Artık olmayacağını, olamayacağını anlayınca yavaşça yoldan çekilme becerisi.
Türk edebiyatçıların kitap isimlerini, işledikleri konuları, ana meselelerini öğrenmek mecburiyetindeki öğrencilerden biri bir rap serisi yapmış 2012’de. Adı: Edebiyat-ı Rap
Geliyorum diye diye gelen bir ölümün, öncesi de, sonrası da herkese malumdu ve sanki bize düşen tek görev de o gün cenazeye katılmaktı.
1936 yılından bir haykırış. Nedir bu İstanbul’un hali? Nasıl da çirkin! Cevap 80 yıl öteden geliyor: Aaa o da bir şey mi, sen çirkin görmemişin?
Özge Samancı’nın çizgi romanı 12 Eylül’den hemen sonra yetişen bir kuşağın sesi gibi.
Topraktan biter gibi, bitki gibi sanki kendiliğinden ortaya çıkmış evler var.
Nasıl yapmalı, nasıl göstermeli, nasıl anlatmalı, ölen herkesin canı sanki artık aynı karanlığın elinde.
Marc Riboud’un 1955’te Türkiye’de çektiği fotoğraflardan biri.
Türkiye’ye benzeyen ülkelere bakmamız, başka ülkelerde kadın cinayetlerini engelleyebilmek amacıyla çalışan insanlarla dayanışmamız lazım.
Hayali kadın kahramanlardan Lale Belkıs tüm dünyaya görgü kurallarını öğretirken.