Kendimizi teknoloji üretebilen fakat zulmü yeniden üretmeyen insanlar olarak kurmamız çok önemli.

KÜLTÜR

Barbara Paes ile Röportaj: Brezilya’daki Siyah Feminist Siberaktivistler ve “Teknolojide Kadınlar” Neoliberalizmi

Ani Phoebe Hao’nun Barbara Paes ile yaptığı GenderIT’de yayınlanan “Barbara Paes on Black Feminist Cyberactivists in Brazil and the Neoliberalism of ‘Women in Tech’” röportajının çevirisidir.

 

 

Genç feministler pandeminin dışlanmış gruplar üzerindeki etkisine hızlı tepki geliştirdiler. Gözetim teknolojilerinin, devlet baskısının ve ekonomik küçülmenin cinsiyete dayalı etkileri, feminist bir yaklaşımla çalışanlar için halihazırda gayet tanıdık. Fakat pandeminin şiddetlenen etkisi feministleri daha fazla beraber çalışmaya, hızla değişen manzarayı incelemeye, yollar ve çözümler üzerine düşünürken özellikle yaratıcı olmaya teşvik etti.

 

Minas Programam kurucularından, teknoloji ve toplumsal adaletin kesişim noktalarında çalışan genç bir Brezilyalı feminist olan Barbara Paes ile röportaj yapma fırsatı elde ettim. Minas Programam, Sao Paulo’da çoğunluğu genç ve beyaz olmayan kadınlardan oluşan programlama ve diğer becerileri kazandırmak üzerine çalışan bir kolektif. Paes aynı zamanda The Engine Room’da da çalışıyor. Tanışmamız yıllar öncesine, APC’nin Malezya’daki Feminist Internet toplantısına dayansa da, sonraki yıllarda da feminist fonlar, gençlerin öncülük ettiği feminist aktivizm ve Brezilya’daki siyah feminist aktivizm üzerine sohbet etme fırsatımız oldu. Bu röportajda ise Paes’in genç bir feminist olarak yaşadığı kurucu tecrübelere, liderlik ve beraber çalışma pratiklerine, teknoloji mecralarındaki cinsiyet sorunlarına, siyah feminist yaklaşıma ve Brezilya’yı büyük şekilde sarsan pandemi sırasında çalıştığı projelerden bazılarına değindik.

 

Barbara Paes: Bu organizasyonlarda çalışırken, bazen kendi sesimizi kaybediyoruz. Kendi fikirlerimizi, bizi motive eden şeyleri ve yapmayı seçtiğimiz işleri yitiriyoruz. New Wave’i yapman bu nedenle çok güzel.

 

Ani Hao: Bunu duymak çok hoş, teşekkür ederim. New Wave’i yapma, genç feministler hakkında bir bülten çıkarma fikri, benim gazetecilik deneyimimden geliyor. Bu insanlarla halihazırda röportajlar yapıyorum,  ve hiçbir zaman  o insanın bana söylediği şeylerin tamamını yayınlayamıyorum, hatta dörtte biri veya beşte birini bile. Teen Vogue için yaptığım son röportajlar harikaydı mesela, ama sadece bir paragraf kullanabilmiştim. (Gülişmeler) Eğer genç feministler medyada kendilerine yer bulabiliyorlarsa, bir veya iki paragraflık konuşabiliyorlarsa (bu zaten iyi), bence insanlar onların yazdığı makaleleri de daha çok görebilmeli. Sana beni ilgilendiren temalar hakkında sorular soracaktım; genç feministlerin çocuklukları, nasıl yetiştirildikleri, biçimlendirici deneyimleri, kendilerini nasıl feminist olarak tanımlamaya başladıkları gibi kişisel bağlamlarını paylaşmak istiyorum.

 

BP: Bunun hakkında sanırım fazlaca düşündüm. Kendimi nasıl şekillendirdiğim konusu yani, bu biraz çılgınca. Bir dizi olay, mesela nasıl yetiştirildiğim, feminist olmamam mümkün değildi. Lisede geçirdiğim yılların da benim için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Özel okuldan alınıp 14 yaşında Sao Paulo’da bir devlet lisesine gitmek benim için önemli bir değişimdi. Bu deneyim beni çok değiştirdi. Sanırım o zaman kendimi bir feminist olarak tanımlamıyordum, fakat diğer alanlarda politikleşmek benim için çok önemliydi. Öncesinde meseleleri bireysel olarak düşünüyordum,  bunların politik olayların parçası olduklarıyla bir farkındalığım yoktu. Birbirinden çok farklı insanları bulunduran yeni bir okula gitmiştim, ve okulun onlarca yıla yayılan bir öğrenci aktivizmi tarihi vardı. Üniversiteden sonra ise bu konularda çok fazla düşündüm ve feminizmi daha önce keşfetmediğim bir derinlikte keşfettim. Bunu özellikle beni dinleyen diğer feminist kadınlara, diğer siyah kadınlara borçluyum. Sanıyorum ki daha gençken önce diğer insanların deneyimlerini dinlemeyi öğrenmem gerekiyordu ki kendi fikirlerimi dile getirebilmeyi öğreneyim.

 

Feminizm hakkındaki görüşlerimin evrimi siyah kadınların düşünce ve üretimi sayesinde oldu. Üniversite yıllarımda cinsiyet meselelerinin konuşulduğu, sadece kadınlardan oluşan bir alan vardı. Bu alan benim için önemliydi çünkü bence Brezilya’da bir ahlaki üstünlük söz konusu. Kimi okudun, kimler hangi alanlarda bulundu, kimler bu alanda kanon sayılan yazıları okudu gibi şeyler. Kendimi ve bazı şeyleri kanıtlamamamın gerekmediği ortamlarda bulunmam önemliydi. Özellikle yeni projeler üretebilmek için güvende hissettiğim alanlara ihtiyacım vardı.

 

AH: Zannediyorum hem bağımsızlığını koruduğun hem de bir şeyin parçası olduğunu hissettiğin alanlardan bahsediyorsun.

 

BP: Kesinlikle. 27 yaşındayım ve zaten bir süredir bazı örgütlerde çalışıyorum. Minas Programam benim kurduğum bir proje ve bir tür görünürlüğüm var.  Ama Brezilya çok ırkçı bir ülke. Bugün bile çoğu insan beni veya benim gibi insanları lider konumunda göremiyor. Dün Minas Programam ve PretaLab olarak geliştirmemiz gereken beceriler üzerine konuştuk. Bu programa bakıp bunun sadece bir ders olduğunu düşünebilirsiniz. Yalnızca siyah kadınlara yönelik bir ders. Ben teknoloji konuşulacak bir alanın yalnızca siyahi kadınlara yönelik olabileceğini hayal bile etmemiştim. Bu çılgınlık. Çünkü bizim de lider konumunda görülmemiz çok önemli. Kendimizi liderler olarak görmemizle birlikte teknoloji konusunda eğitimli olmamız, kendimizi teknoloji üretebilen fakat baskıları yeniden üretmeyen insanlar olarak görmemiz de çok önemli. Siyah kadınlar olarak kendi insanlarımız üzerine, baskı biçimleri üzerine, yeni alanlar yaratmak üzerine çok düşünüyoruz.

 

Dijital teknolojiler gün içerisinde karşılaştığımız zulmü hiç olmadığı kadar artırıyor. Dün böyle bir alanda siyah kadınlar ile bir araya gelmek ve bu teknolojilerin nasıl üretildiğini tartışmak feminist pratiğim için çok önemliydi, çünkü genellikle bu süreçlerden dışlanıyoruz. Brezilya’daki Internet Forum gibi progresif olduğunu iddia eden alanlarda bile hiç siyah kadın yok. Bu kadınların katılımı yıllardır reddediliyor, bir sene Bloguerias Negras  (Siyah Bloggerlar) bununla ilgili bir makale bile yazmıştı. Genç kadınları bu tartışmaya dahil etmek, bazen çok teknik ve sınırlı gözükse bile çok önemli.

 

AH: PretaLab ile olan ortaklığınız nasıl oluştu? Bu alanların liderlik ve katılım için ne kadar önemli olduğundan bahsettin. PretaLab’ın hepinizi önemli bir partner ve seni önemli bir lider olarak gördüğünü düşünüyorum.

 

BP: PretaLab 2017’de kurulduğundan beri bir ilişkimiz var. Toplumsal hareketlerden, kültürel, sosyal etkinliklerden gelen siyah kadınlar çevrimiçi bir mevcudiyet istiyorlar. Çoğu insan için bu mevcudiyete sahip olmak çok kolay görünüyor, biz öyle olmadığını biliyoruz. Bu yüzden çevrimiçi mevcudiyetin nasıl geliştirilir üzerine bir atölye tasarladık ve bu düzenlediğimiz ilk atölye oldu.  Sonrası “bu atölyede şu kişiyle tanıştım, diğer iki proje bu nedenle oldu” durumuna dönüştü. Pek çok insan tanıma fırsatı bulduk, PretaLab ile olan ortaklığımız de bu şekilde ortaya çıktı. Yeni istekler ve yeni program fikirleri ortaya çıktığını fark ettik. Biz Minas Programam’da orta düzeyde bir programlama kursu geliştirmeye ihtiyaç duymamıştık. Buna ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorduk ama PretaLab ile birlikte yeni çevrelere ulaştık ve bunu yapmamız onlar için çok iyi olacağını fark ettik. Sonuçta bir ortaklığa dönüştü. PretaLab, Brezilya’nın her yerinden kadınları içeriyor, Minas Programam ise daha çok Sao Paolo’da örgütlü. Bu nedenle ortaklık iki taraf için de yararlı hale geliyor.

 

Teknoloji, cinsiyet ve ırk ile ilgili bir çalışma grubu. İnsanlar hala teknolojinin zor bir şey olduğu kanısında. Minas Programam’da hep her şeyin insanlar tarafından yaratıldığını, bu nedenle her şeyin ideolojisi olduğunu söyleriz. Bu nedenle bu çalışma grubunu teknolojiyle çalışmayan fakat teknolojinin onları ve diğer herkesi nasıl etkilediğini merak edenler için oluşturduk. Minas Programam’da genellikle sanal olarak çalışmıyoruz ve fiziksel buluşmaları önceliyoruz, bu nedenle her şeyi çevrimiçi olarak yapmayı öğrenmemiz gerekti. Brezilya’da çoğu insanın cep telefonu var fakat herkesin evde bilgisayarı yok, evdeyken kadınlar evde yapıp ettikleri diğer şeyler nedeniyle kendi projelerine odaklanamıyor. Bazı yazıları İngilizceden Portekizceye çevirdik, bu da çok önemliydi.

 

AH: Bu çevirileri yayınladınız mı?

 

BP: Hayır, çünkü yalnızca çalışma grubu için çevrilmişlerdi ve resmi, ticari çeviriler değillerdi. Çok sayıda kitap değerlendirmesi ve özeti de yazdık çünkü teknoloji alanında çalışan siyahi kadınların çoğunun metinleri Portekizceye çevrilmemişti. Bu yazarlardan bazılarıyla röportajlar yaptık, örneğin Simone Browne ile. Çoğu tartışma bizim için erişilemez olduğundan bunları yapmamız mühimdi. Bu tartışmalar genellikle akademik çevrelerde yapılıyor, bu da Brezilyalı kadınların gerçekleriyle pek de uyuşmuyor. Farklı ülkelerdeki siyah feministler tarafından yürütülen diğer tartışmalar ise Portekizceye çevrilmiyor, yayıncıların önceliği bu değil.

 

Brezilya’daki siyah feministler İngilizceden Portekizceye resmi olmayan şekilde yazı çevirme ve bilgi paylaşımı işini uzun zamandır yapıyor, bize de ilham veren şey buydu. Her şeyin işlemesi için önemli bir adımdı bu. Brezilyalı siyah feministlerin yazılar çevirip diyalog oluşturmaları ve bunu daha topluluk ölçekli bir şekilde yapmaları çok sık görülen bir şey. Yaptığımız önemli diğer bir şey ise tüzük oluşturmak ve bazı iletişim anlaşmaları belirlemekti. Bunun sebebi ise alanın saygılı ve üretken olmasını sağlamaktı. Artık herkesin  tecrübelerimizin ve bilgilerimizin birbirinden farklı olduğunu bildiğini düşünüyorum. Bu süreçte grup inanılmazdı, bu sene yaptığım en iyi şeylerden biriydi. Grup bize bunun bir iyileşme süreci olduğunu ve teknolojinin aklımızdaki tanımını genişletmemiz gerektiğini gösterdi. Podcast’lere baktık, siyah kadınların uzun zamandır kendi teknolojilerini hayal edebildiğini ve tasarlayabildiğini gördük. Bilgimizi paylaşmanın yeni yollarını düşündük. Bu teknolojilerin toksik olduğunu anlayarak bildiklerimizi nasıl paylaşabiliriz?

 

AH: Fikirler için bir alan ve pandemiye hızlı bir tepki. Seninle dijital hakların feminist perspektifle konuşulduğu bir alanda tanışmıştık. Sence Minas Programam da büyük platformların yıkıcı olduğunu görüşünde mi?

 

BP: Kesinlikle. Bizim için bu büyük platformların, teknoloji şirketlerinin, kullandığımız ağların beyaz üstünlüğünü yeniden üretmek için kullanıldığı aşikâr. Yalnızca hep bahsettiğimiz ırkçılık gibi sorunlar için de değil, her türlü sorun ve baskı için bu geçerli. Ürettiğimiz ve kullandığımız her şeye eleştirel bir şekilde bakmak Minas Programam’da gittikçe daha da artan bir perspektif haline geldi. Bu, feminizmden ayrılamaz bir şey. Bizim için, yolculuğumuz ve evrimimiz için, bazı şirketlerin davranış ve etkilerine bakmadan teknolojiyle ilgilenen feminist bir inisiyatif olmak oldukça çelişkili olur. Örneğin, zor olsa da bazı şirketlerdeki iş ilanlarını asla paylaşmıyoruz. Ağlarımızdaki kadınlar iş arıyor ve işe ihtiyaç duyuyor, fakat biz bazı alanları, bu iş alanlarını, desteklemenin daha yıkıcı ve çelişkili olduğunu düşünüyoruz. Bazı insanlar bu tartışmaya girmek istemiyor ki bu kolay bir tartışma değil. Başından beri bu şirketlerdeki iş ilanlarını ve çalışmaları yayınlamadık. Yaptıkları yüzünden onları eleştirdik, çünkü neler yaptıklarını biliyoruz. Bu projenin başında, bizim için öncelik bu değildi. Zaman geçtikçe görünüyor ki içlerinde ne kadar kadın olursa olsun bu şirketler değişmeyecek. Şu bir safsata: “Eğer çeşitlilik varsa, şirket değişir.” Hayır, şirket şirkettir, belirli amaçları vardır. Bu nedenle iş ilanları paylaşmıyoruz, iş birliği ve partnerlik konusunda da pozisyonumuzu belirledik. Bize her ay partnerlik teklif eden bir şirket var. Fark ettik ki bu şirket çalışan ağı nedeniyle her zaman bir skandalın eşiğinde. Bu şirketlerin isimlerini temize çıkarmak amacıyla bize ulaştığının farkındayız.

 

AH: Bunun Brezilya’da büyük ölçekli olduğunu görüyorum. Birkaç yıldır bu yaşanıyor. Peki kaynağı ve başka seçeneği olmayan feminist gruplara ne diyorsunuz, hayır mı demeliler?

 

BP: İnsanları imkânsız pozisyonlara koyuyorsunuz. Yemek yemeye ihtiyaçları var. Minas Programam’ın başka seçenekleri var, bu nedenle hayır diyebiliyoruz. Bu şansa sahip çok insan yok. Vaktimizi diğer gruplara hayır demeleri için baskı yapmaya ve onları yargılamaya değil, bu şirketlere karşı kendi konumumuzu belirlemeye harcıyoruz. Yaptığımız bir şey, feminist gruplara başka şekilde fon bulmayı tavsiye etmek, örneğin feminist fonlar veya Brezilya’daki fonlar gibi. Bu bir ihtimal. Diğer karmaşık sorun ise bunu yapmak istemeyen grupların olması. Kolektif bir ajanda belirlemek istemeyen çok fazla grup var. Bazı gruplar feminist bir analiz yapmadan kadınların teknolojideki yerini konuşmak istiyor.

 

AH: Çeşitlilik, kapsayıcılık ve temsil gibi şeylerin mantığı beyaz üstünlüğüne hizmet ediyor, çünkü bu şeylere tasdik ve ahlaki üstünlük için ihtiyaçları var. “Biz de insan haklarına önem veriyoruz, biz de aktivistiz çünkü çeşitliliğimiz var falan.” Sanki “kadınlar” bir kesişimsellik kategorisilermiş ve de sınıfı, ırkı, başta bir sürü gerçekliği düşünmüşler gibi.

 

BP: Doğru. Şimdilerde büyük teknoloji şirketlerinde birkaç siyah kadın var ve bu şirketler ırkçı yapay zekâ teknolojileri satıyor. Bu kolay bir seçenek değil, bu nedenle bir sürü fon kaybettik. Minas Programam’daki herkesin bir işi var, kişiden kişiye değişse de her birimiz finansal istikrara sahibiz, bu da bazı kararları almamızı sağlıyor. Aynı zamanda Brezilya şu anda bir ekonomik çöküş yaşıyor. İşler kayboluyor, bitiyor. Çok sayıda insan, çok sayıda kadı  işini kaybediyor ve paralelinde kendi projelerini yürütmeleri imkansız hale geliyor. Kaynaklar için halihazırda edildiğini hissettiğimiz kavga daha da büyüyecek. Zaten Brezilya’da belli ayrıcalıkları olan beyaz kadınlar yerli kadınlarla, siyah kadınlarla, sosyal piramidin en altında ve başka fon bulma imkanı olmayan kadınlarla fonlar için çekişme içine giriyor. Bu gerileme içerisinde Brezilya’daki siyah kadınların işleri geri planda kalıyor. Brezilya’daki kuruluşlarda kim çalışıyor diye bakarsanız çoğunun beyaz olduğunu göreceksiniz. Bu, kimin fon alacağını belirlemede bir fark yaratıyor. Fon veren kuruluşlara projelerini beğendirmeye çalışırken beyaz olmaları avantaj sağlıyor. İleride beyaz olmayan feministler fonlara erişmede daha büyük zorluklar çekecek. Seninle bunun hakkında birkaç kez konuşmuştuk.

 

AH: Evet. Bunun hakkında çok konuştuk.

 

BP: Bu gerçekten çılgınca. Ben Siyah Siberaktivistler Ağı’nın bir parçasıyım. Bu, Criola isimli bir STK’nin  2017’de Rio de Janeiro’da kurduğu fakat bütün Brezilya’da faaliyet gösteren bir ağ.

 

AH: Bu ağ hala aktif mi?

 

BP: Hala aktif ve bazı eyaletlerde diğerlerinden daha aktif. Kendi kendine yetebilen bir ağ üstelik. Şu anki bağlamdan dolayı mobilize olduğunu sanıyorum. Bu  ağ ortaya çıkmadan önce de yıllardır düşündüğümüz bir şeydi hatta. Feministlerin cinsiyete dayalı şiddet üzerine nasıl çalıştığı, yeni çıkan inisiyatiflere nasıl fon kaybettiği ve daha birçok problem. Bazı yeni “feminist” inisiyatifler fazla “hijyenli,” belli bir tür estetikleri var, mesela içinde beyaz feministlerin olduğu siyah beyaz bir video gösterip “sessizlik sona erdi” diyorlar. Beyaz feministlerin cinsiyete dayalı şiddete karşı harekete geçmesi fakat bunu var olan inisiyatiflerden değil de kendilerinin kurduğu yeni gruplardan doğru yapmaları birçok şeyi gösteriyor. Fon alabiliyorlar, çünkü yaptıkları şey insanların hoşuna gidiyor. Brezilya’nın her yerinde bunun böyle olduğunu görüyoruz, Minas Programam’ın yer aldığı alanda, teknolojide kadınlar alanında da. Bu çok yaygın, her şeyi bir “kadın hakları” ve “feminizm” çerçevesine oturtuyorsunuz, fakat aslında sadece kendinize ve bu şirketlere hizmet ediyorsunuz.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ECİNNİLİK

YSalgın Capcanlı ve Tuhaf Rüyalar Gördürüyor. Peki Ama Nasıl?
Salgın Capcanlı ve Tuhaf Rüyalar Gördürüyor. Peki Ama Nasıl?

Karantinada yalnız başına kalmak gibi günlük yaşantılarımızı kısıtladığımız durumlarda rüyalarımızın gündelik olaylardan beslenen içeriği azalıyor ve bilinçaltımız daha derindeki anılara ulaşıyor.

MEYDAN

YSeçimin Bedeli: Üreme Sağlığı Hakları Elinden Alınmış Kadınları Fotoğraflarken Öğrendiklerim
Seçimin Bedeli: Üreme Sağlığı Hakları Elinden Alınmış Kadınları Fotoğraflarken Öğrendiklerim

Polonya’nın merhametsiz kürtaj yasaları, fotomuhabir Kasia Strek’i üreme haklarının kısıtlandığı yerlerdeki kadınların tecrübelerini sergilemeye itti.

SANAT

YSinemada Bechdel Testinden Daha İyisini Yapabiliriz
Sinemada Bechdel Testinden Daha İyisini Yapabiliriz

Bechdel testi sinemada kadın temsiliyetleri açısından artık yeterli değil.

Bir de bunlar var

Saflar Belli Olsun
Vinç bu, devrilir
Bir Demet “Türk Kızı”

Pin It on Pinterest