Ama nefret orada durduğu sürece özgürce ifade edilmesini yargı yoluyla önlemek tam olarak neye yarıyor?

MEYDAN

Ateizm Derneği Nihat Hatipoğlu Hakkında Suç Duyurusunda Bulundu

Ateistlere sövmenin norm olduğu, ateistlerin kolay nefret hedefi olarak diğer semavi dinlere gösterilen o sahte ‘hoşgörüden’ bile yararlanamadığı Türkiye’de dün ilginç bir şey oldu.

 

Programında ateistler için Şeytan’dan bile kirli diyen milli günahölçer Nihat Hatipoğlu hakkında Ateizm Derneği suç duyurusunda bulundu. Dernek, Hatipoğlu hakkında “Alenen hakaret” ve “Basın yoluyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlarından dava açılmasını istedi. Açıklamaları şöyle:

 

Ateizm Derneği 16.04.2014 tarihinde İstanbul’da kurulmuştur. Ülkemizin ve bulunduğumuz coğrafyanın ilk yasal Ateist oluşumudur. Ateizm Derneği Türkiye’de yaşayan inançsız, dinsizlerin ve benzeri düşüncelere sahip olan kişilerin aynı çatı altında toplanarak toplumumuzu bu konularda bilinçlendirmek, dinsiz ve inançsız bireylerin kendi arasında yardımlaşma ve dayanışma sağlamalarını, sosyal alanda örgütlenmelerini ve hukuki dayanışmalarını sağlamak amacıyla hukuki ve sosyal platformda dini baskı ile mücadele etmek için kurulmuştur.

 

Kısaca halk arasında ATV olarak bilinen (Turkuvaz Aktif Televizyon Prodüksiyon A.Ş.) ve ulusal çapta yayın yapan bu televizyon kanalında 14.07.2014 tarihinde yayınlanan “Nihat Hatipoğlu İle İftar Saati” adlı programda program sunucusu Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu adlı kişi seyircilerden gelen bir soruyu yanıtlarken ifade özgürlüğü ve eleştiri sınırlarını aşarak ayrıca sorulan soruyla da hiçbir bağlantısı olmadan ateistlere karşı hakaret ve küfre varan ifadeler kullanarak ve küçümseyip aşağılayarak şu ifadeleri kullanmıştır.

 

“Her ateist aslında Allaha sığınıyor. Ben hiçbir ateistin Allah’ı inkar ettiğine inanmıyorum, inkar ediyoruz diyenler yalan söylüyor. Çünkü hepsi sıkışınca Allah’ım demeye başlıyor. Aciz kalınca Allah’ım Yarabbi’m demeye başlıyor gözleri sağa sola dönüyor ne ateisti.
Her
şey Allah’ın varlığının delilidir onun için hiçbir ateistin Allah’ı inkar ettiğine inanmıyorum şahsen. Şeytan bile Allah’ı inkar etmiyor Şeytan ne diyor Allah’ım beni ateşten yarattın. (Arapça bir şeyler söylüyor)… beni yarattın diyor farkında. Ee! ateistlerin en büyük babası Şeytan, yani öyle sayılırsa Şeytan onlardan çok daha temizdir.”

 

Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu bununla da kalmayıp ertesi gün yine aynı adlı programda ve yine bir soru üzerine belirtilen bu ifadelere ek olarak ikinci kez yine vahim ifadeler sarf etmiştir.

İlk inkarcı da şeytandır ama Şeytan Allah’ı inkar etmemiştir, büyüklenmiştir bundan dolayı şeytanlık vasfını kazanmıştır. İnançsız olanlara çelmeyi de ve inançsız olanlara oltayı da Şeytan atar bu nedenle hepsinin lideri şeytandır dedim. Babaları yani mecazi anlamda babaları bu işin şeytandır dedim.”

 

Bu ifadelerle Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu hiçbir bilimsel ve dinsel temele dayanmadan sadece Ateistleri şeytanın çocuğu ve şeytana tapan ve toplumdaki bütün kötülüklerin baş sorumlusu olarak gösterme çabası içine girerek, toplumda var olan ateistlere karşı insanlara kin ve nefret aşılamaya çalışmaktadır.

 

Bu, Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu’nun bilimsel doktrinden uzak olduğu ve bu konuda hiçbir bilgisinin de olmadığı gerçeğini ortaya koymaktadır. Tanrı olgusunu reddeden bir topluluğun tanrının yaratmış olduğu söylenen bir varlığa yada meleğe tapmasının veya onun buyruğu altında olmasının hiçbir mantıklı açıklaması yoktur. İlahiyat Profesörü olan birinin bunu anlayabilecek bir bilgi ve birikime sahip olması muhtemel bir durum olacaktır.

 

Fakat bu durum açıkça gösteriyor ki Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu’nun bilerek ve isteyerek bu ve buna benzer ifadeler kullanarak toplumda yaşayan insanlar arasında bir ayrımcılık yaratma ve toplumdaki bazı kesimleri ötekileştirme gayreti içinde olduğu bellidir. Toplumdaki genel kanıyla Ateist olarak bilinen, farklı düşünce ve felsefi akımları benimsemiş olan kişileri toplum nezdinde küçük düşürmek aşağılamak ve hedef göstererek halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek istemektedir.

 

Yakın tarihimizde yer alan ve her biri bir insanlık suçu olarak tarihimize kara bir leke olarak işlenen, Maraş, Malatya, Çorum Olayları ve en son yaşanan ve 37 kişinin katledilmesine neden olan Sivas Katliamı, hep bu tarz insanların ve toplumda belirli bir konumda bulunan ve kitleleri yönlendirebilecek ve sözü dinlenebilecek bu kişilerin halkı galeyana getirerek ve açık hedef göstererek yapmış oldukları konuşma ve ötekileştirme söylemleri ile ortaya çıkmıştır.

Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu’nun televizyon programlarında sürekli ötekileştiren ve aşağılayarak hedef haline getirmeye çalışğı ateistler, sarf edilen bu düşmanca söylemlerden rahatsızlık ve endişe duymuş, tedirgin ve rencide olmuşlardır. Çünkü bu tür söylemler toplum ve kamu barışını tehlikeye sokabilecek vasıf ve mahiyette olup bu tür bir inanışa sahip olan insanlara yarın Türkiye’nin her hangi bir yerinden bir saldırının gelmeyeceğini hiç kimsenin garanti etmesi mümkün olmayacaktır.

 

Barış ve sevgi dileklerimizle:

 

“ARTIK YALNIZ DEĞİLİZ! ”

 

~Ateizm Derneği

 

Bir ateist olarak önce bu habere sevindim, yukarıda bahsettiğim kolay ve kabul edilebilir nefret hedefi olmak durumundan dolayı. Fakat sonra aklımda başka sorular oluştu. Nefretin özgürce ifade edilmesi meselesi ile ilgili özellikle. Nihat Hatipoğlu’nun bir çeşit otorite, insanları etki altına alabilecek bir figür olarak sorumluluğunu ve ayrımcılığının daha ciddi sonuçları olabileceğini anlıyorum. Ama bu tür davalar çoğunluğun içine işlenen bu anlamsız nefreti azaltıyor mu yoksa sadece nefretin dile getirilmesini mi önlüyor? Peki nefret varolduğu, orada durduğu sürece özgürce ifade edilmesini yargı yoluyla önlemek tam olarak ne işe yarıyor?

 

Kafam biraz karışık. Siz ne düşünürsünüz?

 

Bir de bunlar var

Konuşmamız Gereken Bir 8 Mart Var
Krize Işık Tutuyoruz: Koronavirüs Zamanında Bakım Emeği 4
Ben de kürtaj ‘olabildim’

Pin It on Pinterest