Tam oniki fasikül, parlak kuşe kağıda, Avrupa'da basılıyor...

ECİNNİLİK

Büyük Kırmızı Ruj Atlası

 

Ne zamandan beri aklımda, içimde bir kırmızı ruj yazısı yazmak var ama ben dağınık kozmetik düşüncelerimi bir araya tutturana kadar, şükür imdadıma dünyaca ünlü İngiliz makyaj sanatçısı Lisa Eldridge yetişti. Kırmızı ruj konusundan azade, makyaj düşkünüyseniz Lisa Eldridge’in Youtube kanalı alanında internetin kesinlikle en iyilerinden biri. Tutumu, bakış açısı, önerileri, hepsi bomba – Bir de sessiz sedasız, iddiasız ve alçakgönüllü, şak diye makyajın devlerini konuk etmiyor mu kanalına? Eldridge’in meftunuyum. Videoda bu büyüklüğe siz de şahit olun:

 

 

 

 

Bahsettiği uygulama biçimi, benim de kendime öğrettiğim ama nasıl anlatacağımı bilemediğim bir şeydi, uzmanından görmüş olduk. Bahsettiği biçimde uygulandığında rujlar, 24 saat kalıcılık sözü veren o kalpazan rujların dudak kenarına yapışıp ortadan bomba yemiş gibi buharlaşması biçiminde değil, olması gerektiği gibi kalıcı oluyor. Renk dudakta solacaksa da homojen ve edepli soluyor, tazelemeden üçüncü, dördüncü saat itibarıyle tatlı bir mühre dönüşüyor.

 

Lisa videoda geniş bir renk ve fiyat skalasından harika bir seçme yapmış (Listenin tamamı için buraya). Ben de ne yapayım, biraz bu listede denediğim, kullandığım rujlardan bahsedeyim bari.

 

 

Rouge Allure, 09 Lover, efsunlu gibi bir şey. Anlatması zor bir renk – Hafif ten rengine ve günışığına göre keman çalan inanılmaz bir ton, bordo, kiremit kırmızısı ve pembenin aşk çocuğu sayılabilir. Gülmeyin, valla çok karışık bir kırmızı. Üç tüp kullandım hala bu ne renk diye sorsanız oturur düşünürüm. Reklamdaki gibi araba camından duygulu bakma günleri için kusursuz bir ruj. (Ne?)

 

MAC Ruby Woo ve Russian Red, Lisa’nın da dediği gibi klasik sayılabilecek iki ton, ikisi de kırmızılığından şüphe edilemeyecek kadar doygun kırmızılar. (Yaa, sağol) Ben şahsen MAC rujların formülünün hastası değilim, pigment ve renk gücünden hacet olunmaz belki, ama yeterince nemlendirici değil. Kusura bakmasınlar.

 

 

– Türkiye’de malesef, malesef bulunmayan Revlon’un 06 Really Red‘i, Lisa biliyor mu emin değilim ama, artık üretilmiyor. Revlon o mat seriyi tamamen rafa kaldırdı, üzgün surat. Renk açısından efsanevi, doku açısından MAC mat rujları iki tur gezdiren, fiyat açısından yarısı bir dostumuzdu. Gene üzgün surat.

 

NARS‘ın mat rujlarının dokusu ise tam manasıyla facia, bahsedilen Red Lizard da buna dahil. Renk konusunda sektörün belki de en iyilerinden olduğunu düşündüğüm bu marka, içine çimento mu koyuyor ne yapıyorsa, o rujları kullanım süresini etkileyecek kadar kötü kılmayı başarıyor. Şimdi bu doku işi biraz da tercih meselesi galiba, ama fiyatıyla beraber düşünüldüğü zaman hakaretamiz. Formülleriyle aranız iyiyse Fire Down Below (Yangınıvar, yangınıvar, benyanıyorrum) ve Rouge Basque iki başka güzel NARS kırmızısı.

 

 

Tom Ford‘un rujlarının formülü ve pigmenti kusursuz denecek kadar iyi, ama o fiyata başka bir şey olsa gidip adamın boğazını sıkasınız gelir zaten. Bir zahmet. Ambalajı bayağı lüks, Özal tarzında, gülle ağırlığında ve biraz müteahhit arabası gibi. Bordo renk düşkünüyseniz Black Orchid de çok güzel, gözü tabutta ve hafif çürük bir dut rengi. (Ben böyle deyince hiç güzel olmadı)

 

İzninizle üzerine eklemek istediğim bir kaç ruj daha var, çünkü daha çenem yorulmadı ve büyük ruj safarisine çıkacaksanız belki bunlara da bir bakmak istersiniz:

 

 

Maybelline Color Sensational 547: Kırmızı ruja seks dolu isim koyma kanunu gereğince ismi Pleasure Me Red olan bu ürün, renk bakımından Chanel Rouge Allure Lover’a gerçekten de bayağı yakın. Formülü de çok iyi. Tek şikayetim tadı ve kokusunun Çin’de üretilmiş adaletsiz kırtasiyelere benzemesi. (Bu arada “Kırmızı rujlu güzel kız görünce basmış görseli,” demeyin, reklamdaki ruj bu bahsettiğim renk. Dediğim diğer görseller için de geçerli. Ödevimi yaptım, hırslı Avon bayii gibi çalıştım)

 

 

YSL Rouge Volupte 18: Bizim arkadaş en sağdaki. Dokusu çok ince, oldukça nemlendirici. Ambalajının biraz Great Gatsby, Kuduruk Yirmiler etkili olması gibi bir avantajı var – Yalnız tad ve koku anlamında bu da biraz abartılı. Ben ruj tadı, kokusu konusunda çok hassas değilimdir, benim bile içimi bayıyor. Sanki ağzınıza kuru çiçek torbası doldurmuşsunuz gibi. Biz babanne salonu muyuz, basmayın kardeşim rujlara esansı.

 

Sephora R06, It Girl: Ben turuncu kırmızı bu rujun adının galaksinin en sevimsiz stil ikonu Chloe Sevigny’den geldiğinden şüpheleniyorum. Renk çok güzel, formül eh, Sevigny böö.

 

Böö.

 

 

YSL Rouge Pur Couture Vernis, 14 Fuchsia Dore: Ay adını yazarken elim yoruldu, ruj değil İspanyol asilzadesi. Bu rujun çok acayip bir formülü var, çok parlak, siz istemezseniz yerinden oynamayan opak bir dudak parlatıcısı düşünün. Düşünün… Biraz oyuncaklı bir ruj, üstelik ilk sürüldüğünde pembe, sonra kırmızıya dönüşüyor. Mizacen biraz alem. Formülü de ne ruj, ne parlatıcı, ikisinin arasında.

 

Rouge Coco – 21 Rivoli, model Iris Strubegger’in dudaklarına yapışmışken (Keh keh)

 

– Chanel Rouge Coco, 21, Rivoli: Bordoya kaçan, derin bir kırmızı. Formülü, nemlendiriciliği on üzerinden iki bin.

 

 

Dior Addict 991 Perfecto: Bırak da ona biz karar verelim. Derin ve hafif transparan bir koyu bordo. Tüpte çok koyu duruyor ama siz ona bakmayın, çekingenliğinden.

 

Bunlar benim bildiklerim, kesin piyasada hiç duymadığım acayip şeyler vardır. Güzellik piyasası böyle işte, adamı uykusuz tutmayı şiar edinmiş…

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

SANAT

YBu Resim Gitmeli Mi?
Bu Resim Gitmeli Mi?

Sanatçı Hannah Black'in siyah bir çocuk cesedini tasvir eden sanat eserinin var oluşunu ve sergilenmesini eleştirdiği açık mektubundan hareketle: "onurlandırmak" ve "lafı ağzına tıkmak" arasındaki ince çizgi nerede durur?

KÜLTÜR

YMary Beard: Gücün İçinde, Üzerinde, Peşinde Kadınlar
Mary Beard: Gücün İçinde, Üzerinde, Peşinde Kadınlar

Cambridge Üniversitesi Klasikler Profesörü Mary Beard'ın konuşması: Kadınlar Antik Yunan'dan bugüne güçle nasıl ilişkilendi?

SANAT

YÖlüm Kadar Ciddi, Küfürlü bir Şaka: Renate Bertlmann
Ölüm Kadar Ciddi, Küfürlü bir Şaka: Renate Bertlmann

Renate Bertlmann, 1970’lerde bir çok çağdaşı gibi 1968’in devrimci atmosferi ve ikinci dalga feminizmin gücüyle kadın bedenini bir kutlama ve devrim aracı olarak yeniden kurgulayan eserler üretmiş.

SANAT

YGüncel Kızlar (1977)
Güncel Kızlar (1977)

Vintage sarısı, yalnızca çözülmüş meselelere, başarıyla alınmış haklara mı değer?

Bir de bunlar var

2015 Seçkisi: “Dünyayı Değiştirmeye de Yetebilirim”
Var mısın Yok Musun?: Bir Ten Rengi Çorap Deneyimi
Süper babaanne bombaları savuşturuyor

Pin It on Pinterest