Sorgulayan ve boyun eğmeyen sanat egemenlerin tarihine ve kültürüne baş kaldırabiliyor, kendini barbarlığın karşısında konumlandırabiliyor.
Bizler ölümü düşünmekten özgürleştik. Ölümü ardımızda bıraktık; korkularımıza dokunacak yakınlıktayız ama bedenin sıcaklığıyla onların da önünden koşuyoruz.
İran’da kadınların öncülük ettiği bu mücadele yalnızca teokratik, baskıcı ve şedit bir rejimi yerinden etmenin yeterli olmadığını; çarpık bir din anlayışı ve yorumunun da içini oymamız gerektiğini gösteriyor.
17 senedir aynı gün aynı saatte ve aynı yerde barışçıl şekilde kutlanan 8 Mart’a bu sene polis saldırdı. Kadın düşmanı devletin arz-ı endamı.