Selin Ersoy Afrika'nın Kalahari'sinde mirket hayvanıyla ilgili araştırma yapan bir grubun parçası. Bu da onunla röportajımız.

KÜLTÜR

Kalahari’de Mirketlerle

Dün ilk defa tek başıma gerçek bir çalışma gününe başladım. Eğitimi tamamladım, kontrolden geçtim ve araziye yalnız çıkmaya hazırım. Gerçek diyorum çünkü pazar günü de yalnız çıkmıştım, ancak pazar günleri sadece ağırlık tartıyoruz, takip yok, davranışsal veri toplamak yok, arazide uzun süre kalmak yok. Dün hepsini tamamladım. Saat 7:10′da, Überkatz grubunun çantasını yüklenip evden çıktım, yuvaya geldim, telonikle yuvada olduklarının sinyali olan ‘bip’ sesini duydum, çayımı koydum, tartıyı hazırladım ve mirketlerin uyanmasını bekledim. Bir sığırcık (cape glossy starling) yuvanın çevresinde geziniyor, etraf sessiz ve sakin, gün daha yeni ağarıyor, hava epey soğuk.  

 

Selin Ersoy’un kişisel blogundan bir alıntı okuduğunuz. Kendisi Afrika’nın Kalahari illerinde devam eden bir projede araştırmacı olarak çalışıyor. Araştırma, pek tanıdık olmadığımız mirket hayvanı üzerine. Selin’den öğreneceğimiz çok şey olduğuna kanaat getirip, kendisine bir takım sorular sorduk geçtiğimiz haftalarda. Kısıtlı haberleşme olanaklarıyla aşağıdaki röportajı yaptık. Sağolsun cehaletimizi, merakımızı giderdi. Fotoğrafları da onun blogundan aldık.

 

 image09


Projeye nasıl dahil oldun? Kalahari’ye nasıl gittin?  Kalahari nerede bu arada tam olarak? Annen seni geçirirken neler dedi? (Zeynep ve Kiraz)

 

Çok uzun zamandır hayvanlarla çalışmak istiyordum. Lisans döneminde öğrenci değişimi ile İngiltere’ye gitmiştim. Oraya gitme amacım da hep istediğim ama Türkiye’de bulamadığım bir hayvan davranışı çalışmasında bulunabilmekti ve Arpat Özgül‘ün yardımları ile ulaştığım Cambridge Jackdaw Projesi’nde Alex Thornton ile kısa bir süre çalıştım. Oradan ayrıldıktan sonra iyice emin oldum bu alanda devam etmek istediğime. Kalahari Mirket Projesi Cambridge Üniversitesi tarafından yürütülen yaklaşık 20 yıllık bir çalışma. Alex doktora döneminde ve sonrasında burada mirketlerle çalışmış, buraya gelmeme de en çok o destek oldu. Çalışma alanı Kalahari Çölü’nün, Güney Afrika-Güney Kap bölgesindeki kurumuş Kuruman Nehri üzerinde. Televizyonda görmeye alıştığımız çölden biraz daha farklı olarak burada ağaçlar var. Buraya şimdilik bir yıllığına geldim, buna karar vermek, evden çıkmak çok da kolay olmadı. Annem “Kalmak istemezsen geri gelmekten korkma” dedi ama sanırım en çok da bu güven kalma isteğimi tetikliyor.

 

Kalahari’de mirket çalışıyorum dediğinde karsılaştığın tepkiler neler, en süper tepki ne oldu? (Melis)

 

Genel olarak ilk tepkiler heyecan verici, ancak bir yıl kalacağımı duyunca ‘deli misin’ diyenler de oluyor. Sanırım en süperi dört yaşındaki yeğenim Arda’nın “Burada hayvan yok mu, neden o kadar uzağa gidiyorsun?” demesiydi.

 

Erkek ve dişi mirketler arasında ne tür farklar var, insanlara benzer dinamikler göze çarpıyor mu? Çarpıyorsa nasıl? (Melis)

 

Mirketler 2’den 50 bireye kadar çıkabilen dişili erkekli gruplar hâlinde yaşıyorlar. Bu gruplardaki en baskın karakter olan bir dişi, genellikle üreyen ve soyunu devam ettirme şansına erişen oluyor. Yalnız çocukları büyütme işi yavrunun doğumundan itibaren tüm grubun üzerinde. Grup sabah besin aramak için yuvayı terk ettiğinde bireylerden ortalama iki tanesi yavrulara bakmak için yuvada kalıyor. Yavrular 3. haftadan sonra yeryüzüne ve ondan yaklaşık 1-2 hafta sonra da grup ile yiyecek aramaya çıkıyorlar. Bu süre içinde de grup elemanları yavruları beslemekle görevli. Bir de yırtıcıları gözetlemek için yerden yüksekte ağaçta ya da çalı üzerinde bulunarak etrafı kolladıkları nöbet tutma davranışı var. Bu güvenlik davranışı yavru grup ile beraber olduğunda daha çok görülüyor. Tim Clutton-Burock ve arkadaşlarının (2002) yaptıkları araştırma sonucu, erkeklerin dişilere kıyasla daha çok gözcülük yaptıkları, dişilerin ise erkeklere kıyasla yavruyu besleme ve ilk haftalarda yavru ile yuvada kalma davranışında daha çok bulundukları bulunmuş. Sanırım bu davranış insanlarda da benzer dinamikte diyebiliriz.

 

Mirket çok aç bırakılırsa insan yer mi, alıştırılırsa evde bakılır mı? (Melis)

 

İnsan yiyeceklerini hiç sanmıyorum. Burada ev hayvanı olarak mirket edinmek yaygın bir olgu sanırım. Ama siz edinmeyin, her yeri kazmaya çalışır, perdeleri aşağı indirir, genital bölgesini ‘bu benim’ edası ile tüm yastıklara sürer sonra onlar leş gibi kokar ve o koku gitmez, hem de zaten pis bir hayvan.

 

Hayvanları tanımlarken insana ait sıfatlar kullanılıyor ya; kindar, kurnaz, inatçı, sadık gibi… Acaba mirket için bir tek sıfat bulmak gerekirse o ne olabilir? (Melis)

 

Bu çok zor bir soru. Sosyallikten gevezeliğe ve hatta bazen sıkıcı olmaya kadar tanımlayabileceğim geniş bir yelpazem var. Bu sorunun cevabına belki bir yıl sonunda ancak karar verebilirim.

 

Biyografi yazarlarının çoğunun biyografisini yazacakları kişiyle ilgili araştırma yaptıkça, daha çok bilgiye ulaştıkça o kişiyi daha az sevdikleri ve hatta o kişiden orantısızca nefret etmeye başlayabildiklerini okumuştum. Sen bu araştırmaya başladığından beri mirketleri daha mı çok, yoksa daha mı az seviyorsun? (Duygu)

 

Ne yalan söyleyeyim ilk gördüğümde pek sevmedim kerataları. Gözüme çok ufak göründüler ve pek ilginç gelmediler. Sanırım belgesellerde devasa kameralar ile çekilen mirketleri görmek algı yanılmasına yol açtı. Git gide, onlarla zaman geçirdikçe, hepsini birey olarak tek tek tanıdıkça, farklılıkları gördükçe, onlara yakınlaştıkça ve onlar da bana yakınlaştıkça daha çok seviyorum. Bir de şimdi yavruların doğma dönemi ve yavrular dünya tatlısı, sevmemek elde değil.

 

Duyduk ki bir mirket seni ısırmış, acıdı mı? Sen de onları ısırmak ister misin? (Kiraz ve Zeynep)

 

Biraz acıdı, çok değil. Isırmak değil de bazen çok öpesim geliyor ama epey pis hayvanlar o kadar yaklaşmamak en iyisi.

 

Dönünce şirket mirket kurmayı düşünüyor musun? (Melis)

 

Şirket değil de Türkiye’deki mirket sıkıntısına çözüm bulursak neden olmasın :)

 

image12

Kalahari’den bir görüntü

 

P1020548-17

Sorularımız karşısında doğal mirket tepkisi.

 

Kaynakça: T.H.Clutton-Brock et al., Science 297, 253 (2002).

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

TARİH

YKarpuz Kabuğundan Taç
Karpuz Kabuğundan Taç

Maraton yüzen ilk kadın sporcu Canan Ateş, 1979'da katıldığı bir TRT programında yüzücülük kariyerini anlatıyor.

ECİNNİLİK

YAnnesi Amelya Hanım’ı Oynarken Adile Naşit
Annesi Amelya Hanım’ı Oynarken Adile Naşit

Annesi Amelya Hanım rolünde Adile Naşit kendi çocukluğuna bakıyor.

SANAT

YSöyleşi: Şövket Elekberova, Pıçıldaşın Lepeler
Söyleşi: Şövket Elekberova, Pıçıldaşın Lepeler

Sovyet Azerbaycanı'nın efsanevi ismi Şövket Elekberova'nın bu şarkısı neler anlatıyor?

ECİNNİLİK

YSanal Ev İşleri Sergisi: Sonsuz Patates
Sanal Ev İşleri Sergisi: Sonsuz Patates

Ne yapalım, nasıl yapalım da görünür hale getirelim ev işlerine gömdüğümüz zamanı? 

Bir de bunlar var

Türk Pop Müziğinin Anneleri Neden Hep Acı Çekiyor?
Carre Otis: Anoreksiyle Yaşamak
Ben de mi Sezar?

Pin It on Pinterest