Berksoy’un hayatının her döneminde çekilmiş fotoğraflarından aynı enerjiyle, güvenle fırlayan, tamamen kendine has ifadesine bir şahit olun.

SANAT

Bu Hafta Ne Görmeli: Semiha Berksoy’un Gülümsemesi

Bu yazının tarih boyunca Venüs’ler ve belli belirsiz, anlamlı gülümsemeler ile habersizce çakışıvermesi ne güzel oldu. Çünkü farkettim ki Larionov’un kaybolan Türk Venüs’üne bir adayım olabilir:

 

berksoyvenus

 

Yapı itibarıyle gülümsemeyi biraz azımsadığımı farkediyorum bazen. Arkadan rüzgar şişiriyormuş gibi somurtmak ya da parçalanarak gülmek varken gülümsemeyi, ikisinin arasında kalmış bayıque bir mimik olarak değerlendirme hatasına düşüyorum. Yanlış. Oysa hayatta Semiha Berksoy’un gülümsemesi diye bir şey de vardı.  Bu aralar İstanbul Modern’deki Semiha Berksoy odasına bir uğradınız mı? (Perşembe’leri ücretsiz.) Müzeye yolu düşmeyecek olanlarımız için, fotoğraflarda onlarca diğer gülümsemenin arasından iddia ve vaatleriyle kolayca sıyrılan bu gülümsemeyi evinize getirdim. Berksoy’un hayatının her döneminde çekilmiş fotoğraflarından aynı enerjiyle, güvenle fırlayan, tamamen kendine has ifadesine bir şahit olun.

 

berksoy6

 

…Pötibör ve lamba ile:

 

berksoy1

 

Muhteşem dantel başlık ve Florans ile:

 

berksoy2

 

Adsız peluşlar ile:

 

berksoy5

 

Dikkatli bir fiyonk ile:

 

berksoy4

 

Gözlerinizi kısarsanız bu aşağıdaki fotoğraf bir Arnolfini yorumu da oluyor (ama evlilik de resimlerle diyebilir miyiz?):

 

berksoy3

 

Bu esnada Venüs’ün giyinmesi adet olduğundan değil ama, Venüs adayımın kıyafetlerindeki dahiyane orantı, malzeme ve doku algısına da dikkat çekmek isterim. (Renk ve yoğunluk olarak bu ustalıkla paralel giden bir diğer stil anlayışı da bence Amerikan Venüs’ü Prince‘inki sayılabilir kanaatindeyim) Bu gülümseme, kostümlerden ve duruştan bağımsız düşünülemez bence çünkü. Son olarak, gene konuyla alakalı bulduğum bir alıntı ile bitireyim, Berksoy’un 1937 senesinde amcasına yazdığı kısa bir mektup ve mektuba sonradan eklediği notu:

 

 

“Sevgili canım amcacığım,

 

Bu mektubu size mektepten gayet acele yazıyorum.

 

Burada bir dakikamı boş geçirmiyorum. Şimdi ses dersinden çıktım. Hocamın hakkımda söylediklerini aynen yazıyorum, işte Hocam Lohmann dedi ki; Semiha, Ankara’da Opera binası yapılıyor. Operanın baş artisti olacaksın! Önümüzdeki sene, Ankara’ya gideceksin (Konservatuvara ses hocası olacaksın.) Bir senede iki senelik ilerleme gösterdin. Senin için Ankara’ya yazdım. Semiha seni bütün arkadaşların, meslektaşların kıskanacaklar, eliyle gösteriyor böyle büyük olacaksın. (işte bu hocanın dediklerinin hepsinin benim başımdan geçtiğini bu kitapta okuyacaksınız. Ve operanın hep başartisti olarak, 1972′ de emekli oldum. Çünkü bu bir kader. Sesimi Allah operanın bir numaralı sesi, yüksek dramatik soprano olarak yaratmıştı. Bunun kimse önüne geçemedi.)”

 

İnsanın kendini sunmaktan kaçmaması ve kolay vazgeçmemesi de çok takdire şayan bir şey. Kıymeti bilinmeli, hem dün hem bugün.

 

Fotoğraflar ve mektup, Berksoy’un resmi sitesinden.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

SANAT

YBu Resim Gitmeli Mi?
Bu Resim Gitmeli Mi?

Sanatçı Hannah Black'in siyah bir çocuk cesedini tasvir eden sanat eserinin var oluşunu ve sergilenmesini eleştirdiği açık mektubundan hareketle: "onurlandırmak" ve "lafı ağzına tıkmak" arasındaki ince çizgi nerede durur?

KÜLTÜR

YMary Beard: Gücün İçinde, Üzerinde, Peşinde Kadınlar
Mary Beard: Gücün İçinde, Üzerinde, Peşinde Kadınlar

Cambridge Üniversitesi Klasikler Profesörü Mary Beard'ın konuşması: Kadınlar Antik Yunan'dan bugüne güçle nasıl ilişkilendi?

SANAT

YÖlüm Kadar Ciddi, Küfürlü bir Şaka: Renate Bertlmann
Ölüm Kadar Ciddi, Küfürlü bir Şaka: Renate Bertlmann

Renate Bertlmann, 1970’lerde bir çok çağdaşı gibi 1968’in devrimci atmosferi ve ikinci dalga feminizmin gücüyle kadın bedenini bir kutlama ve devrim aracı olarak yeniden kurgulayan eserler üretmiş.

SANAT

YGüncel Kızlar (1977)
Güncel Kızlar (1977)

Vintage sarısı, yalnızca çözülmüş meselelere, başarıyla alınmış haklara mı değer?

Bir de bunlar var

Laverne Cox: Ben Böyle İyiyim
Önemli İşlerden Daha Önemlisi: Saul Leiter’ın Eskiz Defteri
Alt edilmişliğe karşı: dilin içinde mırıltı

Pin It on Pinterest