Bana bu restorasyon, Duchamp’ın Çeşme’sinden daha az sanatsal dedirtemezsiniz.

SANAT

Art is dead! Yahut Tanrı Bu, Buna Konuş

Son birkaç gündür internetlerde bir hayalet dolaşıyor. İsa’nınki. Ecce Homo adıyla bilinen ve İsa’nın, başında dikenli taçla “Ben bu duruma düşecek adam mıydım?” ifadesiyle hüzünlü hüzünlü göğe baktığı sahne, Batı sanatında sıklıkla karşımıza çıkan bir portredir.

 

Guido Reni imzalı bir Ecce Homo varyasyonu. Sırf Reni’nin birbirinden ayırt etmekte zorlandığım bir sürü Ecce Homo’su var. Konsepti kapmışsınızdır.

 

Çoğu ressam tarafından birbirinden farksız resmedilen bu sahneye, Cecilia Gimenez –bence mükemmel– bir yorum getirmiş. Şu sıra, Guardian Culture, BBC falan hepsi bu “amatörün tarihi freskoyu maymuna çevirmesi” haberiyle çalkalanıyor. Cümlenin başından da anlayacağınız üzere, katılmıyorum. Cecilia Gimenez, 80 yaşlarında bir emekli. Zaragoza yakınlarında, Borja* kentindeki bir kilisede yer alan Elias Garcia Martinez imzalı freskin, rutubetten zarar görmesi sebebiyle restorasyonuna girişmiş.

 

Solda Martinez’in orijinali, sağda, Gimenez’in kübist yaklaşımı.

 

Detayları anlatmama gerek yok; görselden anlaşılacağı üzere, restorasyon için aslına sadık diyemeyiz. Orijinaliyle karşılaştırınca başarılı bir restore çabası mı? Değil. İsa’nın “Ecce homo” sahnesi ilk bakışta (baştan herhangi bir açıklama ya da referans olmadan) anlaşılabiliyor mu? Açıkçası, bir kilise içinde bu portreyi görsem ben anlarım, ama ben ikonografiye senelerimi verdim. Dolayısıyla bu sorunun da cevabı, en azından çoğunluk için, hayır. Bu noktaları netleştirdikten sonra, esas mevzuya dönmek istiyorum: Bunlar önemli mi? İşte, bence onun cevabı da hayır. Sanat tarihi derslerinde listeli anlatımın öğrenciyi mutlu ettiğini gözlemlemiş biri olarak, önemli olduğunu düşündüğüm noktaları içeren bir liste hazırladım (ki uyumayın):

 

  1. Ecce Homo’yu Türkçeye “İşte, adam bu” diye çevirebiliriz (İsa’nın mahkemesi sırasında, Pontius Pilate’nin kalabalığa sarfettigi sözler. “Bakın adam bu, bunu mu çarmıha gerelim, istiyor musunuz?” diye soruyor. Kalabalık “Eveeeet!” diye bağırıyor. Pilate tribünlere bir kez daha sesleniyor: “Emin misiniiiiiz?” Kalabalık coşuyor: “EVEEEEET!” –Hikâye bu.)

 

Duccio’nun Maesta altarı resimlerinden. Pilate, “Siz bilirsiniz hacı, ben karışmam” diyerek ellerini yıkar ve sembolik olarak kendini günahtan temizlerken. Adam memur sonuçta.

 

  1. En başından, söz konusu fresk özel olarak sanatsal değeri olan bir eser değil. Martinez de dünyaca ünlü ve çalışmalarıyla ses getiren bir sanatçı değil, mahalleden bir ressam. Dolayısıyla, insanların Michalengelo’nun Sistine Şapeli tavanı elden geçirilmişçesine krizlere girmeleri komik –ki Sistine Şapeli tavanı restorasyondan geçtiğinde de çok ağlayan olmuştu.

 

  1. Şu halde, fresk –bence– ilk defa bir “sanat eseri”ne dönüşmüş durumda. Cecilia nenenin amacı bu değilse de, yöre halkı dışında büyük ihtimalle pek kimsenin haberinin olmadığı bu kilise ve içindeki portreden, internet kullanıcısı olan dünyanın her bir yanından insan haberdar. Sanat değeri, evde kendi başına otururken edinilmiyor. İçinde yaşadığımız dönemin ‘zeitgeist’ini on numara yansıtan ve şimdiden dev bir virale dönüşmüş Gimenez Ecce Homo’su (ileride The Gimenez Ecce Homo diye anılacağını öngörüyorum, ben şimdiden isimlendirmiş olayım), kabul edelim ki, Martinez’in Ecce Homo’suna, sansasyonda tur bindirir. Martinez’in son derece standart yorumu versus Gimenez’in Pokemon İsa’sı. Pokemon İsa kazanıyor.

 

Viraller dünyanın çevresini beşinci kez turlarken yahut meme generation olaya nasıl el koydu:

 

Ecce Scream

 

Ecce La Gioconda

 

  1. Bana bu restorasyon, Duchamp’ın Çeşme’sinden daha az sanatsal dedirtemezsiniz (S. Demirel remix). Bu maddeyi de sanatta kendileme akımını destekleyenler adına imzaladım.

Olaylarin aldığı yön neticesinde, bölgede kültürel işlerden sorumlu olan Sinyor Ojeda’nın fikrini değiştireceğini ve freskin profesyonellerce re-restorasyonuna girişilmeyeceğini umalım ki, bu eser ortak kültürel mirasımızda kalıcı olarak yerini alsın.  Katolik Kilisesi’nin de 21. yüzyılla tanışmaya ihtiyacı var. Herkes için daha fazla Dada!

 

*Borja: Her biri birbirinden güzel/yakışıklı ve bir o kadar da iblis üyeleriyle tanınan Borgia ailesinin geldiği kasaba. İspanya’nın Aragon eyaletinde.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ECİNNİLİK

YDarısı Başına
Darısı Başına

Her bekar gibi gıcık gıcık "bekarlık sultanlık ihi ihi hi" sevimsizlikleri de yapmayacağım (ama sultanlık); benim takıldığım konu, insanların evleniyor olmasından ziyade, nasıl evlendikleri.

Bir de bunlar var

Sanatçının O Kadar da Genç Olmayan Bir  Kadın Olarak Portresi
Nichanian’la Birlikte Düşünmek: Kanıtlama Zorunluluğuna Karşı Mücadele
“Gözlerinden Öperim Dolandırıcı Köpek”: Yaza Merhaba Miksi

Pin It on Pinterest