Ama gündelik hayat her zaman ulus devlet politikalarının gerektirdiği gibi akmaz mabetlerde. Özgürlüğün tekrar keşfedildiği ve hissedildiği sıradan kararlarla, politik-bürokratik yapının önemsiz görerek açıkta bıraktığı çatlaklardan sızarak, çatlakları genişleterek resmi kutsalı ihlal eder insanlar.

MEYDAN

Şenlik ve Diyanet

 

Kutsal mekânlarda kadınlar her an tehdit edilebilir ve saldırıya açık. Kaç zamandır böyle ama son bildirge işleri daha da zora sokuyor. 4 Mayıs’ta Diyanet İşleri Başkanlığı, camilerdeki çekim işlemleri hakkında bir bildirge gönderdi:

 

Cami veya mescitleri ziyaret eden yerli veya yabancı ziyaretçiler, ancak cemaatle kılınan namaz saatleri dışında, cami veya mescit görevlilerinden birinin nezaretinde ve spot kullanmamak şartıyla film veya fotoğraf çekebilirler. Bu kapsamda camilerde bireysel ve toplu fotoğraf/video çekimlerinde aşağıdaki hususların hatırlatılmasında fayda mülahaza edilmektedir.

  1. Çekim izni talep eden gerçek ve tüzel kişiliklerden yapılacak çekimlerle ilgili genel bilgilerin talep edilmesi,
  2. İslam’ın ruhuna uymayacak, cami adabını ve mabedin mehabetini ihlal edecek davranış ve faaliyetleri ihtiva eden hiçbir çekim faaliyetine müsaade edilmemesi,
  3. İslam ahlakına sığmayacak ve halkın tepkisini çekecek şekilde pozları içeren fotoğraf/video çekiminin engellenmesi,
  4. İhtiyaç duyulması halinde cami avlusunda uygun yerlere uyarıcı tabelaların asılması,
  5. Gerekli hallerde ilgili birimlerden ve kolluk kuvvetlerinden destek talep edilmesi,

Konularına dikkat edilmesi, cemaate anlatılması; cami, avlu ve müştemilatında gerekli tedbirlerin alınması hususunda bilgilerini ve gereğini rica ederim.

 

Bildirgenin neden ve nasılı büyük ölçüde Süleymaniye Cami’de olanlar, çekimler ve bunların sosyal medyaya yansımasıyla ilgili, çünkü buradaki bazı fotoğraf çekimleri, Diyanet’in diliyle, İslam ahlakına ve cami adabına sığmayacak ve halkın tepkisini çekecek şekilde. Kaç zamandır belli gruplar, Süleymaniye avlusunda fotoğraf çektiren kadınları “açık seçik” kıyafetleri; çiftleri de “uygunsuz pozları” sebebiyle sosyal medyada damgalıyordu. Fotoğraflarını çekip paylaşıyor, bu ahlaksızlığa karşı gerekli tedbirler alınmazsa olacaklardan sorumlu değiliz, diyerek halkı tehdit ediyordu.

 

Diyanet İşleri Başkanlığının 4 Mayıs 2023 tarihli “Camilerde Çekim İşlemleri” hakkında Bildirgesi

 

2 Mayıs’ta Süleymaniye Cami’nde düğün fotoğrafı çeken bir çifti damgaladılar: “Burası Süleymaniye Camii. Görüntü bu hafta sonuna ait. Daha önce sansürleyerek bu tür görüntüleri defaten paylaşmıştık fakat sansürleyince mesele anlaşılmıyor herhâlde. Dış çekim adı altında camilerimizde yapılan bu tür ahlaksızlıklara kim ne zaman dur diyecek?” İki gün içinde Diyanet mezkûr bildirgeyi dağıtım yerlerine gönderdikten sonraysa sıra bu başarıyla övünmeye ve dahası halkı kolluk kuvvetleriyle tehdit etmeye geldi: “Hareketimiz yine farkını ortaya koydu, elhamdülillah. Yapmış olduğumuz haber sonrası Diyanet İşleri Başkanlığı camilerdeki edepsiz çekimler için 81 ile genelge yolladı. Bu tür çekimlere izin verilmediği gibi artık kolluk kuvvetleri de olaya müdahale edebilecek.”

 

Fotoğraf çekimleri de bahane hani. Amaç, başta çekimler olmak üzere camilerdeki bütün davranışları denetlemek ve belli kişilerin görüşleri, çıkarları ve arzuları doğrultusunda kolluk kuvvetlerine başvurmak. Hakeza Diyanet’in bu çıkışından hayli memnun, iktidara yakın mecralar haberi şöyle verdi:“Diyanet İşleri Başkanlığı, 81 il müftülüğüne bildirge göndererek, özellikle fotoğraf çekimleri olmak üzere cami içi veya avlularında İslam adabına yakışmayacak hareketlerde bulunanlara karşı daha uyanık olunması ve bu kişilerin engellenmesi talimatı verdi.”

 

Süleymaniye Külliyesi, 19 Mart 2021

 

Diyanet İşleri, elindeki sınırsız güçle kutsal mekânları radikal grupların istek ve çıkarları doğrultusunda kadınların aleyhine şekillendirmeye, kutsal mekânın neşesine ket vurmaya devam ediyor. Kutsal mekânın neşesi mi olur? Olur, sadece resmi kutsalın içinde görmesi biraz güç, işitmek için dikkat kesilmek gerekiyor. Size en başından anlatayım.

 

***

 

“Benim için kutsal olan nedir? Benim kutsalım nelerden oluşur?” sorusuna Leiris, “gündelik hayattan alınan ve bugün resmî olarak kutsalın (din, vatan, ahlak) dışında konumlanan en mütevazı şeyleri araştırma meselesidir” yanıtını verir. Ama Süleymaniye’de olan biteni, hem resmi hem de gündelik olana bakarak irdelemeli. Zaten devlet de gündelik hayata dayanır; temeli, gündelik hayattır. Yasa ve yasaklarla, Diyanet vasıtasıyla doğrudan; temellük ve dışlama gibi politikalarla dolaylı olarak kutsal mekânlarda gündelik hayatı yönetir.

 

Süleymaniye Külliyesi, 19 Mart 2021

 

Türkiye’de Diyanet’in kuruluşu ve Sünniliğin milli birlik-güvenlik adına sürekli inşası göz önünde bulundurulduğunda, camilerin kutsal ve aynı zamanda ulusal mekânlar olduğu görülür. Diyanet ile dini faaliyetler denetlenip “resmî/doğru” İslam benimsetilir. Böylece hâkim siyasi görüş doğrultusunda bir çeşit devlet dini hâsıl olur (her seferinde) ve cami de bu devlet dininin ideolojik araçlarından biri haline gelir. Diyanet camilerin idaresinde ve kadrolarının düzenlenmesinde tek yetkili kurum. Camiler yasal dayanağı, idaresi, hutbesi, ritüel kuralları gibi birçok bakımdan Diyanet’in denetiminde. Yani Türkiye’de resmî kutsal mekândır cami, ulus devletin resmi mabedi.

 

Süleymaniye Külliyesi, 26 Temmuz 2021

 

Ama gündelik hayat her zaman ulus devlet politikalarının gerektirdiği gibi akmaz mabetlerde. Özgürlüğün tekrar keşfedildiği ve hissedildiği sıradan kararlarla, politik-bürokratik yapının önemsiz görerek açıkta bıraktığı çatlaklardan sızarak, çatlakları genişleterek resmi kutsalı ihlal eder insanlar. Kutsal mekânda tektipleştirici stratejilere karşı gündelik hayatta sıradan ve olağanüstü bir beceri sergilerler. Denetim ve tahakküm içinde her zaman bulunur çatlaklar. Bunun bir sebebi, kutsal mekânların topyekûn biçimde denetlenmesinin imkânsızlığı. Fakat asıl sebebi, kutsal mekânların ters yüz edilmesi, bütünüyle metalaşmasının ve homojenleşmesinin altüst edilmesidir. Gündelik hayata özgü bu özgürleştirici anlar, resmi kutsal mekânın sıkıcı ve hiyerarşik örgütlenmesine karşıttır; gündelik hayatta müminler otoritelere karşıdır.

 

Süleymaniye Külliyesi, 26 Şubat 2021.

 

Kutsal mekân ritüel, beden, toplumsal cinsiyet, sınıf, ırk politikalarıyla çerçevesinde temellük ve dışlama, tersine çevirme ve melezleme stratejileriyle üretilir. Temellük ve dışlama pratiğiyle kutsal mekan sahiplenilir ve belirlenmiş “ötekiler” dışarıda bırakılarak “temiz” tutulur. Tersine çevirme (inversion) ve melezleme (hybridization), tahakküme karşı direniş stratejileri. Ters yüz etme, yenilikten, hatta kutsal mekânda alternatif ilişkileri simgeleyen mezmum tasarılardan türetilir. Hâkim mekânsal yönelim tersine çevrilir, sözgelimi içerideki dışarıdaki olur, dışarıdaki de içerideki. Geleneksel mekânsal ayrımları eritme, sınırları ihlal etme, ilişkileri bozma gibi pratikleriyle melezleme stratejisi, sistemi değiştirme olasılığı sunar.

 

Esasen tersine çevirme ve melezleme karnaval edimleridir. Herkesin katılımcısı olduğu karnaval, tahakküm altında olmayan söylemin hüküm sürdüğü bir ritüel mekânıdır. Karnaval icra edilmez, katılımcıları karnavalın içinde yaşar, karnavalesk bir yaşam sürerler ki bu, alışıldık seyrinden çıkan alt üst/ters yüz edilmiş bir yaşamdır, dünyanın tersine çevrilmiş tarafı. Hiyerarşik yapıyla bağlantılı olan terhip, hürmet, dindarlık ve adabı muaşeret biçimleri, sıradan hayatın düzenini belirleyen yasalar, yasaklar ve kısıtlamalar, yani sosyo-hiyerarşik eşitsizlikten kaynaklanan şeyler, insanlar arasındaki mesafeler ve engeller askıya alınır.

 

Ama karnavalın alışıldık seyrinden çıkmış bir yaşam oluşu, onu aleladeliğin karşıtı yapmaz. Karnavalesk tınılar hayatın her alanında! Zaten en olağanüstü olan şey, aynı zamanda en gündeliktir. Gündelik sadece alelade değil, fevkalade bir alandır. Kendi rutininin yanı sıra kendi şenliği vardır ya da daha yoğun bir gündelik hayattan başka bir şey değildir şenlik. Gündelik hayatta ideolojik ve bürokratik yapıları sorguladığımız ihlal anları, poetik, şenlikli ve karnavalesktir. Gündelik hayat direnişin ortaya çıkışının, vicdanın yeniden uyanışının en direngen mecrası. Bu mecrada direniş, güçle doğrudan çatışma değil, taktikler biçiminde hünerli ve hilelidir; kurnaz, dağınık, sessiz ve neredeyse görünmez. Egemen düzen içinde dayatılan resmi kutsalın farklı biçimde üretilmesiyle oynanan bir oyundur bu. Kişiler egemen kültürün içindeki disiplin mekanizmasıyla oynarlar; en sıradan işlerdir, en şenlikli ve poetik olanlar.

 

Süleymaniye Külliyesi, 19 Mart 2021.

 

Süleymaniye bir şenliktir. Bahçesi karnavalesk tınılardan mürekkep. Camiden avluya, avludan bahçeye doğru davranış kuralları esner, resmi kutsal mekânın kuralları askıya alınır.Avlu ve bahçedeki hareketler “ahlaka ve edebe” mugayir şekildedir. Terhip, hürmet ve taassuba dayalı bedensel ve mekânsal sınırlamalar ihlal edilir burada. Süleymaniye, İstanbul camileri içinde kadınların kendilerini en güvende, rahat ve huzurlu hissettikleri mekân. Çünkü başka camilere kıyasla hareket etme özgürlüğünün tadını en yoğun şekilde Süleymaniye bahçesinde çıkarabiliyorlar.

 

Sözgelimi burada tanıştığım genç bir kadın, kütüphanelerden sıkıldığını, kafelerdeyse sürekli çay, kahve içmekten bıktığını ve bu yüzden de yüksek lisans tezini, güzel havalarda Süleymaniye bahçesinde oturarak, burada huzur duyarak yazdığını söylemişti.  Tabu oynayan ve kahkahaları bahçeyi saran bir grup kadın içinse Süleymaniye’deki esen rüzgâr bile çok kıymetli. Nasıl olmasın! Süleymaniye, birlikte vakit geçirirken hem namaz vaktinde ibadet edebildikleri, hem de pahalı kafelerdeki tüketim zorunluluğundan kaçabildikleri sayılı mekânlardan.

 

Mütemadiyen devinim halindedir insanlar. Süleymaniye’de yerli yabancı turist, inançlı inançsız herkes gruplar halinde oturur, piknik, spor yapar, oyun oynar, uzanır, güneşlenir, fotoğraf çekilir. Bahar ve yaz aylarında düğün çiftleri dostları, akrabaları ve fotoğrafçılarıyla birlikte görülür. Emsalsiz mimari anıta ve muhteşem Haliç manzarasına karşı fotoğraf çekilirler. Süleymaniye’de ilk defa ve muhtemelen son defa bulunan turistler mebzul miktarda poz verirler. Bu da yetmezmiş gibi, Süleymaniye’de çekim yapan sadece turistler değil aynı zamanda bölge esnafı. Alt sokaklarda giyim butikleri olan ve Instagram üzerinden satış yapan kadın esnaf, paylaşacakları resimlerin çekimlerini sabahın erken saatlerinde gelerek bahçede yapıyorlar. “Çünkü burada ışık harika; çalılar da rüzgârı engellediğinden çekim için çok elverişli.” Neden olmasın! Süleymaniye bahçesi bu şehirde para vermeden girebileceğiniz nadir yerlerden.

 

Süleymaniye Külliyesi, 16 Temmuz 2021

 

İşte avlu ve bahçedeki bu hareket etme özgürlüğü, söz konusu devinim, caminin içine girildiğinde nerede nasıl davranılacağını, cinsiyetlerin nasıl ayrışacağını, ne giyileceğini, nasıl konuşulacağını, ne zaman susulacağını belirleyen ve bu belirlenmiş kurallara sıkı sıkıya bağlı kişiler tarafından eleştirilip kısıtlanmaya çalışılıyor. Mezkûr sosyal medya paylaşımında görüldüğü gibi öfkeli radikaller, bahçedeki kadınlara ve çiftlere ya güvenlik görevlileri aracılığıyla müdahale ediyorlar ya da bizzat kendileri. Şimdi de Diyanet aracılığıyla kolluk kuvvetlerini çağırıyorlar göreve, camiye kolluk kuvvetlerini çağırıyorlar. Bahçede ve avludaki kadınların kıyafetlerini ve pozlarını beğenmedikleri için.

 

Diyanet ise çekimlere tepki gösteren ve sosyal medya aracılıyla gayz ve galeyan paylaşımları yapan bir grubun taleplerini yerine getirmiyor sadece. Aynı zamanda camideki kadınlara yönelik fiziksel tehdide ve saldırıya da kapı aralıyor. Ama hem grubun hem de kurumun distopik ve despotik planlarından başlarını kaldırıp göremediği şu ki, Süleymaniye gibi bir kutsal mekânı topyekûn denetlemek imkânsızdır. Gündelik hayatta çatlaklar her zaman bulunur ve her daim sızılır kutsal mekâna. Her ne kadar öylesi arzu edilse de, burada vaaz ve hutbe duyulmaz sadece, karnavalesk tınılar çalınır kulağınıza. Süleymaniye bir şenliktir.

 

 

Kavram Takibi İçin Kaynakça

 

Resmi kutsal: Leiris, Michel (1988) “The Sacred in Everyday Life,” The College of Sociology (1937-39), ed. Denis Hollier, çev. Betsy Wing, Minneapolis: University of Minnesota.

 

Gündelik hayatta devlet: Lefebvre, Henri (2017) Gündelik Hayatın Eleştirisi III, çev. Işık Ergüden, İstanbul: Sel.

 

Gündelik hayatta direniş: Gardiner, Michael (2016) Gündelik Hayat Eleştirileri, çev. Babacan Taşdemir, Burak Özçetin, Deniz Özçetin, Ankara: Heretik.

 

Gündelik hayatta taktik: De Certeau, Michel (2008) Gündelik Hayatın Keşfi I: Eylem, Uygulama, Üretim Sanatları, çev.  Lale Arslan Özcan, Ankara: Dost.

 

Kutsal mekânın üretimi: Chidester, David ve Linenthal, Edward T. (1995) “Introduction,” American Sacred Space, Bloomington: Indiana University.

 

Tersine Çevirme ve Melezleme: Stallybrass, Peter ve White, Allon (1986) The Politics and Poetics of Transgression, New York: Cornell University.

 

Karnaval: Bahtin, Mihail (2017) Karnavaldan Romana, çev. Cem Soydemir, İstanbul: Ayrıntı.

 

 

 

Ana görsel: Süleymaniye Külliyesi, 12 Nisan 2021. Tüm fotoğraflar yazara ait.

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

MEYDAN

YCumhur İttifakına Kadınsız Camiler Lütfen
Cumhur İttifakına Kadınsız Camiler Lütfen

Son yirmi yılda yapılan, restore edilen ve dönüştürülen camilerdeki mekânsal düzenlemeler, insanların dinlenebilmesine veya birlikte vakit geçirebilmesine olanak sağlamıyor. Bilinçsizlikten ya da liyakatsizlikten yapılmıyor bu; planlı ve sistemli.

MEYDAN

YCamileri Kim, Nasıl Kirletiyor?
Camileri Kim, Nasıl Kirletiyor?

Kutsal mekân ritüel, beden, toplumsal cinsiyet, sınıf politikaları çerçevesinde temellük ve dışlama stratejileriyle üretilir. Kutsal bir mekân sadece keşfedilmez, kurulmaz veya inşa edilmez; belirli çıkarları olan kişilerce sahiplenilir ve işletilir.

MEYDAN

YKardeş Katli
Kardeş Katli

Kardeşlik girişimi kardeş katline dönüşür. Fıtratına uygun davranmayan kadınlar hedef de gösterilir, tehdit de edilir. Planlı bir şekilde kamusal alandan silinirler, tarihte hiç var olmamış gibi; tarihte örneği çoktur.

MEYDAN

YKâbe’den Boğaziçi’ne: Kutsal ve İşgal
Kâbe’den Boğaziçi’ne: Kutsal ve İşgal

Kâbe’yi dönmekse (tavaf) “kurumsal mesele”, Kâbe’ye dönmeyelim mi?

Bir de bunlar var

#MüftülereNikahYetkisineHayır
Yeni Türkiye’de Kürtaj: Bekar Bir Kadının Deneyimi
Sebahat Tuncel’le Röportaj II. Bölüm: “Hepsi 3 kelime: Özgürlük, Eşitlik, Adalet.”

Pin It on Pinterest