmiş ve yaralanmış şimdikine alternatif bir Dünya’da yaşar. Yarı-cevher, yarı-insandır. Annesi, Rose Quartz, Dünya’daki yaşamı türdaşlarının yıkıcı ekstraktif faaliyetlerinden korumak için isyan eden bir grup cevhere liderlik eder. Rose onu dünyaya getirmek için kendini feda ettikten sonra, Steven, insan babası ve Kristal Cevher isyanının birkaç üyesi tarafından büyütülür. Dünyada kalan Kristal Cevherler, sık sık Dünya’yı sıra dışı, sıklıkla da ekolojik tehditlerden korur. Bir bölümde bir cevher gezegenin okyanuslarını çalar. Başka bir bölümdeyse Steven, gezegeni parçalamak üzere olan canavar bir cevheri durdurmak için Dünya’nın mantosuna iner.

 

Kristal cevherler okyanusların gezegenden çalınmasının ardından  savaşmaya hazırlanıyor. Görsel: YouTube.

 

Steven Universe, Nicole Seymour’un ifadesiyle, bir teminatı olmaksızın radikal bakım emeği ve ekolojik teşebbüsleri merkezine alan  “queer ekolojik tahayyül”ün bir ifadesidir. Kristal Cevherler’in uğruna savaştığı gezegenleri tamamlanmamış bir istila tarafından hasarlı halde bırakılmış durumdadır. Yine de, geriye kalan yaşamın korunmasını ve daha geniş queer olasılıklarla dolu bir yerin yaratılmasını kıymetli bulurlar.

 

Füzyon / Kaynaşma

 

Cevher İsyanı, yalnızca ekolojik bir teşebbüs olarak, dünyadaki yaşamı denetimsiz ekstraktif yıkımdan korumak adına başlamış olsa da, zamanla Dünya’yı bir queer olasılıklar mekânı olarak koruma ve cevherler için özgürleşme teşebbüsüne dönüştü.1  Cevherler kendi diyarlarında oluşumlarını tamamlamış olarak yaratılmışlardı ve katı bir sınıf sistemi içinde hizmet vermeleri bekleniyordu. Bu nedenle, organik hayatın bizzat kendisindeki özgürlük onlara bir tür büyü gibi geliyordu.

 

Bir flashback anında, bunu Rose’un kendi cümleleriyle duyarız: “Bir andan öbürüne dahi, asla aynı değilsiniz. Kim olduğunuzu keşfetmeye izniniz var ve bunu yapmanız bekleniyor. Ne muhteşem bir güç.” Burada bahsedilen “siz”den yalnızca insan hayatını değil tüm organik yaşamı anlamak mümkün ve Rose’un isyanına ilham veren ilk şey de bu güç. Nihayetinde, Steven Universe insan ve insanolmayan canlıların kolektif haklarını sağlıklı bir çevrede yaşama, kendini kendini belirleme ve bunun bir uzantısı olarak da queer varoluş hakkına bağlar.

 

Kristal Cevherler’in Rose’dan sonraki lideri olan Garnet, varoluşuyla Evdünya’nın kontrolcülüğüne zarar veren queer bir figürdür. İki cevherin bir beden ve bir akıl olarak aynı kimlikte birleşmesinden oluşan bir füzyondur. Evdünya bağlamında, bir füzyonun militaristik, aynı tipte cevherler arasında gerçekleşen, geçici bir kaynaşma olması beklenir. Fakat Garnet, Ruby [Yakut] ve Sapphire [Safir] isimli iki farklı tipte cevherin birbirlerine aşık olmasıyla oluşan kalıcı bir füzyondur. Garnet, sadece eşcinsel aşkın vücut bulması itibariyle queer değildir aynı zamanda normatif ilişki kurmayı reddetmesi ile de tuhaf’tır. 

 

Ruby ve Sapphire’in füzyonu

 

Garnet aracılığıyla queerlik, isyanın merkezindeki ekolojik misyonla dolaşık hale gelir. Rose, Dünya’daki hayatı ve aynı zamanda Garnet gibi cevherlerin yaşamını da korumak ister. Ruby ve Sapphire’in flörtleri ve Garnet’e dönüşme kararları gezegeni birlikte keşfe çıktıkları ve oradaki yaşamlara hayran oldukları bir sahnede geçer. İkonik sahnede, yemyeşil, üstü çiçeklenmiş bir tepenin üstünde oturur aşağıdaki vadiye ve ardındaki dağlara bakarlar, güneş yükselirken ay batar. Kalıcı olarak Garnet’e dönüşme kararını almalarını hazırlayan sahne budur. Steven Universe, büyüme ve kendini keşfetme anlarını  sıklıkla, bunun gibi etkileyici manzaralara karşı kurar. Temel değerlerinden ikisinin; çevreyi koruma ve (queer) kendini belirleme hakkının iç içe olduğu mesajı görsel olarak onaylanır.

 

Steven Universe, bizlere queer ve ekolojik değerleri bir araya getiren ve kişilerin kimliğinden bağımsız olan çeşitli önem verme/bakım pratiklerini gösterir. Ekolojik queer hisler, ekolojiye değer veren biri olarak illa ki queer olmak ile ilgili değil, kendi çıkarlarını öncelemeyecek şekilde başka varoluşlara değer verme ve Nicole Seymour’un queer ekolojinin temel bir öğretisi olarak betimlediği “empatik, etik tahayyül”ü yürürlüğe sokmakla ilgilidir.

 

Bakım/Önem Verme Emeği

 

Steven dizi boyunca bu tip bir “empatik, etik tahayyül”ü (sıra dışı kabiliyetlerinden birisi empatidir) kusursuz biçimde gösterir, bu en çok da yozlaşmış cevherlerle bağ kurma kararlılığında göze çarpar. Yozlaşma, Cevher-Evdünya’nın yeryüzüne saldırısının bir sonucudur, buna maruz kalan cevherleri canavarca biçimlere sokmuş ve  “zihin dokularını parçalamış”tır.2   Steven’ın ailesi, saldırıdan zarar görmeden kurtulan tek Kristal Cevherler’dir ve şimdi kendilerini savaşırken ve yozlaşmış cevherleri bir tür durağanlık hâlinde yakalarken bulurlar. Steven’ın Evdünya tarafından verilen hasarı geri döndürme arayışı dizinin temel arklarından biridir ama yozlaşmış bir cevherle ilk duygudaşlığını daha onların cevher olduklarını bilmeden kurar Steven.

 

Steven yanlışlıkla yozlaşmış bir cevheri, Nephrite’i [Yeşim taşı], salıverdiğinde başta korkar. “Kırkayak” Nephrite, tüylerini kabartır ve ona asit tükürür. Bir süre sonraysa Steven, diğer Kristal Cevherler’in göremediği bir şeyi fark eder; Nephrite korkmuş ve kendini savunmak için saldırıyordur. Steven sesini alçaltıp yere uzanır, ona tehlikeli olmadığını gösterir. Nihayetinde Nephrite’nin hırlaması yavaşlar ve gözle görülür bir biçimde sakinleşir.3 Burada Steven, “insanlığın değil fakat . . . neyin bakıma değer olduğunun” tanımını genişletir. Steven, Nephrite’nin kapatılması gerektiğini kabul etmektense annesinin Dünyadaki organik hayat için daha önce yaptığı gibi Nephrite’teki bakım emeğini hak eden içkin değeri görür.

 

Steven Nephrite’i sakinleştirmeye çalışırken. Görsel:  YouTube.

Bu bölüm, Nephrite’nin korkudan tekrar saldırıya geçmesi üzerine Steven’ın da onun kapatılması gerektiğine kanaat getirmesiyle hayalkırıklığı yaratan bir sonla biter. Steven, Nephrite’ye onu iyileştirme sözü verir ve bu, Steven’ın yozlaşmış cevherleri iyileştirme arayışının başlangıcı olur. Queer ekoloji perspektifinden, Steven’ın “iyileştirme” ve “yozlaşma” konuları ile ilişkisi ilk etapta engelli, queer ve ırksallaştırılmış yaşamları doğadan süren, arılığa yönelik bildik ekolojik yatırımların yankısı gibi gözükebilir. Brilliant Imperfection kitabında, Eli Clare iyileştirme ve onarımın türlü formlarını araştırır, eleştirel sakatlık çalışmaları ve ekolojik beşeri bilimleri bir araya getirir. Eleştirisi, engelli insanları dışlamayı içeren diğer “iyileştirme” biçimlerine direnirken, kapitalist şiddetten zarar gören doğal alanları onarma ve ekolojik adaletsizliğin gelecekteki zararlarını önleme arzumuza yer açar. Clare araştırmasıyla “geniş tabanlı bir mücadele”ye çağırır. Steven Universe de kendi mücadelesini verir.

 

Evdünya’nın isyankar cevherleri yozlaştırması tüm gezegenleri ekstraksiyon için kurban bölgelerine dönüştürmek adına kullandığı aynı yıkıcı mantığın sonucudur. Birçok cevher gibi, Dünya da işgalden zarar görmeye devam eder. Cevher İmparatorluğu’nun kolonizasyonun ilk aşamalarından itibaren canlılığından sıyrılan kaynak çıkarma alanları (Kindergartens-Anaokulları olarak adlandırılır), binlerce yıl sonra içi boş ve çorak kalmıştır. Dizinin final sezonunda, Steven ve iki arkadaşı, Amethyst [Ametist] ve Peridot [Zebercet Taşı], bu Anaokullarından birini onarmaya çalışır. Orada büyüyen bir çiçek bulduklarına inanarak umutla bir bahçe dolusu ayçiçeği dikerler. Bu toprak ıslahı teşebbüsü, tıpkı yozlaşmış cevherleri iyileştirme çabası gibi; “zararın hiç verilmemiş olduğunu dileme, hasarı geri alma”arzusundan ileri gelir.

 

Steven Anaokulunda.  Görsel: YouTube.
 

Bu mücadeleler, Evdünya’nın cevherleri tek tipleştirmeye yönelik arzusuyla dolaylı olarak karşılaştırılarak daha da karmaşık hale getirilir. Evdünya, Garnet gibi karışık-cevher füzyonunun yasak olması gibi cevher beden-zihinlerinin nasıl olması gerektiğine dair beklentilerini katı bir şekilde dayatır. Bunu ilkin, Dünyada mahsur kalmış Evdünyalı teknisyen Peridot’tan öğreniriz. İlk tanışmamızda, ayak ve kollarına cevher “kuralları” ölçüsünde, bir grup yapay uzantı ve “uzuv geliştiriciler” giyer Peridot. Daha sonra, gezegenin iç oyuntularında saklanan, fizyolojilerinin ve kapasitelerinin farklılığı nedeniyle Evdünya’da ölü olarak işaretlenmiş cevherler (“Solgunlar”**) ile tanışır Steven. Burada “iyileştirme” olarak işleyen dışlama, zararı onarmaktansa harekete geçirir. Clare, bu biçimdeki “iyileştirme”nin şedit formlarıyla gerçek hayattaki queerlik ve sakatlık biçimleri arasındaki  farkları yok etme girişiminin süregelen tarihini ilişkilendirir. Solgunlar, gizli kalabildikleri ve kendi şiddetli yapılarına direnebildikleri sürece, sadece Dünya’da değil, Evdünya’da da queer yaşamların ve bedenselleşmelerin*** var olduğunu gösterir.

 

Evdünya’daki “iyileştirme” formlarının aksine, Peridot, Amethyst ve Steven’ın Anaokulunun zarar görmüş topraklarına ayçiçeği dikme kararı, umutlu bir türlerarası bakım emeği eylemidir. Ve yine de tamamen başarısız bir girişimdir. Müstakbel bahçıvanlarımız geri döndüğünde ektikleri çiçeklerin yaşama elverişsiz toprakta tutunamadığını, bir gecede can verdiğini görür. “Çiçek” olduğunu düşündükleri şey de aslında topraktan çıkan yozlaşmış bir cevher parçası, Evdünya tarafından verilen zararın başka bir işaretidir.

 

Anaokulunun yeniden onarımı konusundaki başarısızlık sonrası Peridot’un öfkesi ile ekolojik anksiyetenin sebebi ilişkilendirilebilir. “Hiçbir şey daha iyiye gitmeyecek. Her şey sonsuza kadar mahvolup gitti. Bunların Hiçbirini geri alamayız… bu döküntü gezegen… Her şeyi çöplüğe fırlatıp attığımız gibi kendimizi de peşisıra atabiliriz, çünkü bunların hepsi sadece biçare zırvalamalar.”4  Tam da bu noktada, Peridot, umutdun ilham verdiği emeği değersizleştirerek başarısızlığı umudun kıymetsizliğinin bir sembolü olarak görür. Bu bölümün nihai mesajı ise, Anaokulu kurtarılamayacak olsa da, hâlâ bakım emeğimize ve şefkatimize değer koca bir Dünya olduğudur. Clare‘in tanımladığı haliyle “şimdide sıkı çalışarak kuvvetle geleceğe uzanma”nın ifadesi olan bu hamleler, bir teminatı olması gerekmeyen, içten bir ilgiye dayanan teşebbüslerdir. Çizgi dizinin çevreciliği, queer ve türlerarası bakım emeğini, gönüllü bir başarısızlığı ve varoluşun daha iyi bir yolunu arama inancını merkezine alır. Yaralanmaya karşı bir direnç olarak onarma ile bir “iyileştirme” formu olarak yaralamayı anlaşılabilir bir biçimde ayrı tutar. Evddünya’ya karşı isyana ilk ilham veren itki budur ve burada bir bahçe teşebbüsü formunda gözükür.

 

Gelecek(ler)

 

Queer ekololoji nostalji karşıtı olmalı, diyor Nicole Seymour, çünkü geriye dönemeyiz. Bazı ekolojik problemler, onları onarım projeleri yoluyla iyileştirme girişimlerimize rağmen bizimle kalacak. Steven Universe, başarısızlığa düşmenin bizi umutsuzluğa sürüklemesine izin vermeden denemenin önemini vurguluyor. Catriona Mortimer-Sandilands’ın sözleriyle, işte queer ekolojik etik tam da budur, “hem dünyanın yaralarındaki güzelliği görmek hem de olduğu haliyle dünyaya bakmanın sorumluluğunu üstlenmek.” Anaokulu onarımı başarısızlığa uğradığında Steven ve arkadaşları verebilecekleri emeğin sınırları olduğunu kavrar ve yeni iyileştirme fırsatlarının peşine düşer.

 

Dizinin final anlarında Kristal cevherler ve Steven birlikte meteor yağmurunu izlerlerken.
Görsel: YouTube.

 

Steven Universe mutlu bir sonla biter. Finalde, yozlaşmış cevherler şifa bulur ve evren çapında, kendi kendilerini belirleyebildikleri yeni bir yaşam kurma şansına sahip olurlar. Steven Universe Future, kendini bulma travmalarıyla savaşarak geçen bir çocukluktan sonra nihayet Steven’ın bakım ve önemseme kapasitelerini kendine yöneltmesi ile sona erer. Geçmiş geri döndürülemez ve gelecekleri belirsizdir. Bir zamanlar bozulmuş olan cevherler eski benliklerinin işaretlerini —boynuzlar, renk bozulmaları, queer fizyolojiler— korurlar, Anaokulları hâlâ cansızdır ve Steven kendini iyileştiriyordur fakat Steven ve Kristal Cevherler’in umutla hareket etmeleri nedeniyle dünya daha iyi hale gelmiştir.

 

Steven Universe, vazgeçmenin dahil olmadığı bir birlikte yaşam kurgusu önerir; başarısızlıkla, hasarla ve umutla birlikte yaşamak. Queer ekolojik etik, mükemmel olmayan ve gene de daha önce sahip olduğumuzdan daha iyi eyleme ve hayal kurma teşebbüsleri talep eder. 2020’de çevreci olmak, halihazırda başarısız olduğumuzu derinden hissetmek demek. Ekolojik sorunlarımız aşılamaz ve verilen zararların çoğu geri döndürülemez gözüküyor. Steven Universe’ün ortaya koyduğu ekolojik etik, iyileşmenin geçmişe dönmeyi gerektirdiği ya da hatta buna müsaade ettiği bir şey değil; daha ziyade zararın olabildiğince geri alındığı ve yeni hasarların verilmesinin önlendiği bir gelecek tahayyülü. Steven Universe’ün bize sunduğu, ütopya ve ekolojik başarısızlıktan çok daha fazla seçeneğe sahip olduğumuz alternatif bir varoluş.

 

Çeviri notları:

* Ekstraktif/ekstraksiyon: Ekstraktif kelimesi çevirmesi oldukça güç olduğundan Selin Çağatay’ın tavsiyesini takip ederek tüm metin boyunca kelimenin Türkçeleştirilmiş halini kullandım. Çağatay’ın “Feminist Devrime Dair 8 Tez”başlıklı çeviriye not olarak yazdığı açıklama ile: Türkçeye “çıkarma”, “ayrıştırma” olarak da çevrilebilecek ekstraksiyon metinde ve literatürde ücretlendirilmemiş emeğin ve doğal kaynakların oluşturduğu değerin sömürüsüne işaret ediyor.

** Off-Colours: Dizide kullanılan haliyle (off-colors, solgunlar) fiziki olarak hasta olmaktan renksizliğe kadar geniş anlamlarını kuşattığı için “solgun” kelimesini tercih ettim.

*** Embodiment: canlı ve cansızları kapsayacak bir anlamı sağladığı için terimi “bedenselleşme” olarak çevirmeyi uygun gördüm.

Şifa, iyileşme, onarım kelimeleri healing, restoration kelimelerini karşılayacak şekilde değişimli kullanıldı.Queer terimi de nadiren tuhaflık vb. olarak çevrildi. Care, bakım emeği olarak çevirmeyi bir iki yerde de bakma ve önem verme olarak kullanmayı uygun gördüm.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZI

Ynon-binary teorisyen lauren berlant’ın anısına
non-binary teorisyen lauren berlant’ın anısına

disiplinlerarası dolaşan bir zihin, bitimsiz bir merak, paylaşmayı seven, kolektif çalışmadan zevk alan, şakacı, yetenekli ve parlak bir akıl, bir kedi âşığı, yaratıcılığa teşvik ve kuir değerler..

ECİNNİLİK

YSâmiye Cahid Morkaya ya da “Bir kadın da otomobil yarışlarına katılabilir ve birinci gelebilir.”
Sâmiye Cahid Morkaya ya da “Bir kadın da otomobil yarışlarına katılabilir ve birinci gelebilir.”

Sâmiye Cahid Turing Otomobil Kulübü’nün düzenlediği yarışlarda dereceye girer. Fakat esas, ralli şampiyonluğuyla ses getirecektir.

ECİNNİLİK

Ypembe marmara’yı tanıyorum (1. bölüm)
pembe marmara’yı tanıyorum (1. bölüm)

pembe marmara. şiiri; alaycı, keskin, karanlık ve yaşam dolu. üslubu bir kozmos. 

ECİNNİLİK

Ybir işsiz prenses: tante rosa
bir işsiz prenses: tante rosa

tante rosa’nın içinde bir türlü susturmayı başaramadığı bir prenses ve doludizgin koşmak isteyen atlar var; dünyaya açılan bir beden ve cinsellik. kuşak kuşak rosa.

Bir de bunlar var

Bilim Kanıtladı: AZ ÜTÜ = ÇOK SEKS
Bilimde Kadınlar: Dahi Misin? Çalışkan Mı?
Delhi Crime ve Richie Mehta’nın Polisleri

Pin It on Pinterest