Bir gün bir Libya hapishanesinde tutuklu kalacağım aklımdan geçmeyeceği gibi, kadınsal meselelerle başetmem gerekeceğini de hiç tahmin etmezdim.
Hayatta kaç kişi annesiyle, ona “seks oyuncağı” hediye edebilecek paravansızlıkta bir ilişki kurabilmiştir?
Yegâne varoluş amaçları biraz izolasyon, biraz koruma olan zavallı kıllarımız ve tüylerimiz neden doğal uzunluklarına ulaşıp rüzgârda efil efil salınamamaktadırlar?
İnceliği nasıl tarif edeceğiz? Tellerimizi tıngırdatan bu zariflik ne ola ki?
Bir çatal Kabe de siz almaz mısınız?
Siz evde yeteneğinizle baş başa oturur “nasıl yaparım da sevdiğim, yapmak istediğim şeyden para kazanabilirim?” diye düşünürken, paralel evrende kader ağlarını örüp önemli bir şahsın sizi ve işlerinizi farketmesini sağlamıyor. Ahu Olgundeney çiziyor, tasarlıyor, dikiyor, bugünlerde “akuoguma” ismindeki kendi markasını yaratmak için çalışıyor.
İnsanın kendini en iyi açıdan gene ve gene ve gene fotoğraflaması durumuna verilen İngilizce selfie kelimesinin Türkçesi lazımmış.
İnternette şöyle muhteşem bir Vine’a rastladım. Düşündüm, düşündüm, görüntünün (radioheadbanger imzalı) orijinal başlığı olan “Hadi biri kapatsın artık şu ülkeyi”den daha iyisi aklıma gelmedi.
Önceleri bu soyadı konusunu kafasına takmış feminist arkadaşları yadırgardım. “Ne saçmalık, nasılsa sonuç olarak kadın milleti bir erkeğin soyadını kullanıyor, baba ya da koca, ne fark eder ki!” derdim.
(Çevireceği yazı geç kaldığı için araya günün görselinden sis bombası atıyor, sinsice vakit kazanıyordu…)