Bir tarafta bakım emeğinin artması ve bunların kadın işi olarak görülmesi, diğer tarafta kolektif bilinç sayesinde koşullara ve vaziyetlere yeni bir anlam kazandıran günlük direnişler.
Kadın işçiler bakım emeğinin ön saflarında yer alıyorlar ve bu savunmasızlık, şiddet ve sömürü zincirinin “en zayıf halkası” onlar.
Hayatın devamlılığını sağlayan sosyal ve duygusal ilişkileri, iş gücü piyasasının ya da belli bir zümrenin kar ihtiyaçlarından bağımsız şekilde kurabilmek…
Salgının bakım emeğini ve yeniden üretim faaliyetlerini nasıl dönüştürdüğünü inceleyen Tricontinental araştırmasının ilk bölümü.
Sürekli kar arttırmaktan önce insanlığın ve gezegenin refahını düşünen, sosyalist, feminist ve ırkçılık karşıtı bir dünyanın hem mümkün hem de gerekli olduğunu biliyoruz.
Politik tutumların yarattığı toplumsal sonuçlar, dünyanın birçok ülkesinde karantina sırasında artan ataerkil şiddetten ayrı düşünülemez ya da görmezden gelinemez.
Bakım emeği iştir. Toplum olarak temel ihtiyaçlarımızı karşılamamız ve insani gelişim gösterebilmemiz için gerekli maddi ve psikolojik koşulları sağlayan iştir.
Şu anda halk sağlığı yönergelerindeki en göze batan ihmallerden biri, insanlara daha fazla uyumalarını söylememek mi?
Salgının dünya çapında ifşa ettiği ve tetiklediği şiddet üzerine kapsamlı bir araştırma.
Genel anlamda üreme yıllardır sadece “kadınların sorunuymuş” gibi lanse ediliyor. İşin içine erkek üreme sağlığını katmak, üreme politikaları üzerinde süregelen tartışmaları değiştirebilir.