"Sakın alkışlama beni"

KÜLTÜR

Kardeşi Fırfır’ın Anlattıklarında Orhan Veli

Orhan Veli Kanık’ın doğumunun yüzüncü yılı olduğu için 2014 Nisan ayında bir sergi açılmıştı Yapı Kredi Kültür Sanat’ta: Sakın Şaşırma Orhan Veli Yüz yaşında. Sergide Orhan Veli’ye ait iki kurşun kalem, el yazıları, Nusret Suman‘ın yaptığı iki büst ve bazı başka belgeler yer alıyordu. Bir de kitap yayınlandı bu vesileyle. Orhan Veli’nin sevgilisine yazdığı hiç yayınlanmamış mektuplar: Yalnız Seni Arıyorum. 2012’de ise başka bir kitap daha ve ses kaydı var yayınlanan: Beni Bu Güzel Havalar Mahvetti başlığıyla, Orhan Veli bir arkadaş toplantısında kendi şiirlerini seslendiriyor, bir de Karagöz oyunundan bir kayıt. Bütün bu malzemenin ana kaynaklarından biri ise bir kişi: Orhan Veli’nin kardeşi.

 

YKY tarafından düzenlenen sergide yer alan malzemenin önemli bir kısmı Orhan Veli’nin kendisinden on yaş küçük kardeşi Füruzan Yolyapan’dan alınmış. Nitekim, ses kayıtları da birtakım maceraların ardından yine Füruzan Yolyapan’ın girişimiyle yayınlanmış. Bu vesilelerle Yolyapan ile 2012-2014 arasında yapılmış bazı röportajlara denk geldim bir akşam. Hepsini heyecanla okudum. Füruzan Yolyapan müthiş birisi, abisine hayran, hatırasına sadakatle bağlı. Hem abisi hakkında hatırladıkları, anlattıkları güzel, hem de Orhan Veli gibi birini kardeşinden dinlemek. Bu röportajlardan aşağıdaki derlemeyi yaptım sizin için. Sorulara bağlı olarak değişik yayınlarda yeni hikâyeler anlatmış, bazı ayrıntılar hemen tüm söyleşilerde yer almış ama bazen de birinde olan, diğerinde yok. Anlattıkları derli toplu bir yerde, burada dursun istiyorum. Bugün Orhan Veli’nin doğum günü çünkü.

 

Yolyapan, abisini resimlerle hatırlıyor en çok. Orhan Veli resimler yapıyor sağa sola, kara kalemde özellikle yetenekli, fakat yaptığı hiç bir resim için “bu benim” demiyor. El becerisi gerektiren her işte çok becerikliymiş, uçurtma yapıyor hep (telli duvaklı, kuyruğu ebemkuşağı renginde). Kardeşi ile yaşadıkları Beykoz’un tepelerine uçurmaya gidiyorlar. Sesi güzel değilmiş, ama güzel de türkü söylermiş.

 

Orhan Veli futbolu da çok seviyor, çorapları var sarı kırmızı hatta forması, kramponları da var. Bir süre eğitim gördüğü Galatasaray Lisesi’nden sonra takımın da koyu bir taraftarı oluyor. Yolda yürürken ayağına takılan taşlara vurarak yürüyor, bu sebepten ayakkabılarının uçları hep aşınmış, sonradan sonraya merak salmış ayakkabılara, hep de kendisi boyarmış. “Çok da şıktı” diye anlatıyor kardeşi onu: Hep ceket giyer, kravat takar bazen bir maaşını kıyafetlere verirmiş. Bir de at yarışlarını severmiş, kardeşiyle Veliefendi Hipodromu’na gidecekleri gün gidiş, dönüş bileti alırmış, dönerken paraları kalmazsa diye, tedbiren. Balık tutmayı seviyor bir de iki kardeş beraberce.

 

Orhan Veli kardeşini “fırfır” diye çağırıyor. Onu canı sıkkın görünce, yanına gelir “Fırfırcığım nedir derdin?” diye sorarmış. Neşelendirmek için bazen de hikâyeler anlatırmış ona. Bir hikayeyi de hatırlıyor Yolyapan: Birisi komşusunun papağanını kesmiş yemiş, komşu da bu kuş kesilir yenir mi bu kuş konuşan bir kuş. Komşu da ona şu cevabı vermiş: konuşur mu? Madem konuşurdu da neden beni kesme demedi?

 

Kardeşini, konuşmacılık yaptığı konferanslara götürür fakat önceden tembihlermiş Orhan Veli, “sakın alkışlama beni” diye. Yolyapan, “herkes alkışlardı, ben bakardım” diyor. “Ele avuca sığmayan, yaramaz bir çocuk gibiydi” diye anlatıyor. Eve misafir çağırır, ama kendisi gelmezmiş. Üç gün sonra Ankara’dan çıkarmış ortaya. Bazen de gece yarısı gelir, kardeşinin camına tıklarmış kapıyı açması için. Bir akşam da koltuğunun altında bir heykelle gelip, kardeşine büstünü gösterek şöyle demiş: “Bak başımı getirdim.”

 

 

Bir de tiyatro merakı var tabi, Orhan Veli çok da güzel taklit yapıyor. Beykoz’daki evlerinin arka bahçesinde sahne kurulurmuş. Yolyapan bu oyunlar oynanırken kendisinin çok küçük olduğunu söylüyor, fakat bir gün sahnenin çöktüğünü hatırlıyor. Oyunun adı aklında değil ama sahne çökünce seyirciler gülmeye başlıyor. Oyunculardan biri sinirlenip: Ne gülüyorsunuz biz burda dram oyunuyoruz demiş.

 

Kardeşine verdiği bazı nasihatler var. Hiç pişman olmamasını, pişman olacak iş yapmamasını istiyor ondan. Kendisi yaşadığı herşeyden memnunmuş. Bir de iktisat okumasını istemiş, geleceğini parlak gördüğünden, nitekim Yolyapan da iktisat okuyup bankacılık yapmış iş hayatında. Ondan hep ayakları üstünde durmasını istemiş.

 

“Halden anlayan, mütevazı, merhametli kimseyi hor görmeyen, şefkatli, düşüncelerinden taviz vermeyen, teşpihte hata olmaz evliya gibi biriydi” diye anlatıyor abisini kardeşi. “Allah’ın lütfu bir insan, ama erken aldı yanına onu” diyor.

 

Orhan Veli’nin babasıyla ilişkisini de anlatıyor Yolyapan. Babanın yanında içki, sigara içmiyor Orhan Veli. Yürüyüşe meraklıydı diye de ekliyor bir söyleşide. Bir gün kendisi, abisi, babası ve Melih Cevdet Yenişehir’den Çankaya’ya yürürlerken baba bir arkadaşına rastlıyor. Arkadaşı ‘Orhancığım büyümüş, ne iş yapıyor?’ diye sorunca baba,  “Kaldırım mühendisi” deyiveriyor. Arkadaşı da ‘Ooo maşallah tebrik ederim mühendis mi oldu?’ deyince hepsi gülmeye başlıyor. Ama burada Yolyapan’ın bir eki, yorumu var bu sahneye. “Öfkeler yatıştı” diyor hemen ardından. Babası ve Orhan Veli arasındaki gerilimin bir işareti herhalde bu. İkisi arasındaki ilişkiye dair bir iz şu anıda da var: Bir fakir Orhan Veli’yim, Veli’nin oğlu dizelerine sinirlenen baba oğlunu azarlıyor bunun için: Evladım niye fakir olduğunu yazıyorsun? Madem yazıyorsun bari beni karıştırma! Baba, şiirlerini de beğenmezmiş zaten, ondan “Heceli, vezinli, doğru dürüst şiirler” yazmasını istermiş.

 

Ve son bir anı: “Şişli’ye yeni taşınmıştık. Bir gün misafirler de vardı, oturuyorduk. Birden kayboldu ortalıktan. Ben balkona sigara içmeye gittiğini tahmin ettim. Yanına gittim. Üzerinde beyaz çizgili bir gömleği vardı. Babam sigara içtiğini biliyordu. “Ağabey, buna bir son vermelisin, gel içeride iç, babam biliyor” dedim. Bana bir sarıldı, “Fırfırcığım, babamın üç günlük ömrü kaldı, onu kırmaya değer mi” dedi. üç gün sonra da kendisi öldü.” 14 Kasım 1950 ölüm tarihi Orhan Veli’nin.

 

Müthiş değil mi anlattıkları? Bilhassa “Fırfırcığım, nedir derdin?” sorusu! Kardeşine anlattığı papağanlı hikaye nasıl kazınmış zihnine? Bütün bu anılardan o muazzam şiirlerin nasıl ortaya çıktığı hemen anlaşılmıyor mu? Yolyapan hemen her söyleşisinde abisinin şiirlerinde yaşadığını, gördüğü karşılaştığı bir manzaranın ona bazı dizeleri hemen hatırlattığını belirtmiş. Söyleşileri arka arkaya okuyunca uzun zamandır bu denli neşe, yaşam, iyilik dolu metinler okumadığımı fark ettim, öyle iyi geldi ki. Umarım size de aynısı olur.

 

Füruzan Yolyapan

 

 


Kaynaklar:

Bugün 13 Nisan Günlerden Orhan Veli.
Radyo Kuzey’de Füruzan Yolypan söyleşisi.
Sakın Şaşırma Orhan Veli Yüz Yaşında.
Kız Kardeşi Orhan Veli’yi Anlattı,
Aynı başlıkla bir başka söyleşi.
Beykozlu Orhan.
Orhan Veli’yi Kız Kardeşinden Dinleyin.
Cimbomlu bir Orhan Veli.
Hayatımda Gördüğüm herşey Bana Ağabeyimi Çağrıştırıyor.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

TARİH

YKarpuz Kabuğundan Taç
Karpuz Kabuğundan Taç

Maraton yüzen ilk kadın sporcu Canan Ateş, 1979'da katıldığı bir TRT programında yüzücülük kariyerini anlatıyor.

ECİNNİLİK

YAnnesi Amelya Hanım’ı Oynarken Adile Naşit
Annesi Amelya Hanım’ı Oynarken Adile Naşit

Annesi Amelya Hanım rolünde Adile Naşit kendi çocukluğuna bakıyor.

SANAT

YSöyleşi: Şövket Elekberova, Pıçıldaşın Lepeler
Söyleşi: Şövket Elekberova, Pıçıldaşın Lepeler

Sovyet Azerbaycanı'nın efsanevi ismi Şövket Elekberova'nın bu şarkısı neler anlatıyor?

ECİNNİLİK

YSanal Ev İşleri Sergisi: Sonsuz Patates
Sanal Ev İşleri Sergisi: Sonsuz Patates

Ne yapalım, nasıl yapalım da görünür hale getirelim ev işlerine gömdüğümüz zamanı? 

Bir de bunlar var

Ucuz ve Lezzetli Ev Yemeği Paylaşım Ağı: Cookisto
Güzellik Bakanın Gözünde
Ben Mizojinin Sempatik Olanını Severim

Pin It on Pinterest