Daha çok meme gördükçe memelerdeki çeşitliliği normalleştireceğiz. Böylece özellikle “kadın memeleri” bir sürü insanın üstünden para kazandığı “nesneler” olmaktan çıkacaklar ve bir zahmet artık memeler üstündeki söz hakkının memenin sahibinde olduğu anlaşılacak.

SANAT

Cinsiyetsiz Memeler Gelecek Tezgahları’nda

Eda Sütunç’un 6 Kasım-27 Aralık 2020 tarihleri arasında SANATORIUM’da görülebilecek sergisi “Gelecek Tezgahları”, sanatçının deyimiyle insan-makine ikiliğinde arada kalmanın yalnızlığını ve cinsiyet üzerinden sorunsallaştırdığı ikili anlatımları yıkma çabasını ortaya koyuyor.

 

 

İstanbul Karaköy’deki SANATORIUM’a girdiğimizde Eda’nın Baklava isimli işinin, yani uçan halısının dalgalandığını görüyoruz. Baklava işinde Eda, bu uçan halıyı gıda teknolojisinden, epoksi dökümden ve DC motorlardan yararlanarak programlamış, yani aslında dokumuş. Sadia Plant (1995), sergiye de ismini veren makalesinde, kadınların teknolojinin icadında, gelişiminde, üretiminde ve kullanımında temel ve kilit rollere sahip olduğunu söylüyor. Dokuma tezgahları ile bilgisayar teknolojilerinin birbirine olan bağlantısına ve paralelliğine dikkat çeken Plant, dokuma metaforu üzerinden bilgisayar yazılımının gelişimini anlatıyor. Plant’ın bu makalesinin sergi için önemli bir referans noktası oluşturduğunu söyleyen Eda, geçmişten gelen motifleri günümüz teknolojisiyle dokuyor ve olmasını istediği geleceği tahayyül ediyor.

 

 

Baklava motifinin dokumalarda sıkça kullanılmasına ve bu motife aşinalığıma rağmen, onun neyi sembolize ettiğini bilmediğimi fark ettim. Dokumada baklava motifinin anlamına baktığımda karşıma türlü türlü yorum çıktı. Anadolu Ajansı’nın “Bu kilimde her motifin bir anlamı var” başlıklı haberi, genç kızların dokumayı duygu ve düşüncelerini ifade etmek için bir aktarım aracı olarak gördüğünü ve baklava deseninin de “evlenme çağım geldi, tatlım yensin” anlamı taşındığını söylüyor. Aynı haber eli belinde motifinin anlamının da “elim belimde, keyfim yerinde. Her şeyim hazır, evliliğe hazırım” olduğunu belirtiyor.

 

 

Eda ise gerçek baklavalardan dokuduğu halısında adeta “halı yapmışım tatlıları, uçuyoruz,” diyor. Kadınların belli bir yaşa geldiğinde “evliliğe hazır potansiyel gelinler” olmasını bekleyen topluma bu uçan halıyla nanik yapıyor. Halı özellikle toplumsal cinsiyet üzerinden dayatılan ikiliklerden uzaklara, yani Eda’nın bizleri de davet ettiği geleceğe tahayyülüne doğru uçmaya hazır. “Gelecek hakkında düşünüyorum, size de olmasını istediğim bir gelecek önerisinde bulunuyorum belki. Benimle gelebilirsiniz, önerim var,” diyor Eda; organik malzemeyle dijital öğeler bir araya geliyor, baklavalar çürüyor, halı havada dalgalanıyor.

 

 

“Gelecek Tezgahları”nda beni en mememden vuran iş ise bu yazının da odağına alacağı Cinsiyetsiz Memeler oldu. Evet, mememden dedim, göğüs de kalp de diyebilirdim ama meme dedim. Göğüs omuzlar ve boyundan başlayıp karın bölgesinde biten bölgeye verilen isimken meme, kimilerinde süt bezlerinin yani lobüllerin de bulunduğu kimilerinde yağ dokusunun daha fazla kimisinde ise kas dokusunun fazla olduğu organa deniyor. Göğüsten tek tane varken, meme genelde iki tane oluyor ama hiç memesi olmayan, tek memesi olan, ikiden fazla memesi olan insanlar da var. Yani meme ucu ve areolanın bulunduğu o yağlı kaslı organ meme, göğüs değil meme! Ve hayır, meme cinsel organ değil! Bu noktada bir nanik de benden Freud’a.

 

 

Cinsiyetsiz Memeler işi için Eda, çeşitli beden görsellerinden 300 kadar memenin ekran görüntüsünü aldığını ve bu meme görsellerini öğrenmesi için yapay zekaya verdiğini söylüyor. Yapay zeka bu farklı meme görsellerinden aldığı parametrelerle çeşitli yeni meme imajları oluşturuyor. Dolayısıyla Cinsiyetsiz Memeler işinde gördüğümüz meme görselleri herhangi bir insana ait değiller. Eda yine de bir sürü insandan “benim memem şu,” “bu benim memem” gibi mesajlar aldığını söylüyor. Bu mesajlar için izleyicinin işle kişisel bir bağ kurabildiğinin gülümseten çıktıları diyebiliriz. Cinsiyetsiz Memeler’de memelerin ne kadar yağlı olduğuna ya da lobüllü olup olmadığına dair bir referans göremiyoruz; memelere öyle hemen bol keseden bol ön kabullü cinsiyet atayamıyoruz. Eda’nın ikili cinsiyet sistemlerine çomak sokma tahayyülü de zaten bu yönde: “Önerdiğim geleceğe ben de uymaya çalışıyorum bir yandan. İkili düşünme sistemlerini sorunlu bulsam da, kendimi de bu problemleştirdiğim ikilikler üzerinden düşünürken yakalayabiliyorum. Mesela, birinin cinsiyetine dair bir fikir oluşturduğumu fark ettiğimde kendimi uyarıyorum. Kullandığım teknolojiyi de bu konuda dikkatli olmaya çalışarak oluşturdum.”

 

 

 

Cinsiyetsiz Memeler’de ilk bakışta ışıklandırılmış meme uçları dikkati çekse de, bu meme uçları, Anadolu dokuma motiflerinden eli belinde ile koç boynuzunun birbiriyle örüldüğü motiflerin tam da ortasında yer alıyor, böylelikle de yeni bir desen oluşturuyor. Ana tanrıçayı, dişiliği, analığı, doğurganlığı, uğuru, bereketi, kısmeti, mutluluğu ve neşeyi sembolize eder denen eli belinde motifi ile bereket, kahramanlık, güç, yiğitlik, mertlik, dürüstlük ve erkekliği sembolize ettiği söylenen koç boynuzu motifi yeni bir motifte bir araya gelerek, üst üste geçirilerek ve beraber örülerek aslında yine cinsiyet temelli ikiliğe kafa tutuyor. Cinsiyetsiz Memeler, Orta Anadolu’da kadınlar tarafından dokunan eli belinde ve koç boynuzu motiflerinden yola çıkarak dişiliği doğurganlığın, erkekliği de gücün sembolize etmesine itiraz ediyor. Eda bu motifleri bir arada yeniden örerek kendi feminenlik ve maskülenlik, dişilik ve erkeklik anlatılarımızı kendimizin yazabileceği bir alan açıyor. Toplumsal cinsiyetin kodlarını ve memeleri cinsiyetsizleştiriyor.

 

 

Memenin bahsini bile sansürlediğimiz bu ortamda hem memelerden hem de meme ve meme ucu sansüründen daha fazla konuşmaya ihtiyacımız var. Sık kullanılan sosyal medya platformlarındaki “kadın meme ucu” sansürü kadın atanan yağlı doku parçasına olan bu takıntıyı perçinlemeye ve perçinledikçe de kadın memesini cinselleştirmeye devam ediyor. Meme kimileri için uyarıldığı erojen bir bölge olabilir ama bu “kadın memesine” olan takıntıyı açıklamaya yetmiyor. Çocuğunu emzirdiği fotoğrafını paylaşan kişilerin şikayet edildiğini ve bu nedenle de hesaplarının askıya alındığını ya da kapatıldığını biliyoruz. “Kadın memesi” örtülmeye ve sansürlenmeye yani her bağlamda cinselleştirilmeye ve tahakküm altına alınmaya çalışıldıkça birileri bir dünya para cukkalıyor. Memeler haddinden fazla cinselleştirildikçe başta porno sektörü; aşırı cinselleştirilmeye “layık” memelere sahip olunmalı mesajı pompalandıkça estetik plastik cerrahi, iç çamaşırı sektörü, kozmetik sektörü ve daha birçokları kazanıyor ve kişiler iki tane, dik ve büyük memelere sahip olmak için harcadıkça harcıyor.

 

 

“Kadın meme ucunu” sansürleyen sosyal medya platformlarında, yapay zeka hangi memenin “kadın memesi” hangi memenin “erkek memesi” olduğuna karar veriyor ve “kadın memesi” olarak algıladığını sansürlüyor. Yapay zekayı bu kararları almakla alakalı programlayanlar da aslında yine insanlar. Eda, Cinsiyetsiz Memeler için kodlama yaparken tam da bu memelere cinsiyet atanmasının ve bu atamayla gelen toplumsal cinsiyete dayalı çifte standartların önüne geçmeye çalışıyor. Eda’nın hayalini kurduğu “mekanik dünyada, robotlar insanların çoğunluğunun ulaşabildiği bilinçlerden çok daha üstün bilinçlere sahip olmalı . . . hiçbir belirli kimliğe sahip olmayan ve sürekli geçici ve akma halinde.”

 

 

Cinsiyetsiz Memeler bize çeşit çeşit meme gösteriyor. Karaköy’ün ortasında bir galeride Anadolu motiflerinin parçası olarak bir sürü meme görmek bana iyi geliyor. Çünkü bir yandan daha çok meme gördükçe memeyi normalleştirmeye başlayacağız. Daha çok meme gördükçe memelerdeki çeşitliliği normalleştireceğiz. Böylece özellikle “kadın memeleri” bir sürü insanın üstünden para kazandığı “nesneler” olmaktan çıkacaklar ve bir zahmet artık memeler üstündeki söz hakkının memenin sahibinde olduğu anlaşılacak.

 

Eda’nın gelecek tahayyülünde üstsüz dolaşan memelilerden biri de benim.

 

Fotoğraflar: Zeynep Fırat

 

Referanslar

 

Plant, Sadia. 1995. “The Future Looms: Weaving Women and Cybernetics.” Cyberspace/Cyberbodies/Cyberpunk: Cultures of Technological Embodiment içinde, (ed.) Mike Featherstone, Roger Burrows, Sage, 1995.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

MEYDAN

YSen Neymişsin Be “Pegging!”
Sen Neymişsin Be “Pegging!”

“Gidin normal insanlar gibi birbirinizi kıçınızdan becerin!!”

MEYDAN

YBosna Hersek’ten Meseleli Kuir Tasarımlar: TANKA
Bosna Hersek’ten Meseleli Kuir Tasarımlar: TANKA

‘Eşitliğe ve kaliteye inanan herkes için kuir tasarımlı kıyafetler’ mottosuyla yola çıkan TANKA ve yaratıcısı Asja Kunto'yu ağırladık.

Bir de bunlar var

Art is dead! Yahut Tanrı Bu, Buna Konuş
Kadına Şiddeti Görünür Kılmak: Sanja Ivekovic’in Sanatı
Sinyaller, Jestler, Kolektif Bedenler

Pin It on Pinterest