Memeleri, kalçaları ve kadınlıklarıyla Orduluları canlarından bezdirdiler.

KÜLTÜR

Ordu’nun Edepsiz Heykelleri

Anne-kız ilişkisinin mayınlı bir bölgede kurulduğunu düşünmüşümdür hep. Hiç benzemek istemediğimiz, ayrışmaya çabaladığımız da, kadınlığa dair ilk model bellediğimiz de aynı kadın. Hâliyle, aradaki bağ bizi diken üstünde tutuyor. Sanırım bu hâl, kendi kadınlığını inşa etme çabasıyla birlikte şekil değiştirmeye başlıyor. Bak gördün mü senden ne kadar farklıyım diye avaz avaz bağırmaktan, bu özelliklerimi annemden almışıma uzanan upuzun, sancılı bir süreç. Elbette mayınlar hep bâki.

 

Gençliğimde, annesini arkadaşı gibi gören kızlardan değildim. İtişmeli kakışmalı ve de çatışmalı ilişkimizden ötürü onunla çok şey paylaşmazdım. Ne yalan söyleyeyim, annesiyle sevgilileri hakkında konuşan kızları kıskanırdım. Sevgili sohbetleri etmedik ama annemin bana sık sık söylediği bir cümle bugün gibi aklımda: “Karadenizli’yle evlenirsen hakkımı helal etmem sana.” Karadenizli bir aileye gelin giden, başta babam olmak üzere bu ailenin astığı astık, kestiği kestik erkekleriyle uğraşmak zorunda kalan annem için bölgenin erkeklerinin tamamı aynıydı. Kadın üzerinde tahakküm kuran, itaat ve hizmet bekleyen, kaba saba, silah düşkünü bir güruh. Yıllar geçti, ben sosyoloji okudum ve böylece bütün genellemelere şüpheyle yaklaşmaya başladım. Annemin yaptığının, kişisel meselesini Karadenizli erkeklerin üzerine boca etmek olduğunu da bu sayede gördüm. Ancak Ordu’daki heykellerin başına gelenler hemen aklıma annemin sözünü getirdi. Ülkenin başka bir bölgesinde, başka bir şehirde de aynı tabloyla karşılaşmak mümkün tabii ama anne nasihatlerinin ne zaman tepkiye ne zaman içselleştirmeye dönüşeceği de hiç belli olmuyor işte. Boşuna mayınlı bölge demedim!

 

Şimdi gelelim Ordu’da olanlara. Geçtiğimiz yıl, şehrin yöresel türküsü Tabya Başında Üç Kız Yan Yana’dan esinlenerek yapılan Üç Kadın heykeline birileri musallat oldu ve tam tamına üç kez tahrip etti bu heykeli. İlk saldırıda kadın heykellerin kafaları kırılırken, sonuncusunda ayakları koparıldı. Üçüncü saldırı, ikincinin üzerinden henüz altı ay geçmişken gerçekleştirildi. Üstelik caydırıcı olması için güvenlik kamerası konmuşken.

 

 

 

Şehrin, kadın heykellerine verilen zarar konusunda kabarık bir sicili var. 2012’de düzenlenen 2. Uluslararası Taş Heykel Sempozyumu’nda sergilenen on iki heykelden, kadın olan altısı tahrip edilmişti. Heykellerden birinin “müstehcen” yerleri sprey boyayla boyanmış, bir de üstüne not düşülmüştü: Edep yahu. Mart 2014 seçimlerinden sonra sempozyum sonlandırıldı ve kadın heykellerinin kamusal alanlardan, yani göz önünden kaldırılıp ilçenin muhtelif yerlerine dağıtılmasıyla ilgili bir anket yapıldı. Dönemin AKP Ordu Büyükşehir Belediyesi Başkanı Enver Yılmaz, toplumun genel algısı doğrultusunda, örf, adet ve ahlaki duyarlılıklar dikkate alınarak kadın heykellerinin taşınmasını planladıklarını açıkladı. Nitekim taşındılar. Böylece, heykellere uygulanan şiddete karşı ceza verilmesi bir yana, yapılan hareket neredeyse alkışlanmış oldu. Bir yerde, devlet eliyle kadına yönelik şiddet de desteklendi işte. Kadın heykeline yapılan vandallıkların asıl öznesinin kadınlar olduğu gün gibi ortada.

 

 

 

İronik olansa, 2016’da burada yapılan arkeolojik kazılarda 2100 yıllık Ana Tanrıça Kibele heykeli bulunması. Kadın heykellerini yok etmeye çalışan güruha en güzel cevabı tarih verse de yıkıcı içgüdü durur mu? Kurul Kalesi Arkeolojik Sit alanı, heykelin bulunmasının ardından Karadeniz’in en çok ziyaret edilen antik yerleşimlerinden olmuşken, kalenin hemen altında bulunan taşocağı için her gün çok sayıda dinamit patlatılıyor. Taşocağının hukuken uygun olmadığı kararı alındı alınmasına ama kaya mezarlar dinamitlerle dümdüz edilmiş bile. Ana Tanrıça Kibele heykeli başta olmak üzere, Ordu’daki tüm kadın heykellerini bu vandalların gazabından korumak gerek. Ama nasıl?

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

MEYDAN

YKorona Günlerinde Dört Duvar Arasında
Korona Günlerinde Dört Duvar Arasında

Koronavirüsten korunmak için evden çalışma imkânı olanlar hanelerine çekilince halihazırdaki toplumsal cinsiyet eşitsizliklerin daha da derinleşmesi kaçınılmaz hale geldi.

KÜLTÜR

YBir garip güzellik ritüelinin düşündürdükleri
Bir garip güzellik ritüelinin düşündürdükleri

2017’de estetik cerrahlara başvuran hastalardan %55’i selfie’lerde daha iyi görünme talebiyle operasyon istedi.

KÜLTÜR

Y“Bizim buralarda bekâr olmaz, buralar hep aile yeri”
“Bizim buralarda bekâr olmaz, buralar hep aile yeri”

KONDA anketinde bekâr olarak ilişkide olmak %85 oranında günah, %90 oranında ayıp!

Bir de bunlar var

Çatlak Kızlar Sağlam Kapıda Romanında Anadil
Mary Beard: Gücün İçinde, Üzerinde, Peşinde Kadınlar
Yeşil Burun Adalarında Sömürgecilik Sonrası Gezintiler: Suçsuz Bir Seyahat Mümkün Mü?

Pin It on Pinterest