İbnelik tehlikeli iş yani. Türkiye’de durum böyle değil tabi ki de. Bu dediklerim dünyada... Ağzıma sıçarlar valla. Bu dediğim size değil arkadaşlarım; gavurlara. Patlıcandan ve biberden, candan ve ciğerden kıymetli homoseksüel kardeşlerimi, Allah işlerini güçlerini rast getirsin şeklinde kıpır kıpır bir dua eşliğinde selamlıyorum.

KÜLTÜR

İtinayla Homofobi Üretilir

Babam “Hep zararlı işlere giriyorsun oğlum” derdi: “Bir kere de adam ol lan!” “İnsan ol lan!” “Bir kere de vatana, millete faydalı ol lan!” “Bir kere de övünülecek bir şey ol!…” Bana sürekli namussuz ve ahlaksız olacağımı söylüyordu adam ve ben ahlaksız ve namussuz oldum. Babamın herhalde, söylediği tek bunu yaptım. Yalan gibi geçti, 44 yıl babamla. 44 yıl!… Aman tanrım. Adam öldü gitti. Annem de öyle ölüp gidecek. Beni tanımadan. 45 yıl onunla yaşadık. N’olacak lan bu böyle? Halen derdin aynı; döncem de döncem… Hala sikini kestirmenin derdindesin. Hayat amına koymuş lan senin! Daha kestirecek yerin mi kalmış? Kestirsen, nereni sikecekler? A, amına kodumun ibnesi.

 

İlerlemiş bir muhabbete ortasından mı dahil olmaktayız?

Siz de deneyin biraz, diyorum. Dönme bari olun yani. Bu aklı size ben mi vereyim? Gittiğiniz yol yanlış kardeşlerim. Bak hep birbirinizi öldürüyorsunuz, savaşıyorsunuz, her boku yiyorsunuz. O kadar iş yükünü de alıyorsunuz üstünüze. Amele misiniz lan siz? Bir de ömr-ü hayatınızda, hepitopu bir am sikiyorsunuz. O parayla kaç tane am sikersiniz? Hani size de yazık yani. Dönün bari en azından. Evin sakini kadın olsa, dönmüş olsa erkeklikten falan, o evlerde nasıl mutlu yaşanır. Yani mesela, namus sorunu olmaz.

 

Bu atar kime?

İbneler, kendilerini yok ettikleri gibi kadını da başka bir hale getirdiler. Kendilerini kapitalizmin bir parçası haline getirdi ibneler. Hatta parçası değil, önde gideni haline getirdiler. Kadını da başka bir hale dönüştürdüler. Kendilerinin istediği hale getirdiler. Niye mi öyle yaptılar? Bence bir intikam almak istiyorlardı. Aralarında kan davası var. Yani kadının en son hali, benim yıllardan beri takip ettiğim, işte sarışın, ince belli, uzun ya da kısa saçlı… Neon ışıklı bar tabelası gibi kadınlar çıkarttılar. Öbürlerine, “siz yoksunuz aslında” dediler. Şimdi biz bu tipe, ‘kadınfobi tarzı bir imalat’ diyemeyecek miyiz? Kadınları görmeye tahammülsüzlükten ilham almış bir tasarım bu. “Bir tane prototip kadın yaratalım” dediler, bir robot resmi çizer gibi patronlar çizdiler. Öbür tarafta kalanları “siktir et gitsin”, deyip aşağıya süpürdüler.

 

Kim temsil ediyor mesela tam kadını sence?

Şimdi muhafazakarlarda başka bir model var. Marilyn Monroe, hep aklıma gelen örnek. Sarışın bir figür. Eteklerinin havalandığı bir fotoğrafı var ya, sanki o rüzgarı, ibneler alttan üflüyordu yani. “Sadece ben varım” diye, çok mutlu. Hepinizin anasını sikeceğim diye, mutlu bir şekilde çıktı oradan o kadın. Dünyanın anasını da sikti ibneler bu yolla. Onun dışındakiler, “kadın” diye çağrılamaz oldu. O kadın, kadınlığı doğuştan gelen bir durum olmaktan çıkarttı. Çok pahalı bir hale getirdi.

 

MM’den sözediyoruz burada. Bırak da biraz zahmet istesin…

Ama kendi aralarında ayılığı çıkarttılar. Şişmanlarını gayet iyi teselli ettiler. Kendilerini bu kadar zenginleştirirken ibneler, kadını şablona hapsettiler. Heteroseksüel erkeğe en pahalı kadın modeli olarak onu servis ettiler. Bana öyle gibi geliyor. Bak bu işin sonunda bir ibnelik var. Bir araştırın. Yemin ediyorum. Ve ibne modacıların, çok stratejik yerlerde siper kazdığını düşünüyorum. Bu kuruntunun üstesinden gelemiyorum. Güzellik yarışması yapan insan, ibnedir. Hani, güzellik yarışması yapmışsan, “ben ibneyim” demiş oluyorsun. Sizin neyinize lan? Siz kadın sikmiyonuz etmiyonuz yani… Onun güzelliğini çirkinliğini siz nerden bilirsiniz? Madenin değerini sarraf anlar. Altın mıdır, gümüş müdür? Bunları giydirdiler mesela. Komik komik kıyafetleri var kadınların. Hele şu anda, iyice komik hale getirdiler son jenerasyonu. İbneyle kadın karışımı bir şey ürettiler, yani iyi de gidiyorlar. Allah yollarını açık etsin. Sıkıntım yok. İbnelere bir şey demeye de cesaretim yok. Allah korusun. Ama bir de böyle bir gerçeklik var. Haksız mıyım? Evet ya; yani güzellik yarışmasını uydurdular. Size ibnece bir tuzak hazırladılar. Ondan sonra “güzel” seçiyorlar. Lan sen kadından ne anlarsın? Hani onun gibi değilsin görsel olarak. Onun gibi seks yapmıyorsun. Hani onu arzu nesnesi üzerinden asla görmüyorsun. Benim sikeceğim karıyı sen nasıl tayin edersin lan? Çünkü sen biseksüel bile değilsin, kapamışsın kendini.

 

Ama öte yandan, bununla beraber, sanki kural ihlali sırasında suçüstü yakalanmamışlar gibi, kendi sikişgenliklerine alan açabilmek için, her biri ayrı bir değer olan tuhaf modeller teklif ediyorlar bu ibneler, anladın mı? Mesela kendi şişmanlayanlarını, “Zayıflayın, kıllarınızı aldırın” diye zorlamıyorlar. “Siz ayısınız. Mesele değil. Ayıseverler de var” diyorlar. Anladın mı? Ama karıların hepsi perhizde amına koyum. Yani siz o ibnelerin yaptığı kıyafetlere girebilmek için, onların kestirdikleri saç modelini bulabilmek için, o eşkale oturabilmek için bir yarışmanın içinde istihdam ediliyorsunuz. Hatta feminizm bile o modelin içinde sikişler düşlüyor. Sığınma talebinin kabul edilmesini bekleyen mültecinin hasretiyle umuyor. Boğulmak için daha niye okyanus lazım olsun? Artık sıkıştınız orada. Dönün lan!… Hani dönseniz, bütün bu yaşadığınız şeylerden kurtulacaksınız. Dünyanın anasını sikmiş ibneler. Vay ibneler vay.

 

Allahtan, sen döndün. İbnelik yok.

İbnelik tehlikeli iş yani. Türkiye’de durum böyle değil tabi ki de. Bu dediklerim dünyada… Ağzıma sıçarlar valla. Bu dediğim size değil arkadaşlarım; gavurlara. Patlıcandan ve biberden, candan ve ciğerden kıymetli homoseksüel kardeşlerimi, Allah işlerini güçlerini rast getirsin şeklinde kıpır kıpır bir dua eşliğinde selamlıyorum. Korkuyoruz lan ibnelerden. Eskiden devletten, polis şiddetinden korkulurdu, şimdi ibneler daha başka bir korku verdi. “Diktiği elbiseye giremezsem” korkusu nasıl bir azaptır? “İşten atılırım” korkusunun fidye ödemekten ne farkı var? “Benim ürettiğim modaya uymazsan sınıfın dışında kalırsın; Toplumsal statünü, sınıfsal mensubiyetini, bütün prestijinle beraber kaybedersin.” Bunlar şantaj değil mi? Hani, ibnelerin ürettiği korku, erkek korkusunun başka hale getirilmesi ama gene korku veriyor. Dikkat ediyor musun? Kendilerini bu kadar özgürleştiren ibneler, heteroseksüel sınıfın ağzına sıçmışlar. Her taraftan kuşatıp, sıkıştırmışlar. “Heteroseksüelim” diyen bir grubu yönlendiriyorlar. Maşallah. Valla iş buraya dönüşmüş gibi geliyor bana. Haksız mıyım?

 

Hangisi iktidarda sence, erkekler mi, ibneler mi?

Bu coğrafya üzerinden konuşursak, erkek-egemen terimine itirazım, halen yok. Ama dipten dipten ibnelik bir veba gibi gidiyor. Hani dipten gidiyor. Değişik bir örgütlenme şekilleri var. Çok sağlam… Fethullah Gülen mesela bu örgütlenme biçimini kuramamıştır.

 

Nasıl bir örgütlenme ve niye?…

Kader birliği.

 

Ne yapıyor bu örgütlenme? Neyi yerine getiriyor? Hangi eksiği gideriyor?

Daha beraber yaşamayı… Tek değilsin. Aynı senin gibi insan olma, insanlar topluluğu haline gelme eksikliğini… Hani ailenden oldun ama senin bir vücudun var garanti olarak. Sen de onlardansın. Bilirsin. Hani ibne lobileri, ibne partileri… Bir cemaate mensup gibi hissettirir seni. Değil mi? Büyük ibne işverenlerin hepsi alt kadrosunda ibne çalıştırıyor filan…

 

Bu, onların birbiriyle ilişkili olduğunu; hele hele örgütlü olduklarını göstermez ki? Şöyle göstermez, Bülent Ersoy, Zeki Müren Huysuz Virjin, servetlerini hiç de örgütleri lehine kullanıyormuş gibi kullanmadılar. Aksine…

Olmaması hayırlı olmuş dememi beklemiyorsun herhalde. Onlar ibneliği bulaştırdı insanlara. Örnek modellerdi. Eğer onları da örgütlesen dehşet bir şey başarmış olurdun. İbne üstünlüğü daha o zamandan barizleşirdi. Yani Zeki Müren gibi, Bülent Ersoy gibi, Fatih Ürek gibi, Aydın gibi kişileri de örgütleyip bir araya getirsen, bu coğrafyanın dengesi bozulur.

 

Evet. Ama olabildiğini gördük. Trans Onur Yürüyüşü’nde mesela gayet güzel bir araya gelmiş insanlar gördük.

Pat pat pat çıktılar, pat pat pat kaçtılar. Hemen kendi komünitelerini, birbirlerinin görünürlülüklerini ve epeyce bir nüfus ettiklerini sergilediler. Sessizce, sisteme karşı çıkmadan, mutlu şekilde, gülücükler saçıp, komik giyinerek. Kapitalizmin ürettiği gibi. Hani sessizce.

 

Mevcut cinsiyet algısına bir ısırık yok mu orada? Cesur bir taarruz da var sanki. O kadar da sessiz değil yani.

Tabi canım. Paylarını niye almasınlar ki? Bir sosyalleşme mucizesi gerçekleşiyor. Niye davayı bunun dışına çıkarsınlar?

 

Tabiatları itibariyle zaten sistemin dışındalar. Onlardan bunu tekrar istemenin ne anlamı var?
Evet, yani. Değil mi? Bu sistemlice giden, çok iyi bir örgütlenme şekli haline geldi. Bunu durdurmak zor yani. Bir de durdurulmasın mümkünse. Ama, pekala erkeğin ürettiği şeylere… Burasının bu şekilde örgütleniyor olması beni çok rahatsız eden bir durum değil. Erkeğin örgütlenmesiyle karşılaştırıldığında, bu durumdaki örgütlenme, çok daha şık. Erkek başka bir yerden sapkınca örgütleniyor. Başka bir tarz kullanıyor. Orayı erkekler yerine ibnelerin örgütlemesi çok iyi. Ama yine erkek perspektifiyle örgütleniyorlar.

 

İbne gözü niye diyemiyoruz ki buna?

Neden mi erkek perspektifi diyoruz? Ana cinsiyet iki. İşte kadın ve erkeğin temsili kuvvetler biçiminde yer aldığı bir sahne burası; değil mi? Yani “ibne” deyince, testesteron üreten, kadın olmayı kabul etmeyen birini adıyla çağırmış gibi oluyoruz. Kadın olmayı kabul etmiyor. Sik yine olsun. Kadın olmayı kabul et. Niye etmiyorsun ki? Durduğun yer neresi? Demek ki erkeksin yani. Demek ki onlar daha üstün. Gülşen’in bir, “onlardan-bizden” ayrımı var. Çok pratik. Evet yani, onlardansın. Ve onların biraz daha yumuşatılmışını arz ediyorsun. Dert değil ama beni başka bir hale de biçimlendirmeye başladın. Bak bir kadın çıkarttın. Senin kadın ölçülerine girmeye çalışıyorum. Kendi ibneliğini zenginleştirirken, binlerce kadını yok ediyorsun yani. Evde kalan kızlar… Şişman oldukları için sikişemeyen kadınlar… Mutsuz varoş kadınları… Kadın, kendi şişman versiyonunu değerli hale kılamadı, hani. Koca memeli, koca götlü kadınlar vardı. Neredeler? O kadınları yok ettin. Sen bu sarı kadını da yok edebilirsin. Sevimli, sarışın, barbi bebek yaptığın kadın da, bu sistemde sindirilmiş halde dışarı atılabilir. Yarın tekrar, tek göğsü olmayan Amazon kadınlar da çıkartabilirler; savaşçılar… Evet sistem çıkartıyor bunu ama kendi kullanabileceği alanda kullanıyor. Kadını tekrar üretecekler. Bu, benim çok görebildiğim bir şey.

 

Kadın olmak için birazcık zahmete katlanmak çok mu yani?…

Hangi kadını olmak istiyorum ki ben? Erkeklikten kadınlığa geçmeye çalışıyorum. Bir de bedenimin, ibnelerin ürettiği şablona uymaması gibi yaver gitmeyen bir talih var. Benim yolum zaten zor, sen sırtıma halter ilave ediyorsun. Sarışın mavi gözlü kadına geçiş sağlayabilsem, 1.40, 1.50 boyunda, incecik beli olan çırpı gibi bacakları olan kadın olabilsem, hayatım çoktan kurtulmuş olacak. Parayı da vuracağım. Bana hep diyorlardı: “Bu bedenden kadın olmaz.” Hangi bedenden olur? Evet ya. Benim kadınlık dönüşümüm dehşettir. Herkes bana “Senden olmaz” derdi. Niye benden olmazdı ki acaba? Olmadı mı bi’ de? Bu olmamış hali mi? Olmuşu bu mudur yoksa? Tam olmuş, az pişmiş, az yanmış…

 

Bence senden olur. Diğerleri düşünsün.

Vajinalı kadınların beni kutsamaları çok ilgimi çeker. Esmeray, çok politik bir Kürt kadınıdır. Çok da değerli bulurum kendisini. Sürekli benim kadınlığımı kutsuyor. Çok enterasan. Tam bir kadın gibi olduğumu söylüyor. Transseksüeller bunu bana hep söyler. Acaba kendileri yarım mı kaldıklarını düşünüyorlar. Böyle bilinçaltlarında bir itiraf mı gizliyorlar hani. “Aslında tam kadın sensin” diyorlar. Kendinde ne tam değildi ki, ameliyat oluyorsun hani? Bunu çok merak ediyorum. Ameliyat olmuş bir kadınla karakola düşsen mesela, “Sen beni sikersin lan!” yapıyorlar hani, anladın mı? Veya karakolda nezarethanede transseksüel, transseksüele madilik yapıyor mesela; “Beyefendiyi buradan alır mısınız? Beni siker diye korkuyorum. Mavi kimliği var…” Amlı bir kızla nasıl kavga edeceksin? Ya da “İmdat, beni sikti!” çığlık atabilir. Buyur…

 

Nereden geldik buraya lan?… Zor işler guzum bunlar.

 

Başka bir fobin kaldı mı laf esirgediğin?

Söz varlığımdan iki çift lafı da, trans-erkek fobisi imalatına sarf edeyim. Diyeceğim şu: Senin istediğin erkekliği satıp kadın oldum ben. Şimdi bana tekrar böyle bir şeyle gelme. Kadın oldum. Benimle böyle savaşma. Senin de bir amın var hani. Çok üzgünüm. Amın var. Yani bu kadar saldıramazsın bana. İkimiz de dönüyoruz. Sen amını sik yapıyorsun, gücü yakalamaya çalışıyorsun, ben gücümden, erkimken vazgeçmeye çalışıyorum. Herkes haddini bilsin. Mücadelemiz aynı değil. Sen, gücü, iktidarı, sikmeyi almak, kaleler fethedip tersanelere girmek için uğraşıyorsun. Bir kadının kocası, çocuklarının babası olmanın derdindesin. Benim meselem başka. Sen asker, subay olmanın derdindesin, ben bunlardan vazgeçmenin. Hani sikilmeye razı olmanın getirdiği yerde yaşıyorum. Herkes haddini bilsin. İstediğimiz şeyler aynı şeyler değil.

 

Üzgünüm. Böyle bir ayrımcılığı da dile getirmek istemiyordum ama niye coştum bilmiyorum. Ben de pek bir narsistim. Herkes yanlış, bir ben doğruyum. Bu da tuhafıma gitmiyor değil. Bir cinsiyet organının hasretiyle farklı yönlere doğru son sürat koşarken, başka hayat dersleriyle karşılaşıyoruz. Başka yerden çarpıyorlar bizi. Sen aileden benim gibi kopmuyorsun mesela. Ailenin horozu oluyorsun.

 

Yani bunu erkek translara söylerken ayıp etmiş olmuyorum, değil mi? Herkese yapın erkekliğinizi, eyvallah. Ama bana yapmayın yani. Ben oradan vazgeçip geldim. Ben kadınlaşabilirim hani.
———————————————
Editörün bu yazıyla ilgili notu için şuraya buyrun.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bir de bunlar var

Jane Austen: Kitaplar ve Çamura Batmış Ayakkabılar
En Acımasız Trolümle Yüzleştiğimde Neler Oldu?
Ygritte ile Jon Snow Gerçek Hayatta Kavuşmuşlar

Pin It on Pinterest