Yanlış haber yaymak, haklıyı haksız duruma sokabilir.

MEYDAN

#GeziParkı’nda Hatalı Bilgi Temizliği: Portakal Gazı

Gezi parkı direnişi son günlerde hepimize internetin ne kadar kuvvetli bir iletişim aracı olduğunu, kitleleri aynı ortak paydada nasıl toplayabileceğini gösterdi. Yalansavar ve benzer siteler olarak üzerimize düşen görev, internetin bu gücüne bir selam çakıp, aynı zamanda zayıf noktası olan bilgi kirliliğini de temizleyebilmek. Eylemler devam ederken birçok asparagas haber, ya da doğru olma ihtimali bulunsa da, somut bir kanıt bulunmadan sunulan ve doğruluğu sorgulanmayan iddialar dolaşıyor. Bunlardan biri de, portakal gazı.

Orange Smoke

 

 

Agent Orange, yani son zamanlarda sosyal medyada ‘portakal gazı’ olarak değinilen kimyasal karışım, aslında bir tarım ilacı. 1960′larda Vietnam Savaşı sırasında Amerikan ordusu tarafından kullanılması ve ardından Vietnam halkında bıraktığı kanser vakaları, ölümler, sakat doğumlar ve bitki örtüsü üzerindeki kalıcı etkileri nedeniyle çok tartışıldı (1).

 

İsmini, sanılanın aksine kimyasalın renginden değil, taşındığı varillerin renginden alıyor (2). Dolayısıyla, eylemlerde sıkılan gazın renginden ötürü portakal gazı olduğuna kanaat getirmek yanlıştır. Ek olarak, eylemlerde toplanan boş kovanların üzerinde ‘orange smoke’ veya ‘orange gas’ tanımları geçiyor olsa da, portakal gazı terimi ile kastedilen toksik karışımın ismi İngilizce’de Agent Orange’dır, orange gas değil. Portakal gazının içinde insan sağlığını tehdit eden madde, TCDD’dir (3). TCDD’nin rengi ve kokusu yoktur. Dahası, bir kimyasalın tanımlanmasında renk, koku, tat bilgileri hiçbir zaman yeterli değildir. Bunun üzerine kurulmuş bir bilim dalı olan analitik kimya, yıllardır çeşitli yöntem ve enstrümanlarla kimyasal maddeleri tanımlamak üzerine çalışır.

 

Portakal gazının akut etkilerini de, diğer kitle kontrol silahlarının etkilerinden ayırt etmek çok mümkün değil. Örneğin, biber gazından daha güçlü olabileceğini tahmin etsek de, portakal gazı ile CR gazının da etkilerini ayırt etmek zordur. Sadece solunum yoluyla değil, ciltten emilimle de vücuda girebilmesi sebebiyle, korunmak için gaz maskesinden fazlası gerekir (4). Uzun vadede, güçlü bir mutajen olan portakal gazının etkileri çok daha kuvvetlidir, özellikle uzun süre maruz kalınırsa kanser, sakat doğumlar ve ölüme sebep olur.

 

Peki kısa vadede portakal gazına maruz kalmış olsak, klinik semptomları ayırt etmek mümkün olabilir mi? Elimizde kanıt oluşturabilecek bir vaka olduğunda bunu nasıl anlarız? Literatürde portakal gazının akut semptomları arasında, ayırt edici olarak, klorakne isimli bir cilt sendromu var. Kloraknejen olarak da gruplandırılabilen ve portakal gazının da arasında olduğu bir grup kimyasala yüksek dozda maruz kalındığında, ciltte çok kuvvetli çıban, siyah nokta ve yağ dolu kistler oluşabiliyor. Bu reaksiyon genellikle yanaklarda, kulak arkasında, koltuk altında ve kasıklarda görülüyor ve kimyasala maruz kaldıktan sonra bir gün ile birkaç hafta arasında oluşabiliyor.Düşük dozda maruz kalındığında ise, kan değerlerindeki veya yağ dokusundaki TCDD seviyesine bakarak tespit edilebiliyor(5,6,7). Henüz elimizde bu semptomların gözlemlendiğine dair bir bilgi, veya kandaki TCDD seviyelerinin eşik değerin üzerinde olduğuna dair testlerimiz olmadığı için, portakal gazının kullanıldığına dair tıbbi bir gösterge yok.

 

Kısacası portakal gazı portakal renkli olmadığı için (ve olsaydi da bu yeterli bir kanıt sağlamadığı için), biber gazından daha güçlü birçok kitle kontrol silahı olduğu için ve henüz hiç kimsede klorakne vakası rapor edilmediği için, polisin portakal gazı kullandığı kanısına varmak oldukça spekülatif olacaktır. Boş kovanlardan bu tespite ulaşabilmek konusunda yetkili değiliz, fakat elimizde portakal gazı kullanıldığına dair tıbbi veya kimyasal bir kanıt bulunmadığını söyleyebiliriz. Türk Tabipler Birliği veya herhangi bir yetkili kurum, gözlenen vakalar ya da test edilmiş ise TCDD kan değerleri konusunda daha somut bir açıklama yaparsa, elimizde bu iddiayı tartışmak için yeterli bilgi olacaktır.

 

Şimdilik, portakal gazı kullanıldığına dair elimizde hiçbir kanıt yoktur.  Hangi gazın kullanıldığı konusunda elimizde bir kanıt olmadan spekülasyon yapmanın bu eyleme ilave bir faydası olamaz.

 

Elbette, böylesine yoğun bir kimsayal müdahalenin – rengi ister portakal, ister lacivert veya kırmızı olsun- insan sağlığı açısından ciddi bir risk teşkil edeceği açıktır. Unutmayalım ki, kanıta dayalı gerçekler her zaman en güçlü silahtır. Yanlış haber yaymak, haklıyı haksız duruma sokabilir.

 

 

 

Referanslar:

(1) Nature 422, 681-687 (17 April 2003) | doi:10.1038/nature01537;

(2) “The history, use, disposition and environmental fate of Agent Orange”, Alvin L. Young Springer, 2009

(3) RONALD A. HITES. Environ. Sci. Technol. 2011, 45, 16–20 .http://pubs.acs.org/doi/pdf/10.1021/es1013664

(4) OSHA/EPA Occupational Chemical Database. MSDS for 2,3,7,8-TETRACHLORODIBENZO-P-DIOXIN (TCDD) Created 1992, revised 2000.

http://www.msdshazcom.com/workplace_chemicals/CAS_1746-01-6.htm

(5) United States Department of Veteran Affairs website:http://www.publichealth.va.gov/exposures/agentorange/conditions/chloracne.asp

(6) Environmental Research 101 (2006) 419–428, DOI:http://dx.doi.org/10.1016/j.envres.2005.12.003

(7) http://en.wikipedia.org/wiki/Chloracne

Yazar Kadro (Doktora Öğrencileri):

Alp Sipahigil, Harvard Üniversitesi, Fizik Departmanı

Deniz Alpay, Northwestern Universitesi, Malzeme Bil. ve Muh. Departmani

Ezgi Hacısüleyman, Harvard Üniversitesi, Moleküler Biyoloji Departmanı

Şölen Ekesan, Brandeis Üniversitesi, Kimya Departmanı

Doğuş Çubuk, Harvard Üniversitesi, Uygulamalı Fizik Departmanı

Aysu Uygur, Harvard Tıp Fakültesi, Genetik Departmanı

Not: İlgilenenler için, Agent Orange üzerine araştırmaları bulunan ve bizim de konuyla ilgili herhangi bir ek bilgi için kontağa geçtiğimiz NIH Çevre Sağlığı Program direktörü Dr. Linda S. Birnbaum’un bize gönderdiği email aşağıda:

Agent Orange was a herbicide made from about 1961-1971.  It was a 50:50 mixture of 2,4,5-T and 2,4-D.  Unfortunately, it was contaminated with 2,3,7,8-TCDD.  Different batches had varying levels of contamination.  In general, those made earlier were more contaminated.  The name, Agent Orange, cam from an orange stripe on the barrel.  There were other pesticides also used, such as Agent White, Agent Purple, etc.  Some of these contained dioxin – many involved other types of herbicides than the chlorinated phenoxyacid herbicides and did not contain TCDD.

Pure TCDD is a white solid and odorless.  It is the most toxic man-made compound, but there are biological toxins that are more potent.

Chloracne is diagnostic of exposure to TCDD and related dioxin-like compounds.  However, not only is it a high dose effect, BUT there seems to be differential susceptibility related to genetics and life-stage (the developing fetus develops excess pigmentation and effects on the nails and teeth).

It is clear that even low doses can have significant biological effects but it is not possible to prove that effects on neurodevelopment, reproductive parameters, heart disease, immune suppression, cancer, etc. are caused by exposure to dioxins, because there are so many things that can cause these effects.  What is unique about dioxins is that broad spectrum of responses they can cause.  The effects can be picked up in epidemiological studies where the more highly exposed people have greater risks than those with lower levels of exposure.  While exposure can be inferred based on dietary information (as today, most exposure is from the micro-contamination of the food supply), the gold standard is to actually measure the level of TCDD, and related dioxins, in a person’s blood or adipose tissue.

I hope my comments are helpful.  Do not hesitate to email me again if you have additional comments.

Linda S. Birnbaum, PhD

Director, National Institute of Environmental Health Sciences/NIH

(Bu yazı daha önce Yalansavar‘da yayınlanmıştır)

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YBilimin “Müspet Dayak” İle İmtihanı
Bilimin “Müspet Dayak” İle İmtihanı

Gazeteciliğin kadına şiddeti gizliden gizliye pohpohlamayı bıraktığı ve bunun için bilimi kullanmadığı müspet bir istikbal dileğiyle.

Bir de bunlar var

Sen Neymişsin Be “Pegging!”
Bir Öykünün Cinayeti
Şule, bir gümleme, bitmez gibi bir yas

Pin It on Pinterest