Dünyadaki gelişmelere bakınca AKP’nin kürtaj karşıtı çıkışının Türkiye’ye özgü olmadığı açık.

MEYDAN

Kürtajdan Tüp Bebeğe Ceninler, Embriyolar ve Bazı Öteki Hak Özneleri

2012’de Erdoğan’ın kürtaj cinayettir açıklamalarıyla kürtaj ülke gündemine oturdu (Nur Kıpçak’ın bu konudaki kapsamlı yazısı için buraya). Dünyadaki gelişmelere bakınca AKP’nin bu kürtaj karşıtı çıkışının Türkiye’ye özgü olmadığı açık. Özellikle ABD’de yeni sağ politikanın yaşam yanlısı (pro-life) söylemleriyle kürtaj, ülke siyasetinin merkezine oturmuş bir konu. 2010’ların başından itibaren Türkiye’deki kürtaj karşıtlığı da ABD’dekine benzer bir yaşam yanlısı söylem üzerinden şekillenmeye başladı. Erdoğan, “Ha anne karnında bir çocuğu öldürürsünüz ha doğduktan sonra öldürürsünüz. Hiçbir farkı yok” açıklamalarıyla kadının karnındaki cenin(fetüs)i yaşam hakkı olan bir hak öznesi olarak tanımlayıp kürtajı cinayetleştirmeye çalışıyordu. Cenin bu şekilde hak öznesi kılınırken, sağlık hizmeti olarak kürtaj yapması beklenen doktorlara vicdan ve inanç ilkeleri gerekçesiyle “vicdani red hakkı” olarak tanımlanan “kürtaj yapmama hakkı” verilmesi gündeme geldi (Bu konuyu daha kapsamlı tartışan bir yazı için buraya. Böylece, hak öznesi kadınların karşısına yaşam hakkı olan cenin, vicdani red hakkı olan doktor (ve babalık hakkı olan erkek) gibi başka hak özneleri yerleştirilerek bir haklar hiyerarşisi ve çatışması yaratılarak kadınların kürtaja erişimi sürekli tartışılır hale getirdi.

 

Ancak, ABD’de yaşam yanlısı söylemler kürtaj tartışmalarının kapsamını gebeliğin gerisine kadar götürüp tüp bebek yöntemi ile oluşturulan embriyoları da içerecek şekilde genişletiyor. Böylece, “yaşam döllenme anında başlar” argümanıyla, sadece kadının karnındaki cenin değil tüp bebekteki embriyolar da hak özneleri olarak kürtaj tartışmalarına dahil ediliyor. Cumhuriyetçi hükümetlerin desteklediği fonlarla, “kar tanesi (snowflake)” (tüp bebekte oluşan fazla embriyoların dondurulmalarına atfen) olarak isimlendirilen dondurulmuş embriyoların kullanılması için oluşturulan “embriyo evlat edinme (embryo adoption)” programları hızla çoğaldı. New York Times (NYT)’ta bu yılın Şubat ayında çıkan bir yazı ABD’de özellikle evanjelistler arasında ilgi gören embriyo evlat edinme programlarının ülkedeki kürtaj karşıtlığıyla nasıl içiçe geçtiğine dikkat çekiyor.

 

NYT’a göre, tüp bebek yöntemiyle fazla embriyolar oluştuğu için tüp bebek denemek yerine başkalarının tüp bebek denemelerinden kalan embriyoları “evlat edinme”yi tercih eden bu kişiler, bunu bir çeşit “(embriyoları ölümden) kurtarma operasyonu” olarak görüyor. Diğer yandan, tüp bebek tedavisinin oldukça pahalı olduğu ülkede “embriyo evlat edinme” (embriyo donasyonu) görece daha ucuz bir seçenek oluştuyor. 2002’den beri Amerikan Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen yaklaşık 1 milyon dolarlık “Embriyo Evlat Edinme Farkındalık Programı,” Donald Trump yönetiminin sağlık alanındaki ciddi mali kısıtlamalarına karşın başkanlığın tüm bütçe tekliflerindeki yerini koruyor. Benzer şekilde, insan embriyolarının kök hücre araştırmalarında kullanılıp kullanılamayacağı, yaşam yanlısı söylemlerle embriyoların Amerikan siyasetinde kürtaj karşıtlığına eklemlendiği diğer bir alandır. Örneğin, dönemin ABD başkanı George W. Bush 2001’de mevcut insan embriyoları kullanılarak yürütülen kök hücre araştırmalarına federal yardımı sınırlandırırken, bu araştırmaların yeni oluşturulan embriyolarla yürütülmesini yasakladı. İnsan embriyosuyla kök hücre araştırmalarına karşı yürüttüğü kampanyasında embriyo evlat edinme programlarıyla dünyaya gelen “kartanesi bebekler”e bol bol yer verildi. Sonraki başkan Barack Obama ise  2009’ta kök hücre araştırmalarına yönelik federal mali yardım sınırlamalarını kaldırdı. Trump yönetimi de 2018’de kürtaj sonucu elde edilen fetal (fetüse ait) hücrelerin bilimsel araştırmalarda kullanımının gözden geçirilmesine dair talimat verdi. Bunun, kök hücre araştırmalarına da yansımaları olacağı bekleniyor.

 

Türkiye’deki duruma baktığımızda ise, kürtaj tartışmalarında popülerleşen yaşam yanlısı söylemlerinin bir tüp bebek sınırı olduğunu görüyoruz. Yasal düzenlemelere göre, tüp bebek işlemleri sadece evli çiftlerin kendi üreme hücreleri kullanarak çocuk sahibi olmalarını sağlayan tedavi yöntemi olarak tanımlanıyor. Buna göre, tedavi sürecinde oluşturulan fazla embriyolar eşlerin rızasıyla dondurulabilir. Saklama süresi 1 yılı aşarsa her yıl embriyolarının saklanması için eşlerin imzalı dilekçeyle başvuru yapmaları gerekiyor. Embriyolar en fazla 5 yıl süreyle saklanır. 5 yılın üzerinde saklamak için Bakanlık’ın izni gerekir. Eşlerin birlikte talebi, eşlerden birinin ölümü veya boşanma durumunda ya da belirlenen süre son bulduğunda saklanan embriyolar imha ediliyor. Embriyo donasyonuna izin verilmediğinden ABD’deki gibi “embriyo evlat edinme” pratiklerinin uygulanması yasal olarak mümkün değildir. Fazla embriyolar belirtilen durumlarda yok ediliyor. Ancak, tüp bebek yöntemiyle oluşturulan gebeliklerde embriyonal ya da fetal redüksiyon (çoğul gebeliklerde embriyo ya da fetüs sayısının özel işlemlerle azaltılarak gebeliğin devam şansını artırmak amacıyla yapılan girişim), tıbbi rapor olmadıkça, yapılamyor. Yani, embriyoya kadının rahminde dokunulması zorlaştırılıyor.

 

Özetle, ABD’de yaşam yanlısı söylemlerle embriyo donasyonu kürtaj karşıtı politikalara eklemlenirken, Türkiye’de bu söylemlerin kapsamı tüp bebek bağlamına kadar uzanmıyor. Dondurulmuş embriyolar makbul aile üretimine tehdit oluşturmamaları için gözden çıkarılıp, imha ediliyor. Kadının rahmine transfer edilmedikçe yaşam hakkı olan hak özneleri olarak görülmüyorlar. Kürtaj tartışmalarında ise yaşam yanlısı söylemlere sımsıkı sarılarak kadının karşısında ceninlerden doktorlara kadar bir sürü hak özneleri üretiliyor. Tüp bebek bağlamındaki yaşam yanlısı söylemin sessizliği makbul ailenin korunmasıyla ilgiliyken, kürtaj bağlamındaki yaşam yanlısı söylemin yüksek çıkan sesi kadın bedeninin denetimine yönelik.

 
 
 

Görsel: Laia Abril, El Salvador’da kürtaj için kullanılan bitkiler.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

MEYDAN

YÇeyizdeki Yumurtalardan Kurumuş Gözlere: Ah Şu Kadınların Doğurganlığı!
Çeyizdeki Yumurtalardan Kurumuş Gözlere: Ah Şu Kadınların Doğurganlığı!

Arkadaşımın erkek kardeşi evlenirken annesi ona yaklaşmış ve sesini alçaltarak 30’lu yaşlarındaki müstakbel gelinleri acaba yumurta dondurmayı düşünür mü diye sormuş.

KÜLTÜR

YYeni Üreme Teknolojileri Ve Kürtaj Politikaları Kesişiminde Bir Doğum Hikayesi
Yeni Üreme Teknolojileri Ve Kürtaj Politikaları Kesişiminde Bir Doğum Hikayesi

“Evlat edinmeden"  “merhametli transfere" uzanan farklı sosyo-ahlaki-teknolojik pratikler...

KÜLTÜR

YTekno-milli bir başarı hikayesi olarak rahim nakli
Tekno-milli bir başarı hikayesi olarak rahim nakli

Kadınların hayatı riske atılarak, ulusal teknolojik gelişmeler, kârlı yatırımlar ve kutsal ailenin biyolojik yeniden üretimi için kadınların rahimleri tekno-milli gururun biyo-politik ve de biyo-ekonomik uygulama olanı olarak araçsallaştırılıyor. 

Bir de bunlar var

Gigantomani
Dünya’dan Boğaziçi’ne: Dayanışmayla
Günlerin Tepiği

Pin It on Pinterest