Tahmin ediyorum tacizci lise hocam bugünlerde Özgecan’la ilgili "duyarlı" paylaşımlarda bulunmuş, günlük konuşmalarda failleri sert söylemlerle kınamıştır.

MEYDAN

Lise Hocama Mektup: “Aklımda”

Ne bütün bu tecavüzler, tacizler, tahakkümler, cinsiyetçilikler, cinayetler bir bardak, ne de Özgecan Aslan bir damla; fakat kanımızı donduran bu olaydan sonra öfke eşiğimizin sessizliğimizi aşacak raddeye geldiği aşikâr.

 

Yalnız olmadığını görmek bu gerekli ifşa süreci için çok önemli. Ben de bu ifşaya katkı sunarım elbet. Hele de erken “gelişmiş”, büyük meme ve büyük popoyu seksilik göstergesi addeden bir toplumda, bu kaba kriterlere uyan bir fiziğe sahip bir kadın olarak koca bir çöplükten ne anlatacağımı seçemem bile. Üniversiteye geçtiğimde liseye göre çok daha az tacize uğradığımı anlatabilirim mesela, böylece beni bu heriflerin gözünde daha cazip hale getiren şeyin fiziğimden ziyade üzerimdeki lise forması olduğunu fark etmemi… Çocukken ailecek gittiğimiz kulübe bir gün babamla gittiğimizde hep tanıdık abilerin olduğu mutfağa gittiğimde çırak çocuğun yeni çıkmaya başlayan göğüslerimi sıkıp yoklamasını anlatabilirim. Böyle konularda genele göre çok daha bilinçli bir aileye sahip olmama rağmen bunu babama anlatmaya utandığımı, söylersem ona değil bana kızacağını düşündüğümü söyleyebilirim. Ortaokul boyunca okuldaki tek memeleri çıkmaya başlayan kız olmam nedeniyle hem kız hem erkek çocukların benimle alay etmesini, erkeklerin alayla karışık tacizlerini, memelerimi saklamaya çalışmamı, kendimden utanmamı da hakeza. Lisede de her sarhoş olduğumda dibimde biten adamlar takip eder bunu. Sokakta yediğim laflara hiç girmiyorum, girersem çıkamam.

 

Bunları yaşamayan bir kadın bilmiyorum, ifşada da hiç beis görmem; ancak taciz deyince bütün bunları gölgeleyen tek bir olay berraklaşıyor zihnimde. Çok isterdim beni taciz eden adamı ifşa etmeyi; ancak buna hazır değilim, aileme ve arkadaşlarıma bunu açıklamak zorunda kalmaya hazır değilim. Hala korkuyorum. Biliyorum bu konuda da maalesef yalnız değilim. Benim gibi susan, konuşmaya korkan, çevresindekileri incitmekten, yüzleşmekten korkan çok kadın var. Belki böyle yavaş yavaş birbirimizden destek alır, bu aşağılık adamların hepsini ifşa ederiz.

 

16 yaşında, bilinen bir lisede öğrenciyken o zaman 38 yaşında olan hocamın tacizine uğradım. Daha doğrusu bu herifin sayısını bilmediğim kurbanlarından biri oldum. Bir gün beni karanlık ve kuytu bir yere çekip sıkıca sarıldığında, buz gibi bir sesle “Biraz mesafeli olsak daha iyi olacak” dediğimi hatırlıyorum o panikle. Cevabı hazırdı: “Saçmalama. Ben evliyim, karımı seviyorum. Sen benim kızım gibisin. Seni kızım gibi seviyorum.” Çok komik şimdi bakınca; ama o zaman bu gerçekten babacan bir tavır mı, ben mi ayıp edip çok sevdiğim hocamı kırdım diye düşünmüştüm. O kadar ki bu senaryoya kendimi ciddi ciddi inandırdım. Yok canım, yapmazdı o öyle şey. Bu durumla baş etmek için bir nevi Stockholm sendromu geliştirdim. Babacanlığından öyle davrandığına, sevgisini öyle ifade ettiğine inandırdım kendimi. Lise arkadaşlarım arasında pek çok kadın da benzer bir yol tuttu sanırım. Rahatsızlığımızı bile konuştuk ama hep kaçtık, “idare” ettik. O ise gittikçe daha çok üzerime geldi, gittikçe arttı tacizlerinin dozu. 4 yıl sürdü bu böyle. Onu son gördüğümde ağlayarak karısını çok sevdiğini, beni de kızı gibi çok sevdiğini, hiç incitmek istemediğini; ancak karısını hiç aldatmamış bir adam olarak ilk defa benim onu baştan çıkardığımı, hatanın bende olduğunu söyledi. Arkadaşlarımla konuştuğumuz her şeye rağmen bu herifin tacizci olduğu gerçeğiyle yüzleşmek yerine bana söylediği şeyde gerçeklik payı aramak daha kolay geldi. Nasıl bir tercihse o da artık. Benim hakkımdaki bu yargısı yıllar boyu erkeklerle ilişkimde üzerimde taşıdığım bir yük oldu. Bir süre sonra bu “kötü kadın” olduğuma inandım. Bu arada sanırım hepimizin bu idare eder tavrı da onda istediğini yapıp bir bedel ödemeyeceği gibi bir düşünce doğurdu ki biz mezun olduktan sonra iyice pervasızlaştığını duyduk. Bu artık o kadar travmatik bir noktaya varmıştı ki öğrenciler dayanamayıp adamı şikayet etti ve nihayet atıldı okuldan. Hayattaki en büyük pişmanlığım o herifi okuldan attıran insan olmamaktır. Aklım çıkıyor başka bir okulda hoca olacak diye. Bütün bunların üstünden çok uzun yıllar geçti; ama içimdeki öfke hala soğumadı.

 

Tahmin ediyorum tacizci lise hocam bugünlerde Özgecan’la ilgili “duyar” paylaşımlarında bulunmuş, günlük konuşmalarda failleri sert söylemlerle kınamıştır. Eğer bir şekilde denk gelir de bu yazıyı okursa Özgecan’ın adını bile ağzını almaya hakkı olmadığını bilsin istedim. Kaç kadının taciz travmasının müsebbibidir bilmiyorum, başkaları adına konuşamam; ama benim hesabımın onla henüz kapanmadığını bilsin. Aynaya baksın, o tecavüzcü katillerle aynı hamurdan yoğrulduğunu görsün. Bizim de onu gördüğümüzü bilsin.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bir de bunlar var

Mülteci Kadınlar Salgından Nasıl Etkileniyor?
Sevdiklerinden Şiddet Gören Çocuklara Ne Demeliyiz?
Bir Öykünün Cinayeti

Pin It on Pinterest