Koronavirüsten korunmak için evden çalışma imkânı olanlar hanelerine çekilince halihazırdaki toplumsal cinsiyet eşitsizliklerin daha da derinleşmesi kaçınılmaz hale geldi.

MEYDAN

Korona Günlerinde Dört Duvar Arasında

Önüme bir tweet düştü. “Karantina özellikle erkek milletinin ayarını bozmuş. Ekmek falan pişiriyorlar fırında. Entelektüel bir şey yapmak niye kimsenin aklına gelmiyor?” diye sormuş şair bir erkek. Kendisinin kafasındaki şablona hakimiz. Kadını özel alan ve değersiz sayılan ev işleriyle, erkeği kamusal alan ve mühim meseleler üzerine kafa yoran akılla bağdaştırıyor. Erkekler kendilerini entelektüel gelişimlerine adayabilir ve bununla böbürlenebilirler. Ne de olsa yemek yapmak, çamaşır ve bulaşık yıkamak, çocuk bakmak gibi görünmeyen emek kapsamındaki işlerle zihinlerini meşgul etmeleri gerekmez. Evde bunların çoğunu, genelde de hepsini üstlenen bir kadın vardır en nihayetinde.

 

Gündemin çalkantısından bir şeylere odaklanmakta güçlük çektiğim için Twitter ile Instagram arasında mekik dokurken bu defa Instagram’a daldım. Kısa süre önce çocuğu olan bir tanıdığım, bebeğin ayaklarının fotoğrafını paylaşmış ve iki saattir çorapları giydirmekle uğraştığını söylemiş. “Herkes bildiği işi yapsın,” minvalinde de bir şeyler eklemiş. Malum, ekmek yapmak gibi çocuk bakmak da erkekten çok kadının görevi kabul edilir.

 

Devlet erkânının ev yapımı OHAL’lerimiz çerçevesinde, gönüllü karantina altında yaşamamızı buyurduğu bugünlerde, evden çalışan kadın arkadaşlarım arasında saçını tarayacak vakit bulamamaktan dert yanan da, ev işlerinden ve çocuk bakımından bunaldığı için tükenmişlik sendromunun eşiğine geldiğini söyleyen de var. Hatta eşiyle apayrı iki karantina yaşadıklarından dem vuran bile mevcut. Bunların hepsi, tecrit halinin kadınların üzerindeki yükün üzerine yük bindirdiğinin göstergesi.

 

 

Aslında ev içinde cinsiyetler arasında eşit iş paylaşımı, salgından önce de pek parlak bir tablo çizmiyordu. Kadir Has Üniversitesi’nin Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması’nın sonuçlarına göre, erkeklerin ev toplamak, çamaşır, bulaşık, yemek ve temizlik gibi ev işlerine olan düşük katkısı 2020’de daha da düştü. Dünyaya baktığımızda da durum değişmiyor. Birleşmiş Milletler’in geçen yıl hazırladığı rapor, dünyada kadınların erkeklere oranla ortalama 3 kat daha fazla ücretsiz bakım verdiğini ve ev işi yaptığını ortaya çıkardı. Gülnur Acar Savran’ın dediği gibi, “Kadınların ücretli işlerde daha çok çalışmaya başlamalarıyla birlikte erkeklerin daha çok ev işi yaptıkları ve kadınların paylarına düşen bakım ve ev işlerinin azaldığı düpedüz bir efsanedir!”

 

Koronavirüsten korunmak için evden çalışma imkânı olanlar hanelerine çekilince, okullar kapanıp çocuklar uzaktan eğitime başlayınca halihazırdaki toplumsal cinsiyet eşitsizliklerin daha da derinleşmesi kaçınılmaz hale geldi. Tüm aile fertlerinin evde olduğu bu olağanüstü zaman diliminde bakım emeğinden kim sorumlu olacak? Tabii ki kadınlar. Çocukların derslerinin planlanması, duygusal ihtiyaçlarının karşılanması, hobilerinin ve boş zaman aktivitelerinin yola konması hep kadınlara bakıyor. Ailenin yaşlıları ve hastalarıyla ilgilenenler de yine onlar. Tüm bunları kadınların halletmesi öylesine alışıldık bir durum ki, Ankara Üniversitesi’nde görev yapan Prof. Dr. Hakan Kumbasar, TRT Haber’e çıkıp salgın süresince yemek ve temizlik yapan kadınlara teşekkür edilmesini önerebiliyor. Nedense ev içi eşit iş bölümünün öneminden bahsetmek gelmiyor aklına.

 

Karantina döneminde kadınların ev içindeki sorunları artan iş yükünden ibaret değil. Evin, her kadın için güvenli bir alan olmadığını biliyoruz. Şiddet failleriyle aynı çatı altında yaşayan kadınlar açısından “Hayat Eve Sığar” çağrısı ürpertici olmaktan öteye gidemez. Tecrit hali, hem kadınların şiddete uğradıkları mekânı terk edememelerine hem de şiddetten korunmak için yardım alabilecekleri kaynaklara ulaşmakta güçlük çekmelerine yol açıyor. Hatta bunun salgının doğurduğu evrensel bir mesele olduğu söylenebilir. Zira Fransa’dan İngiltere’ye, Brezilya’dan Çin’e pek çok ülkede erkek şiddetinde ciddi bir artış söz konusu.

 

Çin’de, Şubat ayında polis karakollarının şiddet mağduru kadınlardan aldıkları telefonlar bir önceki yıla oranla üç katına çıktı. Fransa’da, sokağa çıkma yasaklarıyla birlikte polise yapılan aile içi şiddet ihbarları yüzde 32 arttı. Benzer şekilde İstanbul Emniyet Müdürlüğü de aile içi şiddet olaylarında geçtiğimiz Mart ayına göre yüzde 38,2’lik artış olduğunu kaydetti.

 

Devletin şiddeti önlemeye yönelik acil eylem planları üretmesi beklenirken ve birçok ülkede bu yönde önlemler alınmışken, Türkiye’de şiddet faillerini koruyan bir kararın önü açıldı. Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun COVID-19 Kapsamında İlave Tedbirler başlıklı yeni düzenlemesinden, şiddet gören kadınların kolluk kuvvetlerine başvurduklarında aldırabildikleri koruma tedbirlerinin önünü kesen bir karar çıktı. Buna göre, yükümlülerin sağlıklarını tehdit etmeyecek şekilde değerlendirme yapılması gerektiği ilan edildi. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın yaptığı açıklama, bu kararın mealinin şiddet uygulayanın salgına karşı güvenliğini, kadınların can güvenliğinin önünde tutmak olduğuna dikkati çekiyor. “Erkeklerin sağlığı düşünülürken sığınaklara kabulde darp raporu istendiğini bir kez daha hatırlatmak isteriz. Örneğin bir kadın şiddet uygulayan tarafından sokağa atıldığında bedeninde bir darp izi olmadığı için sığınağa alınmazken şiddet uygulayan erkeklerin evden uzaklaştırılmayarak korunup kollandığını görüyoruz.”

 

Koronavirüs krizinin toplumsal cinsiyet eşitliği üzerinde uzun vadeli ve kalıcı etkileri olacağı çok açık. Daha şimdiden, 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’ndeki “Patriyarka koronadan daha ölümcül,” dövizi haklı çıkmış durumda.

 

 

 

Ana görsel: Louise Bourgeois, Femme maison.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YBir garip güzellik ritüelinin düşündürdükleri
Bir garip güzellik ritüelinin düşündürdükleri

2017’de estetik cerrahlara başvuran hastalardan %55’i selfie’lerde daha iyi görünme talebiyle operasyon istedi.

KÜLTÜR

Y“Bizim buralarda bekâr olmaz, buralar hep aile yeri”
“Bizim buralarda bekâr olmaz, buralar hep aile yeri”

KONDA anketinde bekâr olarak ilişkide olmak %85 oranında günah, %90 oranında ayıp!

MEYDAN

YFransa’dan Yine Bir Pisuvar Skandalı
Fransa’dan Yine Bir Pisuvar Skandalı

“Emzirmek için memelerini açan kadınlara örtünmeleri söylenirken, işemek için üreme organlarını çıkaran erkekler belediye tarafından finanse ediliyor.”

Bir de bunlar var

Judith Butler: Kadın Cinayetleri Suç Sayılmazken
Bu Yazı İnsanlığa Suç Duyurusudur
Başka bir dayanışma mümkün mü?

Pin It on Pinterest