İran’da kadınların öncülük ettiği bu mücadele yalnızca teokratik, baskıcı ve şedit bir rejimi yerinden etmenin yeterli olmadığını; çarpık bir din anlayışı ve yorumunun da içini oymamız gerektiğini gösteriyor.
Lingui’nin karakterleriyle kurduğu bağ onların hikâyelerini ince bir hassasiyetle dinleyişinde temelleniyor.
Yeni muhafazakarlıkta Türkiye model ülke mi? Yunanistan bizi mi takip ediyor?
Dünyanın farklı yerlerindeki mümin kadınların kendilerine ait bir cami için verdikleri mücadeleler…
“Bilge mağaraya dönmeli ve orada harekete geçmeli. İktidara sahip olma hırsı taşıyanların değil, onu reddedenlerin iktidarı idare ettiği aşamaya gelmeliyiz.”
Çin’de kadın camilerini kuran kadınlar, saflarını kendileri inşa ettiler, önü arkası yok. O eski saflardan iki yüz yıldır eser yok, her iki anlamda.
Söz konusu olan, geçmişi methetmek değil, şimdiki zamanda bir iktidar aracı olarak camide ulusu, millet biçiminde yeniden inşa etmek.
“Cuma namazı kadınlara farz değil, öncelik erkeklerindir” kanaati nereden geliyor, nasıl işliyor?
Kadını fitneyle özdeşleştiren İslam literatürüne ve toplumsal hafızaya bir bakış.