Ayşe Arman’ın “Eyvah! 30 yaş üstü kadınlarda evlilik histerisi var” dosyası

KÜLTÜR

ECİNNİLİK

“Ama İşte Onlarda Hep Bir Umut”

Burada Türk kadınının anlaması gereken şey şu, annelerinden çok farklı bir dünyada yaşıyorlar, artık onlar için rekabet çok fazla. Belki haksızlık ama ‘Artık evliyiz, bana sadık kalmak zorundasın’ diye düşünen kadınlar, aldatılmaya
mahkum oluyor. (Ozan K.)

 

Yukarıdaki alıntı Ayşe Arman’ın “Eyvah! 30 yaş üstü kadınlarda evlilik histerisi var” dosyasındaki incilerden yalnızca biri. Ozan K. sağolsun inanılmaz tespitler ve tembihlerde bulunuyor: Dünya değişti, anlamanız gerekiyor, dünya artık çok farklı. Ozan, ben anladım da acaba sen değişimi tam anladın mı? Bahsettiğin nasıl bir dünya değişimi ki senin için memleketteki tek görünümü, ilişkilere tek etkisi kadınlar arasındaki rekabet artışı?

 

Bunu şimdilik geçiyorum, asıl meseleye geliyorum. Yazı, 30 yaş üstü kadın ve erkekler (ama daha çok kadınlar) üzerindeki evlilik baskısını tabii ki olabilecek en berbat, yamuk ve tantanacı şekilde anlatmayı seçiyor. Yazıda söyleşilen hemen hemen her adam şöööyle bir “tabii kadınları da anlamak lazım, onlara da baskı var” meselesine hafifçe dokunuyor ancak o konu pek lezzetli olmadığından yine, yeniden, yüz bininci “Türk kadınları neleri yanlış ve eksik yapıyor? Nasıl, ne şekillerde iğrençler?” şenliğine dönüşüyor.  Ayşe Arman’ın sorularıyla harıl harıl “peki ne şikayetiniz var Türk kadınından” peşinde olması da bu sebepten. Çünkü asıl cümbüş orada.

 

“HASAN ARAPTARLI (37) İŞADAMI” hayalindeki kadını şöyle anlatıyor: “Hayatımı zenginleştirecek, özgürlük alanlarıma dokunmayacak, güzel, akıllı, entelektüel, derin, işinde başarılı, sevecen, ailesine düşkün, kafası özgür, kendine güvenen, renkli, hayatla aşk kavgasına tutuşmuş.” Bütün bunları olacak ama aynı zamanda Hasan Araptarlı’ya aşık olacak, he mi? Anladım.

 

H.A.’nın umutlarından, hayallerinden bana ne tabii de, röportaj kadınların bu adamların peşinde deliler gibi koştuğu temeline kurulduğundan ilk önce buna inanmamız gerekiyor VE FAKAT…  Hürriyet’in ”kadınlar rahat bırakmıyor” temalı röportajına gönüllü olmak, böyle beyanlarda bulunmak zaten kendi başına o kadar itici ki.  Kastingin doğru olmasının baştan imkanı yok. Yani mesele, özür dileyerek, Hasan Araptarlı’nın kavanoz arkasından gülümseyen gamsız bir köstebeğe benzemesi değil. (Benziyor demiyorum! Ama biraz diyorum. Fotoğrafına yazıyı okuduktan sonra baktım tabii. Yani aslında kelimelerin ve hayattaki seçimlerin önemine, dilin gücüne vurgu yapıyorum. Cehenneme gitmek istemiyorum.) Benzemese de söyledikleri, bu röportajı kabul etmesi çekiciliğini yeterince sıfırlıyor. (Ayrıca köstebek var, köstebek var.)

 

Siz ne düşündünüz? Aşağıda buluşalım! Ya da dilerseniz, düşüncelerinizi haberin en altındaki gelinlikli, dur işareti yapan hanımla da paylaşabilirsiniz. (Allah cezanı vermesin Hürriyet.)

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YSalacak’ta İki Kız
Salacak’ta İki Kız

"Bilinmeyen" fotoğrafçı kimdi? Bu fotoğraf kaç senesinde çekildi?

KÜLTÜR

YBunca Zaman Arkadaş Olabilir Miydik Yani?
Bunca Zaman Arkadaş Olabilir Miydik Yani?

Ryan Murphy'nin yeni dizisi "Feud: Bette and Joan" üzerine

Bir de bunlar var

Eyvallah Mark Twain!
Bir İnsan Olarak Anne
Erkeklere Doğum Kontrolde Az Sonra: “Vasalgel”

Pin It on Pinterest